bugün
yenile

    değişim

    0
    +
    -entiri.verilen_downvote
    beni az da olsa tanıyan bilir; bu hayatta en nefret ettiğim şeylerin başını değişim, en korktuğum şeylerin başını birini kaybetmek çeker. geçtiğimiz günlerde ikisini de ağır ve acılı bir şekilde yaşadım. öncelikle, büyük teyzemi kaybettik. anneme ve diğer kardeşlerine annelik yapmış, yoklukların içinden kendi karakterini var edip dokunduğu her yerde ve herkeste güzel bir iz bırakan teyzem öylece gitti. hasta da olsa, insan kaybettiği kimsenin gidişini bir mantığa oturtamıyor ve acısını bir kaba koyup rafa kaldıramıyor. hâlâ saçma sapan bir saatte aramasını, bana saatlerce nasihat vermesini bekliyorum. telefonu bir türlü kapatmayı beceremediğimiz için söylenmek bir rüya gibi geliyor, keşke yeniden söylense bana. sonra, annemin yeniden kanser olduğunu öğrendik. teyzemin ölümünün öncesinde öğrenmiş olsak da başka doktorlara gösterene kadar “bir umut” dedik hep. umudumuz boşa çıktı. altı sene sonra yeniden bir kabus yaşıyoruz ancak bu sefer her zamankinden daha güçlüyüm, güçlüyüz. ben de kardeşim de annemin yanında sağlam bir şekilde durabilecek kadar büyüdük. ikisinin arasında, dedem yerine koyduğum adamın iki parmağı da kesildi şeker hastalığı yüzünden. organlarını kötü duruma doğru gidiyor. onu kaybetme ihtimalimiz çok yüksek. bu adam yeri geldi kardeşimle bana baba oldu yeri geldi dedelik yaptı yeri geldi arkadaşımız oldu beraber kumdan kaleler yaptık. ödüm kopuyor kaybedeceğim diye. daha teyzeme doğru düzgün yas tutamadan dedeme doğru düzgün üzülemeden hasta bir anne ve ergenliğini doruklarında yaşayan bir kardeşi idare etmek bana kaldı, tek dayanakları benim çünkü. ben ne yapmak zorunda kaldım? en çok nefret ettiğim şeylerden birini seve seve kucaklamak zorunda kaldım. istemeye istemeye değiştim. olaylara bakış açım değişti, insanların içindeki iyiliği görmeye başladım, affetmeyi öğrendim, idare etmeyi öğrendim, annem için terapist olmayı öğrendim, kardeşimin öfke nöbetlerini az zararla atlatmayı öğrendim, olan bütün olayların içinde iyiyi görmeyi öğrendim, hayatımdan çıkmak isteyen insanları zor da olsa affedip gönderdim, omzumu silkip tüm korkularımı aşmayı öğrendim... bunları yapmasaydım tüm yaşananların arasında sıkışıp kalır, yok olurdum. eğer önceki davranış ve düşüncelerimi bulunduğum bu saçma duruma göre değiştirmezsem, akıl sağlığımı koruyamazdım. sadece tek bir şeyi aşamıyor, değiştiremiyorum: ölüm korkusu. ödüm kopuyor birilerini daha kaybedeceğim diye. bir tek bunu başka bir kalıba uyduramıyorum, bir tek bunun üstünü örtemiyorum. biliyorum ki bundan korkmamayı da öğreneceğim zamanla çünkü zamanın en acımasız olduğu konulardan biri bu. zaman bunu bana, beni parça pinçik ede ede öğretecek. o zamana kadar her şey yolunda gitsin ve hayatımdaki her insanla güzel anılar biriktireyim diye ummaktan başka çarem yok.
    ... diğer entiriler ...