Yirmi yaşıma kadar en büyük korkularımdan birisiydi. Diğer hayvanlar da dahil hiçbir şekilde dokunmuşluğum yok(tu).
Ta ki yeni taşındığımız yerde altı senedir yaşayan bebeklerle tanışana kadar ^^ Şimdi size onlardan bahsetmek istiyorum.
Öncelikle siz de tanışın dayıları / teyzeleri.
Arkadaki Fındık, öndeki de Pamuk <3 Her ne kadar kendisi simsiyah olsa da Pamuk işte :*
Komşulardan öğrendiğim kadarıyla Fındık zamanında bazı insanlıktan nasibini almamışlar tarafından dövülmüş. Bu yüzden korkuyor ve asla dokundurmuyor kendine.
Pamuk ise tam bir şebek. Tanıdığı herkese kuyruk sallayarak selam veriyor. Üşenmezse yanına kadar gidip kendini sevdiriyor.
Son bir haftadır hasta. En sevdiği şeyleri bile yiyip içmiyor yürürken ayakları titriyor.
Bugün veteriner geldiğinde çok korktu. Havlayarak bütün sokağı dolaştı arabaya binmemek için. Doktor "yaşlı bu hayvan, daha önce ameliyat da olmuş izi var. iğne vurmak istemiyorum kaldıramayabilir" dedi. Ama malesef mecbur kaldı. Güzel kızım yavaş yavaş sakinleşti ve yığıldı. En atlatamadığım görüntü iğneden sonra kusmaya başlayışı oldu. Neyse ki ilaçtan dolayı normalmiş.
Bunları neden anlattığıma gelirsek, ben hep kedi insanıydım. ''Köpek hayranı insanları anlamıyorum nesini seviyorlar sevimli bile değiller.'' diyordum. Şimdi ise bunların yaşandığı iki saat öncesinden beri ağlamaktan içim dışıma çıktı. Hayatın "işte böyle yola getirirler adamı." deme şekillerinden birini görmüş oldunuz siz de.
Eğer korkularınız varsa sırf köpek için demiyorum her neyse bir şekilde üstüne gidin. Belki de korktuğunuz şey o değil de yansımasının büyüklüğüdür. Hatta aslında tam zıttı bir güzellik sizi bekliyordur.
Söyleyeceklerime burada son verirken iki gün önce çekilmiş prenses fotoğrafı bırakıyorum.
iyileş ve geri gel pamuğum daha seninle yiyeceğimiz çok kremalı bisküvi var <3
(Buraya kadar üşenmeden okuduysanız duygulanıp bir tur da ona ağlarım)