bugün
yenile

    dua etmek

    -3
    +
    -entiri.verilen_downvote
    rahatlattığı söylenen ama hiç tecrübe edemediğim eylem. rahatlatmıyor yani. şimdi size inançsız, inansa da inandıklarından nefret edecek, biri olarak hatırladığım dua deneyimlerimi anlatacağım. zaten çok yok çocukluktan beri aynı kafa yapısında olduğumdan sadece iki farklı sebepten üç dört tane var. hepsi yakın zamanda zaten geçen sene, kontrolü kaybettiğimden beri son çare olarak olmayan bir çareye bile başvurma ihtiyacı hissettim birkaç kez. ilkine gelelim. beşiktaş lyon uefa avrupa ligi son 16 turu eleme maçı, 2-1 kaybettiğimiz maçın rövanşını 2-1 kazanmışız. maç penaltılara kalmış. baktım penaltı kullanacaklar listesinde mitrovic ve tosic var. ''allahım yardım et şunlar gol olsun be'' lafı çıkıverdi ağzımdan. olaya bak ki iki penaltı da kaçtı. tabii bu işin eğlenceli kısmıydı. ikinci sebep sevdiğim kadın tabii. allah katına bu sebeple müracaat edince sanırım ciddiye almadılar ama benim için en çaresiz durum buydu hayatımda. yoksa ben kendilerine de çok isyan ettim. yarattığı bir şeyin bir başkası için ondan daha kuvvetli olmasını da kıskanmış olabilir. tepemizde egoist bir zorba var eğer varsa. neyse ilk seferi çok net hatırlıyorum. gece saat üç. ben evde kalamamışım yine beş altı saattir sokaktayım. otobüs durağımda oturuyorum. bi yanımda midye kabukları diğer yanımda 1,5 litrelik kola ve 2-3 pet bardak. daha ilk zamanlar, ben sadece reddedilmişim. nasıl yanıyor ama içim, öküz oturmuş böğrüme. önümde müşteri bekleyen hayat kadınları bile birilerini bulmuş gitmiş, tüm dükkanlar kapanmış. durağın önünden çalışmalar yüzünden otobüs bile geçmiyor amına koyayım oturmuşum sokak lambasının ışığında karanlığı izliyorum. dedim birden, ulan... ama o ulanda çok anlam var şimdi size kelimelerle ifade edemiyorum. bülbül gibi şakımaya başladım ben, bi elimde kola şişesini sıkıyor diğer elimle de oturduğum demiri tutmuş sıkıyorum ama nasıl bir teslim oluş size anlatamam. gözlerim doldu dolacak bir doluyor bir sakinleşiyorum. neyse işte ettim. öncesinden farklı olarak hissettiğim tek şey gözlerim doldu diye başımın hemen ağrımış olmasıydı. geldim eve yattım. ne hoştur ki 10 gün falan sonra sanırım işin rengi değişti. en azından engellememişti, engel de yedim. sonra aylar geçti. ben o sıra iki kız reddettim. başka biri için de yeterli çabayı göstermedim sanırım. o biri gayet iyi gitmişti ama diğer ikisi nasıl canımdan can aldı, neler dediler. yani bana da oldu bu. ben tüm cümlelerimi üzülmesin diye kurarken benim üstümden tiger tanklarıyla geçtiler. nazi almanyası ile sovyetler birliği arasında kalmış polonya'ya döndüğüm o sıra da haberimsi bir şey aldım ondan. haber denmez aslında duyum gibi bir şey. o gün evde annemle de kavga etmiştik, babama ben siktirip gidiyorum bu evden vakti gelince diyip dışarı çıkmıştım. maçka parkından aşağı bilinçsiz biçimde yürüyüp beşiktaş'ı turladıktan sonra stadı izleyeyim diye gidip oturduğum yerde hem o günün sıkıntısı, hem diğer kızların içimden geçmesi, hem de uzun süre sonra ondan bahsedilmesi gibi bir çok etmen bir araya gelince vodafone arena'nın maçka çıkışı tarafındaki kaldırımda bulunan ağaçlardan birine kafamı yaslayıp gözlerimi kapayıp sadece yardım istedim. yardım isterken önceliğim yine oydu diğer konular hakkında 1-2 dakika sonra istedim tabii. neyse onun sonucunda da evde hiçbir şey düzelmedi, o kızlardan birisi hala twitter'da hergün laf sokuyor. ondan da başka hiçbir esinti gelmedi. velhasıl ne diyeceğimi bilemiyorum. böyle bir şey benim için. ha bunları okusa da öyle ben neler yapmışım falan demesini istemezdim. içi ferah olsun sonuç olarak hiçbirini istemediğim halde yaşamadım. hadi bu da yeni duam olsun, mutlu olsun.
    ... diğer entiriler ...