çağın ilişki sicili beni korkutuyor.
1 ayda 5 kişiyle -aynı anda- flört eden bir insan düşünüyorum da.. düz mantıkla bu vatandaş sadece 1 senede 60 farklı kişiyle -bazısıyla az, bazısıyla çok olmak üzere- aşna fişne ediyor.
peki ya bu kişinin yıllar sonraki hali? "bir" kişiyle sağlıklı bir beraberlik kurabileceğine inanmıyorum. zira kendini alıştırdığı durum içler acısı. tatmin mekanizmasını anormal seviyelerle çekmesini geçtim, bu kişi artık istese de tek seferde bir insana odaklanamaz sanıyorum.
gün geçtikçe çarpık, sağlıksız ve ahlaksız ilişkilerin daha da artacağına olan şüphelerim de hep bu yüzden. bugün bizim kampüste bile "bir insan sevgilisi varken başkasıyla sikişebilir. biri gönül, diğeri uçkur işi. ikisi çok ayrı şeyler.." diyen kızlar var. laikliği; "cinsel hayat başka, gönül işleri başka" olarak ele alıyorlar. yetişmekteler, yayılıyorlar. öyle gözüküyor ki twitter'da gördüğünüz o swinger çiftler bunların yanında devede kulak kalacak.
.
normal ilişkinin azalması, normal insanların kalmamasıyla doğru orantılı. (bu arada normal ne demekti? ne demek olduğunu hatırlayanınız var mı?)
.
bilinç turları.. bana sorsanız da sormasınız da bu etkinlik, günümüzde kitlesel olarak en ihtiyaç duyduğumuz kritik faaliyetlerden.
tarihin hiçbir döneminde kavram boşaltımı bu kadar hızlı, bu denli canice ve bu derece nankörce yapılmamıştır. eziyet ettiğimiz şey sadece kendimiz değil. geçmişe, şimdiye ve geleceğe kast ediyoruz.
banu alkan'ın "yokluk" olarak kast ettiği şey; artık fransa'daki kuaförüne gidemeyip saçlarını yaptıramaması.. yokluk'un piç edilişine bakar mısınız? hiçbir kavramın katli vacip değildir!
evet, her insanın imtihanı, elindeki lüks tüketimi; yetiştirilme tarzına, karakterine ve zihnine bağlı olarak dünya görüşü farklıdır. ancak hiçbirinin empati gelişimi diğerinkinden daha az olmamalı.
yokluk sadece bir örnek. aşk, arkadaşlık, dostluk, kardeşlik, merhamet, seks, akıl, bilgi, kültür.. kıymadığınız değer kalmadı.
gerçek'in bile içinden geçtik. artık kimse gerçek olanı istemiyor. insanların tek derdi kimin neyi nasıl ne şartlarda dile getirdiği. ve bu eylemlerindeki tek gayeleri kendilerine hasan mezarcı misali mürit toplamak. doğru bilginin değil, düzgün imajın peşindeyiz. hani o çok eleştirdiğimiz iyi hal indirimini diyorum, bizzat her an yapıyoruz..
.
sosyal medya kahrolsun! öyle sağlam soykırımlar yapmamızı sağlıyor ki literatür bazında, yaptığımız kıyımlar kadar salavat çeksek cennetlik olurduk herhalde. daha fazla geç kalmadan silke silke bu işi olabildiğince düzeltmemiz lazım.
banu alkan'dan devam etmek gerekirse; yokluğu görmek için illa yokluğa düşmeyi beklemek saçmalık. bir hastaneye gidip bahçesinde birkaç hasta yakınıyla sohbet etsen bile anlarsın yokluk neymiş, umut ne demekmiş, dert nasıl çekilirmiş, sabır nasıl gösterilirmiş.. kaldı ki illa kalk git bunu yap demiyorum, aç haberleri izle be kadın.
.
kablosuz modemin mala bağlamasına anında sinir hoplatacak kadar reaksiyon göstermeniz bence yersiz. tamam kasıtlı yapmıyorsun. anladık, tahammül eşiğin yerlerde. ancak onun yerde kalmasını sağlayan yine sensin.
misalen lol oynuyorsan ve oynamaya devam edeceksen senin tahammül seviyen hep yerlerde kalmaya devam eder. o oyunu en mümin imam oynasın, kısa zaman sonra o imamın cemaati bile küfürbaz olur.. diyeceğim o ki insan kendini çirkinleştiren şeylerden kaçınmalı.
en başa bağlayacak olursak; bir ilişki, aşk, sevgi ya da adına her ne derseniz deyin, o insanı ve çevresini güzelleştirmeli. o şey sayesinde günahlarınızdan arandığınızı hissetmiyorsanız o şeyi yaşamanızın hiçbir anlamı yok. olduğuna kendinizi inandırmaya çalışmayın. tüketim çılgınlığınızı aşka yaymayın!
not: şaka maka ortalıkta temiz/masum bir avuç insan kaldı. allah hepsine kendilerine denk olan bir yüreği nasip etsin. yoksa halimiz harap.
.
edit:
:d