bugün
yenile

    sound of metal

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    filme gitmeden önce kanalının sahibi cem'in önerisi ile izlediğim, 2019 yapımı dram filmi. başrolde riz ahmed yer alıyor hatta kendisi bu film sayesinde ödül de almış ki kesinlikle hak ediyor. isminden dolayı, metal müzikle alakalı müzikal tarzı bi filmi uyandırsa da aslında pek alakası yok. karavanda salaş bir hayat yaşayan davulcu roben'in sağır olması ve beraberindeki süreci konu ediyor film. tam olarak ezhel'in "ne istediğini iyi bil. belki istediğini bildiğin şey senin için hiç de iyi değildir" sözünün beyaz perdeye aktarılmış hali diyebilirim hatta. film biraz yavaş ilerliyor. benim açımdan tek sıkıntısı bu oldu. onun haricinde verdiği mesajlar, oyunculuklar muazzam. --- spoiler --- roben karakteri, gerçek hayatta en sinir olduğum en hazmedemediğim özelliklere sahip olduğu için başlarda gerçekten içim sıkıldı. hani bazı insanlar vardır, başlarına kötü bi şey geldiğinde en yakınlarını, kendilerine en fazla değer veren insanları bile uzaklaştırırlar ya. tam olarak öyle bi karakter. sağır olduktan sonra lou'ya karşı davranışları beni gerçekten çok rahatsız etti. kız her şeye rağmen senin yanında be adam, yaşadığın acının sinirini ondan çıkaramazsın. hatta ona daha fazla sarılman, yanında olmasına izin vermen lazım. sen naptın? bağırdın çağırdın, ittin kızı. gider tabii. gerçi lou karakteri de gerçekten yakın zamanda izlediğim en ağlak karakterdi. biraz kendimi buldum o yüzden sevdim kendisini. ama çok net haksızlık yaptı. hayatımızda kaç kere karşımıza bizi olduğumuz gibi kabul eden insanlar çıkıyor ki? 1-2 hadi bilemedin 3-4 yani bi elin parmaklarını geçmez. böyle insanları kırarak sadece onlara değil kendimize de zarar veririz. hatta en büyük zararı kendimiz görürüz, yalnız kalarak. borden'in joe'nun yanına ilk gittiğindeki tavırları da çok rahatsız ediciydi. ta ki alışana kadar. işte burda da en nefret ettiğim ikinci huy var: inat. illa kendi bildiği doğru, illa onları yapcak. en baştan uyum sağlasa çok daha kaliteli vakit geçirebilecekken kendine zehir etti ilk zamanları. sonradan da tam alıştı eğleniyor öğreniyor ve en önemlisi alışıyor derken gitti karavanı sattı. ulan, kimse sana %100 eskisi gibi duyacaksın demedi. git bi araştır ya, karavanı sattın, evini sattın. noldu sonra? yok sesler tizmiş. ne bekliyodun? neyse ki sonunu çok iyi bağlamışlar. oyunculuklar zaten aşırı iyiydi. okuldaki kadın öğretmen, lou'nun babası vs yani yan karakterler bile çok başarılıydı. son olarak, roben'in kaydırakta davul çaldığı sahne çok iyiydi. bence film ismini direkt o sahneden almış, tam olarak metalin sesi sahnesiydi. çocuğun kulağını dayayıp tamamen ritme kulak vermesi çok etkiledi beni. yani işte girişte de belirttiğim gibi, tam olarak istediğimiz şeylerin analizini iyi yapmakla alakalı nefis mesaj vermişler. inadını bi kenara bırakıp okulda kalmayı seçseydi her şey çok daha güzel olabilirdi. karavanı ve müzik aletlerini de satmak zorunda kalmazdı. üstelik çocuklarla da güzel bağ kurmuştu. en çok ona üzüldüm. "nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?" --- spoiler ---
    ... diğer entiriler ...