bugün
yenile

    talat aydemir

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Teamüle göre yabancı bir devlet başkanının Türkiye'de bulunduğu sırada idam cezalarının infaz edilmemesi gerektiği halde Aydemir'in idam cezası, Pakistan Devlet Başkanı Eyüp Han'ın yurdumuzda bulunduğu sırada infaz edilmişti. -- Bir aralık bakanlıklar arası çalışmalara katıldım. Burada da en seçkin insanlarla temas ettim. Hiç birisi memleket gayesi ile çalışmıyorlardı. Herkes günlük işlerini mecburiyet tahtında bitirip, kendi hayatını istikbalde nasıl tanzim edeceğini planlamakla meşguldü. Kendi kendime karar verdim; bu memleketin gidişatı, gidişat değildir. Bir münevver olarak, bir kurmay subay olarak ilk önce ordu dahilinde düşüncelerime yakın düşünen arkadaşlarla işbirliği yapıp iktidarda bulunan partinin Türk ordusunu ihmal ederek düşürdüğü bu kötü durumdan kurtarma çarelerinin neler olabileceğini ve ne şekilde hareket edilirse bu vaziyete bir son verilebileceğini planlamaya başladım. (1954) -- Yaptığımız harekatta kan dökülse idi mecburen dikta rejimine gidecektim. Bizim amacımız ise dikta değil demokrasi idi. Geçici bir zaman için aydınlar kitlesine dayanacak olan bu demokrasi köklü reformlar yapıldıktan, iktisadi düzen ve sosyal adalet nizamı kurulduktan sonra yerini normal seçimlerle gerçek demokrasiye bırakacaktı. - Her şeye rağmen diktaya gitseydik, ihtilalin ve diktanın şartlarını yerine getirmek için, her şeyden önce kendi kellelerimizi koruyabilmek için, karşı harekata girişen ve protokollere imza koyup sonradan ihanet eden kumandanları yok etmemiz gerekecekti. Kısaca geniş çapta bir katliam olacaktı. - Gayemiz ordunun bütünlüğünü muhafaza etmek, namluyu namluya çevirtmemekti. Biz bu hareketi iktidar hırsı ile yapmadığımızı ispat etmek istedik. Yukarıdaki olaylardan birinin dahi meydana gelmemesi için kendi hayatımızı feda etmeyi göze aldık. Bizim başımız gitsin, yeter ki Türkiye kurtulsun. Belki partiler de akıllanır dedik. (22 Şubat 1962 ayaklanması gecesi) Talat Aydemir'in Hatıraları'ndan Alparslan Türkeş ile araları birbirlerine ailelerini, çocuklarını emanet edecek kadar iyi iken 2.darbe girişimi öncesi görüşmelerinde Türkeş lehine isteklerin yerine getirilmemesi sonucunda Türkeş'in darbeye katılmaması ve hatta darbeyi önceden ihbar etmesi ve bunu da mahkeme önünde inkar etmemesi sonucu tamamen bozulmuş. - Ayrıca, kendisi insanların aslında özünde hep iyi olduğuna inanan, kötülüklerini tek seferlik bir hata olarak görüp iyi yönünden bakmaya çalışan, sevdiği ve inandığı insanlardan kazık yese bile son ana kadar öyle olmadığına inanmaya çalışan birisiymiş rahmetli. 20 Mayıs darbe teşebbüsünden sonra inandığı ve yola beraber çıktığı arkadaşları mahkeme karşısında ağlayıp kendini açık açık satmış. Ama kendisi üstlendiği vazifeye o kadar inanmış ki "bunlar gibi korkak, aciz duruma düşmektense ölmeyi her zaman tercih ederim" diye de çok defa tekrarlıyor hatıralarında. - Genelkurmay Başkanı'na herkesin önünde açık açık posta koyacak kadar da gözü kara bir adammış. 22 Şubat'tan bir gün önce Cevdet Sunay'a; "Ben Allah'tan başka kimsenin himayesi altına girmem. Bu işte ben suçlu değilim. Suçlu olan hava kuvvetleri ve sizsiniz. Çünkü bir kuvveti bir kuvvet üzerine tertiplerle kullanmaya kalktınız. Milli Birlik Komitesinin ve CHP'nin oyununa geldiniz." dedim. Tabancamı çekerek masanın üstüne koydum. "Beni ya şimdi burada temizlersiniz ya da Divanı Harb'e verirsiniz. Eğer geceki harekete ben sebep olduysam da beni kurşuna dizdirirsiniz. Benim damarlarımda CHP kanı dolaşmıyor, vatanperverlik kanı dolaşıyor. Böyle bir haksızlığa tahammül edemem. Şayet siz kumandansanız, esas suçluları cezalandırınız"
    ... diğer entiriler ...