bugün
yenile

    geceye bir hikaye bırak

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    " gece 03.12 çoğu insan bu saatte çoktan 5. rüyasını görmeye başlamış olur peki ben bu saatte ne yapıyorum ? aklımı, peşimi bırakmayan düşüncelerimle savaşabilmek için sessiz sakin sokaklarda düşüncelerimin çarparak geri döndüğü duvarların arasında adım seslerimin oluşturduğu melodi ile birlikte yürüyorum. Çoğu insan için bir şeyleri değiştirmek kolay olmuştur bu durum maalesef benim için çokta geçerli olmadı. Oldum olası düşüncelerime söz geçiremeyen duygularıyla kendini yöneten bir insan oldum eee böyle olunca da duygularını yenemeyen bir insan haline geldim. Bir insan duygularına yenik düşünce kendine yenik düşermiş derdi babam. Bende o tarz insanlardan oldum ve hep kendine yenik bir insan haline geldim. Neyse kendi içimde çok kaybolduğumu düşündüm, kaybolmam, bazı şeyleri düşünmeyişim her ne kadar tatlı gelse de yürüyüşümün asıl nedenine odaklandım. Uzun zaman geçmiş olmasına rağmen bazı şeyleri kabullenemiyordum. Bir insanın sizden sonsuza kadar kopması, onu istediğiniz zaman göremeyecek olmanız... Bir insan bu durumu nasıl kabullenir ki ? hayır kabullenemez, kabullenmemeli. 5 yılı bulan bu ayrılık sürecinde ona olan sevgim bir pirinç tanesi kadar bile azalmamıştı. Bana veda ettiği daha doğrusu veda edemediği o gün dün gibi aklımda, kaza yerine gittiğimde onun o melek yüzünü kanlar içinde görmek bana ölmeden cehennemin nasıl bir yer olduğunu anlatan en mutena olaylardan biriydi. Çok fazla kızmıştım o gün ona üstelik çok önemsiz bir meseleydi bana sinirlenip fazla hızlı sürmüştü arabasını. Ben sebep olmuştum ölümüne. Böyle bir şey olmamalıydı küçük bir sürtüşme bizi birbirimizden almamalıydı. Biz ne kavgaları atlatmıştık birlikte. Birbirimize bakıp ardından gözlerimizin sulanması ve bunun akabinde gelen özür dilerim kelimesiyle birlikte birbirimize olan sarılmamız, hiçbir kavga bu duygu dolu anı yenemezdi, hiçbir insan bu duyguların arasına giremezdi. Her zaman yaptığımız gibi o günde bunları yapacaktık. Yanına gidecektim, gözlerine bakacaktım özür dileyecek ve sımsıkı saracaktım. Bir daha olmaması gerektiğini söyleyip buruk bir gülümsemeyle birbirimizi öpecektik. O gün gözlerime bakmadın, sarıldığımda kollarını bana dolamadın, yüzümüzde buruk bir gülümseme yoktu. Bunun yerine ağlamaktan şişmiş gözlerim, cansız bedeninden ayrılmayan kollarım, sıkmaktan kırılacak olan dişlerim vardı. Bana veda dahi edemeden oracıkta can vermiştin sevgilim. Pişmanlık içimi sararken bu duygunun yanında hissettiğim duyguların literatürde karşılığı yoktu. Hiçbir duygu kalbimi patlamaya hazır bir volkan gibi yakarken aynı zamanda kutup soğunu içime hapsetmemişti. Hiçbir zaman bu kadar çaresiz, bu kadar noksan, bu kadar bedbaht hissetmemiştim. Yanı başımda duran cansız bedenine son bir kez daha baktım, ve içimden son kez defalarca geçen cümleyi geçirdim. " Lütfen geri dön sevgilim barışmamız gereken konular var. "
    ... diğer entiriler ...