ikametimi defaatle matemim olarak gördüm
bir takım sesleri susturmak içindi
kalabalıklara karışmaktaki çabam
varoluş sancımın açtığı pencerede
iyileşmek de bir hastalıktı
atlamak istedim.
yıldızlara, suya , sokaklara, bileğimdeki sıcaklığa
yani akan ne varsa
durmadan soruyorum;
beni durmaksızın sürükleyen bu kalbime
nasıl karşı koyabilirim?
çünkü yataklar var ardımda
her sabah mezara girer gibi çıktığım
çünkü savaşlar var ardımda
gün aydınlanırken ortaya çıkan görüntüye maruz kalıp
yine akan bir şeylere karşı koyamadığım
acıdır ki
inceldiği yerden de kopmuyor artık hiçbir şey
jonglörü oldum hayatımın
ev sahibi değilmişim gibi hiçbir ânın
içimde bıraksam düşecekmiş gibi bir maneviyat
düşsem kurtulacakmışım gibi bir düşünce
galiba
düşünmekten kurtulmam için
yine kalabalıklara karışmam gerekiyor bu gece
bir ağaç diktim
önüne eğilip tanrı gökyüzüne çivi çaktı dedim.
belki bir gün kendimi asarım.
- kadir zorlu -