öncelikle bu yazıyı burada paylaşıp paylaşmamak konusunda biraz tereddüt ettim açıkçası, zira herkesin idrak edemeyeceği, fazlasıyla ağır şeyler var. ama insanlar ne ile dalga geçtiklerini bilsinler istedim;
-alıntı-
Cehennem'in var olduğuna ve dünyanın yedi tabakası altında olduğuna inanmak ve itikad etmek vacibitir. Cehhenem ateşi bin yıl yakılmış beyaz olmuş, bin yıl yakılmış kırmızı olmuş, bin yıl daha yakılarak siyah hale gelmiştir. Şu an Cehennem'in ateşi simsiyahtır. Dünya ateşi Ya Rabbi Cehennem ateşinden sana sığınırım der.
Cehennem'de iğne deliği kadar bir delik açılsa dünya baştan sona kadar yanar. Eğer Cehennemdeki birinin elbisesi yer ve gökyüzü arasında asılırsa koku ve sıcaklığından bütün mahlukatlar ölür. Eğer onunla insanların bağlandığı yetmişbeş santimlik bir zincir bir dağın üzerine konsa, o dağ yedi tabakaya kadar erir. Eğer Dünya'nın bir ucu Cehennem ateşiyle yakılsa dünyanın diğer ucundaki şahıs da yanacaktır. Yüce Allah (cc) Cehennemdekilerin vücudunu hadsiz hesapsız büyütür. Hatta Ateş onlarda daha fazla hükmetsin diye, anne ve babalarının kalbini kıran kişilerin butları ve kafir kişilerin dişleri Uhud dağı kadar büyür.. Vücutlarında öyle bir kaşınma meydana gelir ki; o kaşınmayla kendi kemikleri ortaya
çıkar. Yedikleri zakkumdur.
(Not: Zakkum bu dünyadaki bildiğimiz zakkum değildir.) Eğer bu zakkumdan birazı dünyaya gelse idi kimse ondan dolayı ne yiyebilir ne de içebilirdi. İçtikleri ise akan iltihap, kan ve hamim olurdu. Hamim ise son derece ısıtılmış su demektir. Karınlarına hamim
(ısıtılmış su) girdiğinde sıcaklıktan iç organları paramparça olur. Buhar ve kötü kokularına ise kimse dayanamaz. Cehennem yılanlarının ağızları dünyadaki vadiler gibidir. Akrepleri ise katır büyüklüğündedir. Soktuklarında vücutlarındaki etler dökülür. Bin seneye kadar ağrı çekerler. Cehennim'in yaktığı kişiyi Yüce Allah (cc) tekrar onu eskisi gibi diriltir. En az azabı olan kişiye Yüce Allah (cc) ateşten bir ayakkabı giydirir. Sıcaklıktan beyni kaynar, bağırsakları dışarı çıkar. Cehennim'in üst üste yedi kapısı vardır. Her bir kapı bir kata aittir. Her kapının arasındaki mesafe yetmiş yıla eştir. Her kat bir üstteki kattan yetmiş derece daha sıcaktır.
Peygamberin (asv) ümmetinden olan bazı günahkarları Yüce Allah (cc) Peygamber Efendimiz'den habersiz Cehenneme koyar.
Melekler ilk onları cehenneme götürdüklerinde Cehennemin kapı bekçisi olan Malik onları getiren meleklere gelenlerin kim
olduklarını sorar. Kim bunlar elleri şeytanların ellerine bağlı yüzleri simsiyah daha böylelerini cehennemde görmedik. Onları getiren melekler biz bilmiyoruz Yüce Allah bize emretti bizde
onları getirdik. Bu sefer Malik gelenlere sorar Ey günahkarlar siz kimsiniz onlarda Peygamberin şerefi için söyleyemezler. Peygamber (asv) in ümmetinden olduklarını şöyle cevap veriyorlar "biz üzerlerine Kur'an indirilenlerdeniz." Onları Cehennem'in kapısına götürdüklerinde onlarda zebanileri gördüklerinde "Ey Malik bize biraz müsade et kendi halimize ağlayalım. Sonra
bizleri cehenneme koy." Malik onlara izin veriyor gözyaşı yerine kan çıkıncaya kadar ağlıyorlar ve Malik onlara şöyle sesleniyor; "Eğer bu ağlamayı dünyada yapsaydınız Yüce Allah (cc) sizleri
cezalandırmazdı" Malik zebanilere emrediyor "atın bunları Cehenneme" onları cehenneme attıklarında her biri "La İlahe İllAllah" diyor Ateş onlardan uzaklaşıyor. Malik ateşe tut onları
diyor fakat ateş "ben onları nasıl yakayım La İlahe illa Allah
diyorlar." Malik, Yüce Allah (cc) onların yakılmasını emretmiştir diye söyleyince Ateş hemen onları sarıyor. Kimileri topuklarına kadar ateşe girerler, kimileri dizlerine kadar, kimileri göbeklerine, kimileri ise boyunlarına kadar. Ateş yüzlerine yaklaştığında Malik ateşe sesleniyor "yüzlerini yakma çünkü Allah için secde etmişlerdir. Kalplerini de yakma çünkü o kalpleri Ramazan ayında oruçluyken Allah için susamıştır." der. Günahkarlar o
şekilde cehennemde kalırlar. Ta ki Yüce Allah (cc) Cebrail'e "git
Peygamberin ümmetinden olanların haline bak nasıllar." Cebrail gidip bakar ki közlerin içinde kötü haldedirler. Cebrail'in azap meleği
olmadığını bilirler ve onu Malikten sorarlar. Malik; "bu her zaman
Muhammed (sav) in yanına giden Cebrail'dir." Muhammed ismini
duyduklarında gözyaşlarına boğulurlar. Cebrail'e seslenirler; "Peygamberimize selam söyle bizim halimizi ona anlat helak olduğumuzu ona söyle" Cebrail Yüce Allah'a döndüğünde Yüce
Allah (cc) Cebrail'e soruyor; Nasıllardı Cebrail; Ya Rabbi çok
kötü haldeydiler Yüce Allah (cc) "senden bir şey istediler mi" Cebrail "Ey Rabbim bana Muhammed'e selam söyle halimizi ona bildir" dediler." Yüce Allah (cc) Cebrail'e git Muhammed'e haber ver der. Cebrail, Peygamber (sav)'e gittiğinde Peygamberimizi iki parçalı
dört bin kapılı beyaz mücevherden bir çadırda bulur. Ey Allah'ın
Rasulu! ümmetin sana selam söylüyor ve diyorlar ki biz kötü bir haldeyiz, Cehennem'de helak olduk. Peygamberimiz (sav) Arş'ın yanına gider. Allah'a secde eder. Yüce Allah Efendimize seslenir: "Ey habibim! kaldır başını ne istersen veririm" Efendimiz Ya Rabbi Cehenneme koyduğun ümmetimi benim için affet der. Yüce Allah (cc) git onları çıkart, senin için onları affettim der. Peygamber (sav) onların yanlarına gittiğinde Ey Muhammed ateşte yandık derler. Peygamberimiz (sav) onları cehennem den çıkarır. Ancak yanmış kömür gibi bir vaziyette çıkarır onları. Peygamberimiz onları hayat nehrine götürür ve yıkar, ardından yüzleri güneş gibi parlar vaziyete bürünürler. Gözleri sürmeli her biri birer genç olup
çıkarlar ve daha sonra Eefendimiz onları Cennete götürür."
1
bunları bile bile gunah isliyoruz - heisenberq 28.04.2015 18:04:06 |#2429598