İki taraf için de sadakat konusunda sakat bir evlilik türü. Taraflardan biri parası, diğeri de fiziği sayesinde evlendiğinin farkındadır. İki tarafın da gözü, çoğu zaman, dışarıdadır. Zengin olan parasıyla, genç veya yakışıklı/güzel olan fiziğiyle başkalarını tavlayabileceğini bilir. Boşuna demiyoruz "dış güzellik ön eleme, iç güzellik eleme" diye. Bu evlilikte iç güzelliğe yer yoktur; kullanılırken bundan olabildiğince keyif almaya bakılır. "İlgisizlik" serzenişi de bundandır; sana kendiliğinden niye ilgi göstersin ki? Senin paranı yemek/gençliğini sömürmek istiyor sadece. Tabii bu durumda sugar mommy veya daddy avantajlıdır: "Bana ilgi göster" talimatını verdiğinde yapmacık da olsa ilgi görebilecektir.
İki taraf da ilişki sürecinden verim almaya bakar ama ben uzun vadede para yiyen tarafın dezavantajlı çıkacağını düşünüyorum: Çünkü zengin olan onun gençliğini yeterince sömürdüğünde kapının önüne koyar ve yeni bir genç bulur. Peki şutlanana ne olur? Prime dönemini geride bırakır ve sıradan birine dönüşür. İlişki sürecinde kenara köşeye bir şeyler atmışsa onunla bir hayat kurmayı deneyebilir. Aşk evliliği deneyebilir ama sıradan geleceği için bu evlilikten sıkılması olasıdır.
Golddiggerlığa özenen eser miktarda genç var, olaya bir de bu açıdan bakmak lazım. Herkes
Şeyma Subaşı olacak diye bir kaide yok. Ayrıca
feminizmin en büyük düşmanının
hipergami olduğunu düşünüyorum. Bu tür örnekleri gören pek çok kadın, kendi ayakları üzerinde durma niyeti yoksa, "bir erkeğe kapak atma" derdine giriyor. Demin de söylediğim gibi, herkes Şeyma Subaşı olacak diye bir kaide yok. Zaten talebi karşılayacak arz da yok. O yüzden "fena değil bu ya, bana iyi bakar" dedikleri erkeği tavlamaya meylediyorlar. Çocuk yaptıktan bir süre sonra ne oluyor peki?
Boşanma. Gelsin nafaka madafaka! Olan hep çocuğa oluyor.
Parayla saadet olmaz sözü bu duruma cuk oturuyor. O zaman ne diyoruz? "Dış güzellik ön eleme, iç güzellik eleme". Bakın bu sistemde para ön planda değil. Elbette para önemli ama değerlendirmede ilk sırada gelmiyor.