açıp açıp tekrar okuyorum. her seferinde başka bir fikir uyandırıyor bu şiir bende. küçük i̇skender sembolizmi diye bir şey var galiba çünkü bu tarz da yazılmış ağır şiirleri çok var. ben ara ara aklıma gelen şeyleri buraya kaydedeyim belki ileride farkına varırım ve buraya yazdıklarım da bana yardımcı olur bu süreçte.
şiirin memeleketle ciddi bir alakası var ama şehsuvar'ın tam olarak kim olduğu ya da ne olduğunu çözemiyorum. memeleketle bir alakası olduğu kesin. i̇lk şiirde küçük i̇skender'de ve memlekette derin izler bırakmış birinden bahsediyor gibi
hatta: "dikdörtgen dudaklarda ne çok yuvarlak sözcükler var" derken de idam sehpası ve idam ipi sembolize edilmiş gibi geliyor.
3. şiirde ise şehsuvar sanki memleketmiş gibi geliyor. şiirin bu kısmı şehsuvar'ın direkt belli kesimlere kendini tanıttığı kısım
---
spoiler ---
heyy! sizler!
arkadaşlarım, alışamadıklarım; ellerim, ayaklarım!
sizler!
idealistler, egoistler, ütopistler, narsistler!
ben
şehsuvar!."
sığ sıkıntılar ardınca yükselen havuz
kırmızı balık, bozuk abajur, kullanılmış jilet
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar!
ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen buhar
çocukluğunu yaşayamadan büyümüş bir tümör
kandırılmış, tanınmamış kretuvar; unutulmuş
bir tornavida, hiçbir işe yaramayan çivi,
sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla
siz olan şehsuvar! o sınırlar
sizin sınırlarınız. ben
şehsuvar!
sığ sıkıntılar ardınca yükselen belediye otobüsü
abonman biletlerimi sizler mi çaldınız?!
---
spoiler ---
şiir dört kısımdan oluşuyor.
i̇lk kısımda, küçük i̇skender şehsuvarla konuşuyor biz de buna tanıklık ediyoruz.
i̇kinci kısımda, küçük i̇skender bize şehsuvarı anlatmaya başlıyor. ara ara tanıdınız mı onu diye sorular soruyor.
üçüncü kısımda, şehsuvarın insanlara bir hitabı söz konusu.
dördüncü kısımda ise k. i̇skender'in şehsuvar'a karşı üzüntüsü söz konusu.
1988'te yayımlanan
gözlerim sığmıyor yüzüme'de geçen bir şiir bu. aynı kitapta
de gülüm diye de umut verici bir şiir var. kitap yayınlandığında i̇skender 24 yaşında. belki de o dönem baskın olan kitleleri apolitize etmeye çalışan sistemin sansüründen kurtulmak için bu dili kullandı tam olarak bilmiyorum. ama muazzam tasvirlere sahip olduğu için büyük saygı duydum bu şiire.
misal: "gece saçlarına kadar sokulur, güzelliğine
atılan ilmiklere kadar ulaşır. koltukaltına
kaç takım yıldız, burç saklar. şehsuvar
sığ sıkıntılar ardında derin bir havuz.."
şehsuvar kim ve onun güzelliğini kim örtbas ediyor? önce bir kadın ardından sığ sıkıntılar ardında derin bir havuz oluyor. her neyi anlatıyorsa müthiş bir şekilde ifade ediyor bunu. şiirde bu tarz güçlü tasvirlerle anlatım o kadar çok ki asıl anlaşılması gerekeni ister istemez kaçırıyorsunuz.
umarım çözerim bir ara bu şiiri.
edit: şehsuvar kelimesi farsça şeyh ve süvari kelimesinin birleşimi. yani at binicilerinin şeyhi manasına geliyor.
k i̇skender, "vahşi bir at almış altmış dağı aramıza taşır" deyince şöyle bi afallayıp şehsuvarın isteksizce uzaklaşmasını izlemeye başlıyorsun.
yalnız adam iyi yazmış. saygıyla anıyorum kendisini.