bugün
yenile

    seni üzmek istemiyorum

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Neden her "seni üzmek istemiyorum" cümlesi seni üzecegim anlamını taşır. Bu hep böyledir. Böyle başlayan her cümlenin sonu kırgınlık ve hüzünle sonlanır. Artık bir şeyleri değiştirmeye vakit yoktur. Gemiler çoktan su almaya başlamış ve siz bunun farkına birkaç ay daha varamayacaksınızdır. Elinizden kayıp gider. Geriye sadece anılar birkaç mektup ve bir fotoğraf kalır. O fotoğraf belki de sizi hayatta tutacak yegane güçtür. Acı verir. Öyle ki ilk zamanlar acıyla uyanırsınız. Hatta mideniz bulanır yemek yiyemez hale gelirsiniz. Geceler en yakın dostunuz olur ama o bile sizin canınızı yakar. İçinizde büyüyen konuşma isteği durmaz. En büyük düşmanınız olur. Tutamazsınız. Birkaç defa son nokta konulan o cümleyi devam ettirmek istersiniz. Elinizden geldiğince uzun olsun istersiniz. Belki huzuru bulduğunuzu zannedersiniz ama olmaz. Güneş batmıştır bir kere... Siz her o kapıyı çaldığınızda kapı daha sert kapanır yüzünüze. Tekrar tekrar tekrar. Belli bir zman sonra kapı açılmaz bile öylece beklersiniz. Soğuk yağmur dinlemeden kapının önünden bir ses duyma umuduyla beklersiniz. Günler birbirini kovalar. Ama o kapı kapalıdır. İçeriden kahkaha sesleri duyulmaya başlar. Sizin de duracak ne gücünüz ne de vaktiniz kalmıştır. Elinizde bir kırık kalp ve onca hayal ile eve dönersiniz. Bir yanınız orada kalmak hatta kapı olmayı diler içinden diğer yanınız düşünmez bile o yanınız yorgundur. Sadece uyumak ister. Dünyaya karşı açtığı savaşı kaybetmiştir. O kendini Don Kişot sanmış ama yenilmiştir. Dersini almıştır. Evde zman geçmek bilmez. İlerlemez durmuştur hatta. Siz sadece mevsimlerin geçişine şahit olursunuz ama zman o günde durmuştur. Acı artık yüreğinizde daha bı şiddetli hale gelmiştir. Bazen aklınıza ufak çaplı delilikler gelir çünkü hala umudunuz vardır. Bir ömür boyu beklemeyi göze almışsınızdır. Zamana meydan okursunuz. Ama zman sizi takmaz bile... Siz onu durdu zannedersiniz ama o daha hızlı akar. Siz belki unutmaya çalışırsınız ama akıl size öyle büyük oyunlar oynar ki ansızın derin bir sızı sizi vurur. Beklemediğiniz yerden yersiniz kurşunu. Kalan anılar sizi yara bere içinde bırakır. Ama siz yine de kalan mektupları okursunuz. Ezberleyene kadar okursunuz. Hatta öyle bir an gelir ki okumak için gözlere kulaklara ellere ihtiyaç kalmaz. Zihin sizin için onu kafatasına kazımıştır. Gün gelir anılar tekrar canlanır. Bir fotoğraf çarpar gözünüze... Dökülen gözlerinizden sadece gözyaşı olmaz. Hayalleriniz dökülür. Anlamsız kelimeler, mektuplar ve en önemlisi seni üzmek istemiyorum dökülür dilinizin ucundan...
    ... diğer entiriler ...