sanırım 7-8 yaşlarımdayım. durumumuz biraz kötü. o zamanlar şu beyaz kasalı bilgisayarlar yavaş yavaş popüler olmaya başlamış, bizim mahalledeki her çocuğun evine girmeye başladı tabii benim için hayalden öte bir şey. üst katlarımızda oturan tuğçe'ye de almışlar. ara sıra onlara giderdim oynardık falan. babası dünya tatlısı bir adamdı ama annesinin beni sevmediğini bilirdim. kapıcı çocuğuyum yani ehe. bir gün bunlara gittim, tuğçe'nin yeni bilgisayarına bakıyoruz böyle sanki uzaydan gelmiş bir şeyi izliyorum öyle büyüleyici. bizim evdeki atarinin eeenn üst modeli diye kodluyorum kafama. bir oyun mu oynuyorduk neyse tam hatırlamıyorum dedim "tuğçe şu tuşa da ben basayım mı?" dedi ki "annem senin dokunmana izin vermiyor. sadece izleyebilirsin" aayy hani böyle ensenizden sıcak basar, tüm vücudunuz uyuşur ya heh ondan oldu bana. boğazım düğümlendi, kalakaldım. o sırada anlamıştım nermin teyze neden beş dakikada bir gelip kapıdan bakıyor diye... yani e be nermin teyze değer miydi bu başlığa örnek hikaye olmaya? bak yıllar geçti unutamıyorum o hissi.
sonra bu kız eve gözleri dolu dolu gider. annem anladı tabii bir şey olduğunu; ben de anlattım. abooo o hırsla o parasızlıkla bir hışımla evden çıktı ki abimle beraber iki saat sonra bilgisayarla geri döndü. kenarda biriktirdiği parayı harcamış hiç düşünmeden. tutmayın ağlayacağım şimdi.
kulakların çınlasın nermin teyze! gözlerinle beni, ailemi aşağılayan bakışlarınla aynaya bakıyorsundur umarım şimdi.
edit: dahi olmayan de.