bugün
yenile

    dünya'nın kötü bir yer olması

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    Dğnya kötü bir yerse eğer ki evet bu mümkün, bu kadar dert edilecek bir şey değil bu. Çünkü iyiye gidiyor. Evet her şeye rağmen, tüm şarlatanlara, tüm zorbalara, tüm örgütlü kötülüğe ve cehalete rağmen dünya eskisinden daha iyi bir yer. Bu yüzden bu meseleyi çıkarın aklınızdan. Bırakın dünyayı kendi dünyanızla ilgilenin. Çünkü geri kalan dünya eskisinden daha iyi bir yer ve aslında giderek de daha iyi bir yer olma yolunda ilerliyor. Sadece siz biraz fazla hassaslaştınız. Ceren Özdemir diye bir kızın öldürülmesinden sonra bir yazı yazmıştım. (#2331520) Aşağıdaki alıntıyı kendim yazmış olmama rağmen pek içselleştirebildiğim bir yazı değil. Başkasının yazdığı bir yazıymış gibi geliyor ve dışarıdan bakıp "dikkate değer ilginç bir tez" diyorum. Oradan bir alıntı: --- spoiler --- Sosyal medya ve insan psikolojisi arasında büyük bir savaş var! Biz insanlar olarak bu tarz katastrofi içeren olayları genel itibariyle görmezden gelmeye, alışmaya, yokmuş gibi davranmaya meyilliyiz. Çünkü yaşama ancak bu şekilde devam edebiliriz. Bilinç altımız bir filtre görevi görür. işine yaramayan olayları ne kadar üzücü, ne kadar yıkıcı olursa olsun görmemeye çalışır. Şimdi Allah aşkına Ceren Özdemir hakkında binlerce tivit atılıyor. Bu insanlar tivit atarken harcadıkları süre kadar bile konuşmuyorlar yanındaki insanlarla. Sosyal medya personası ile gerçek dünya personası arasında çıkar farklılıkları var. Bu yüzden gün boyu onlarca tivit atan bir insan akşam yemeğinde konuyla alakalı 2 cümle bir kuramıyor yanındaki insanlara. Bu tespit teyit edilebilir bir gözlemdir. Zaman zaman etrafınızdaki insanlarda deneyebilirsiniz. Haklı olduğumu göreceksiniz. Sosyal medya dünyası ya da kültürü bu eğilimlerimizin farkında. Bir şekilde bu tarz kötücül olayları "ignore" etmeye meyilli olduğumuzu bildiği için zaman zaman öne çıkan bazı spesifik yönleriyle dikkatlerimizi tekrar çekmeyi başarıyor. Bak bu alıştığın gibi olanından değil, bak bu çok güzel, bak bu çok başarılı, bak bu çok şanssız, bak bu senin benim gibi... Bilinç altımız da bu dikkat çekici yönlerden kaçamıyor. Kadınların dünyadaki yeri elbette çok da iyi değil. Hala bir erkeğin anlayamayacağı zorluklar çekiyorlar. Ama yine de bu yüzyılda yaşayan kadınlar insanlık tarihinin en şanslı kadınları olabilirler. Zaten alışkın olduğumuz, hatta gidişatından neredeyse memnun olacağımız olaylarda ayırıcı/dikkat çekici özellikler ile farkındalığımız bir derece daha artırılıyor. Eğer bu yapılmazsa toplumsal yaşam anlamında iyi niyetli farkındalıkları kazanmamız mümkün değil. Hassasiyetlerimizi geliştirmek için "kötü olanın hızlı yayılması" gerekiyor. işte milyonlarca anksiyete mağduru genç nüfusun ortaya çıkmasını sağlayan şey tam olarak bu politika. Sosyal medya kültürünün şeffaflığı ve olumlama politikası ile beraber soyunduğu toplum mühendisliği insan psikolojisine karşı savaş açmış durumda. toplumu yeni değerler adına yeniden inşa edebilmek için tüm insanların psikolojisini tüm imkanlarıyla beraber tahrip etme derdinde. Amacına da ulaşıyor. Toplumu yeniden programlıyor, bir çok insanın değerlerini güncelliyor, hassasiyetlerini geliştiriyor ama bunun yanında bilinç altımızı da darp etmiş oluyor. Ne kadarı iyi ne kadarı kötü bunu zaman gösterecek. Ama kitlesel iletişimi ve yayılımı aktif kullanan insanları depresyona, anksiyeteye sürüklediği, psikolojik olarak yaraladığı, aynı zamanda da hassasiyetlerini bir derece geliştirdiği bir gerçek. Bunu sağlayan sosyal medyanın kendi politikasıdır. Bu tarz sosyal sorumluluk meselelerinde dünya (Türkiye bile) kesinlikle iyiye gidiyor. Bundan şüphem yok. Ama sosyal medyayı bu tonda kullanmak oranın politikalarına ters. insanlar tarih boyunca istatistiki olarak böyle bir dünyayı hayal etmiş olabilirler. Bundan 200 yıl öncesinin idealist ve iyi niyetli insanları böyle bir dünya hayal ediyordu belki de. Ama görüyorsunuz, milyonlarca insanın hayalini kurduğu bir dünyada yaşıyoruz ve kimse mutlu değil. Mutlu olamıyoruz, buna kimse izin vermiyor. Çünkü mutlu olursak dururuz. Dünyayı programlamak, yeniden inşa etmek için durmamalıyız ve dünyanın programlanabilmesi mutsuzluğa bağlı. Mutlu olmak işe yaramadığı için mutlu olmamız istenmiyor. Bu yüzden mutlu değiliz. En kısa sürede tektip ve sorunsuz bir toplum istediğimiz için asla gevşememeli, asla yavaşlamamalıyız. O yüzden daima kötülüğün ne kadar da kötü olduğu gözümüze sokulmak zorunda. Daima iğrenç bir yere sürüklendiğimiz düşünülmeli ve asla alışmamalıyız. Hız kesmeden hayalimizdeki ütopyaya ulaşmak için bu şekilde kendi zihin dünyamızı kanırtmak zorundayız. Sosyal medya kültürünün son 10 yıldır çabaladığı şey tam olarak bu. insanların bilinç altı dünyasını kötü olanla kanırtmaya çalışmak. Bu zorlama ile çoğumuz yumuşacık insanlar olduk. Hepimizin hassasiyetleri anormal derecede ileriye taşındı. Öyle ki katliam yapmak isteyen bir insanın varlığını bile kabullenemiyoruz. Sıradan bir adamın, sıradan bir kadını, rastgele bir şekilde öldürmesini açıklayamıyoruz. Çünkü bizler de sıradan insanlarız ve bir gün o sıradan adamla karşı karşıya gelebiliriz. Neden gelecekmişiz ki? Gelmemeliyiz. O adam gibilerinin bu dünyada yeri yok, olmamalı. Dünya -Türkiye dahil- birtakım vesilelerle 200 yıl öncesine göre çok ama çok iyi bir yere geldi. Ama toplumu bu şekilde inşa ederken aynı zamanda insanların zihin dünyalarını da yeninden programladık. Son yıllarda insan'la çok uğraştık. Birbirimizi çok yorduk. Artık post-modern insanın zihin dünyası çok ama çok başka seviyelerde. inceldikçe inceldik, nahifleştikçe daha da nahif hale geldik. Dünyanın kötüye gidiş hızından çok daha hızlı bir şekilde nahifleşiyoruz. Aslında genelde olan bu. En önemlisi inanılmaz tatminsiz, doyumsuz insanlar haline geldik. Kusursuz bir dünyadan başka bir şeyin hayalini kafamızda canlandıramıyoruz. Bizim dünyamızdaki insanın canının her şey ama her şey sıkabilir. Çünkü buna programlandık: Tahammülsüz, mükemmeliyetçi, tanrısal arzuları olan, korkularla dolu, geliştirilmiş ve ısmarlama hassasiyetleri olan, doyumsuz ve kolay sıkılan bir canlı olarak yeniden inşa edildik. Hepimiz kendi dünyamızda bir tanrı gibi davranıyoruz. Bundan utanmıyoruz. Bunu hak ettiğimize inanıyoruz. Bu yüzden bizim canımız sıkılmamalı. Bu dünya cesur yeni dünya Bireysel bakış açılarımız artık kendi hükümranlığımızın "tanrısal bakış açısı" olduğu için, olumsuzluğun en küçüğünden en büyüğüne hepsinin aynı boyutta sabitlendiği ve tahammül sınırlarımızın laçkalaştığı mutlu olmanın doğal yollardan imkansız olduğu... cesur, yeni, dünya --- spoiler ---
    ... diğer entiriler ...