bugün
yenile

    bir şizofrenin kelamı

    2
    +
    -entiri.verilen_downvote
    bölüm 8 her şey yerli yerindeydi dünya da. herkes için normal bir şeydi dünya. kimsenin derdi tanrıyla değildi ya da ruhuyla değildi. herkesin derdi kendi hayatıyla ilgiliydi aslında. herkes kendi hayatının tanrısıdır. yaptığınız her şeyden sorumlu olan sizlersiniz. onur bunun farkındaydı ve bunun için hiçbir zaman tanrıya sitem etmedi. kendine sitem etti. biraz tanrıya sitem etti aslında başlarda. tanrıya yakardı ama sövmedi. tanrıya karşı sitem etti ama asla ona saygısızlık etmedi. ondan korkuyordu aslında, korkması da gerekiyordu. ama bu korku iyi bir korkuydu. ona kötü bir şey yapmaya engel olan bir korkuydu. onur kendiyle konuşmaya başlamıştı zaten iyice ve bunun tanrının bir konuşma aracı olduğunu düşündü. şizofreniyi böyle tanımladı. tanrı benimle konuşmuyor ama irtibatı böyle kuruyor, diyordu. başlarda normal bir insandı aslında ama ne değiştir mişti onur'u? ne yaşamıştı da böyle olmuştu? kanında mı vardı bu sorunlar? yoksa her şeyi kendi mi yapıyordu? kafasına sıkmalı mıydı peki? niye sıkacaktı? bunları ben sormuyorum. onur kendine hep bunları zaten soruyordu. o kadar psikoloji dramlarından sonra normal hayata dönelim. zeynep bildiğimiz gibi, onur bildiğimiz gibiydi. onur artık yazdıklarını profesyonel olarak yapmayı düşündü. bu arada söylemedim, artık onur liseye geçmişti. lise onun için bir şeylerin değişmesi gerektiğini düşündüğü yerdi. öğretmenlerine, ilgi duymasını beklediği öğretmenlerine, yazdığı bazı yazıları ve şiirleri göstermek istiyordu. ve ilk edebiyat öğretmeniyle başladı. gitti yanına ders aralığında, boşken. utanıyordu ama çevresinde hep övdükleri için belki yeteneğim vardır, saklamamalıyım diyordu. gitti ve konuştu. yanıt ise: -tamam, sonra bakarım. küfür etse daha iyi diye düşündü onur. bundan sonra utancından başka hiç kimseden yardım istemedi. isteyemedi çünkü çekindi. egosu zarar görmüştü çünkü. aşşağılanmış gibi hissetti. daha sonra arkadaşlarıyla paylaştı. çünkü yazdığı şeyleri yorumlanması gerektiğini, yorumlanmasından öte okuyuculardan yorum almalıydı. herkes çok beğeniyordu. gerçekten de beğeniyorlardı ama. üzülmesin diye yalan söylemiyorlardı, gerçekten öyleydi. bu gazla tekrar şansını denemek istedi. tabi bu deneme, ilk denemenin üzerinden 3-4 ay geçmesiyle oldu. felsefe öğretmeni vardı. kendi gibiydi aslında. biraz egoluydu. anlıyordu. kültürlüydü. gitti ve sordu. cevap: -meşgulüm, sonra bakarım. ama ders boştu. meşgul değildin öğretmen. neden bakmadın? aslında bu denemeden önce felsefe öğretmeniyle de atışmıştı. çünkü kompozisyon görevi vardı, ödevi vardı. ödev "ütopya" ve öğretmen özen istiyordu. herkes internetten baka baka yaparken kendi uzun bir yazı yazdı. sırf hocaya inat, kendini gösterme hevesiyle çok da özen gösterdi. internetten kopya çekerek yapılan ödeve verilen puan 95 idi. kendine verilen 80'di. tek tek okurken, onur'un kağıdı okunurken öğretmen duraksamış ve "nereden aldıysan güzel almışsın" dedi. normalde üzülmesi gerekirdi ama çok sevindi. -hiçbir yerden almadım ama bunu şahsıma olan bir övgü olarak alıyorum. teşekkür ederim. piç gibi sırıttı onur. öğretmen 2-3 saniye duraksadıktan sonra devam etti. onur aslında bu ödevle kendine olan güvenini kazanmıştı. her şey güzel gibiydi o andan sonra. yazdıklarını beğenmişti çünkü. felsefe öğretmeni dediği insan ise günde 2-3 kitap okuyan, kültürlü ve bilgili bir öğretmendi. o gün kendine inanmıştı. her şey geçerken aklında kalan damla damla sorular vardı. bunlar damlıyor ama fark etmemeye çalışıyordu onur. damlalar göl olurken fark etti her şeyi. kendiyle atışma vakti gelmişti: -ne yapıyorsun sen? egoist misin? hayatında bir kere de fark edilme. uslu dur. ne olur yani? normal ol, kendini ispatlamaya çalışma. ne yapacaksın yani? ünlü mü olacaksın? bir necip fazıl olmaya mı çalışıyorsun ya da ömer seyfettin mi olmaya çalışıyorsun? onur bu sorulara cevap vermedi ama haklılık payı da vardı. düşündü ve cevapladı gözünden akan 1 damla yaş burnunu üzerinden ağzına doğru kayarken: -bir şey yapmıyorum. zaten yapmadığım için olay. yapmak istiyorum ama hep bir engel çıkıyor. peki sen ne yapmaya çalışıyorsun? hayatından mutlu musun sen? gerçi senin için her şey kolay. sen sadece sorular soruyorsun ben ise onları cevaplamak zorunda kalıyorum. peki ben sana soruyorum, sen ne yapıyorsun? sen benim için zarar mısın? seni öldürmek istesem ben de ölmek zorunda kalacağım. katil mi olmamı istiyorsun? şizofren mi olma mı istiyorsun? ben senin liderinim. ben seninle vahded-i vücud olmak istemedim. zarar vermek yerine bana yardım et. kendi kendiyle konuşmanın faydaları da vardı. bu konuşmadan sonra rahatlıyordu. içinde cevaplanmış sorular oluyordu ve cevaplanan her soru ona huzur veriyordu. peki bu filmin sonu ne olacaktı? şizofren mi olacaktı onur yoksa katil mi? fark edilecek miydi peki? yoksa intahar mıydı her şeyin sonu? ...
    0intihar diye yazılıyor pinguin xd - frankenisten 19.01.2016 19:17:38 |#2516423
    0ya intihar yazıaaktım hatta googledan baktım da işte azizliğe gelmiş, kalsın bee:( bu arada teşekkür:( - zenci penguen 19.01.2016 19:51:19 |#2516491
    ... diğer entiriler ...