her şeyden önce iletmem gereken bir toplumsal duyarlılık mesajı var;
"LÜTFEN ŞU KADRAJINI SiKTiĞiMiN FiLMLERi BAŞLAMADAN MiNiMUM 5 DAKiKA ÖNCE FiLMiN BAŞLAYACAĞI SALONDA OLUNUZ. KiMSE SiZiN KARANLIKTA KOLTUK BULMA ÇABANIZDAKi SiKiK ÇARESiZLiĞi GÖRMEK ZORUNDA DEĞiL"
gelelim filmin sözlüksel açıklaması ve değerlendirmesine. ilk filmi yaklaşık olarak 20 defa izlemiş sonra da
kaybedenler kulübü'nün youtube'daki 74 adet birebir yayın kesitlerinin hepsini dinlemiş biri olarak, yapacağım yorumlar bir film kalitesi değerlendirmesinden öte; bu adamların yaşam mottolarını kendi hayatının belirli noktalarında uygulamaya koymuş birinin gözünden olacaktır. hani aman aman bir film değerlendirmesi olmasın diye söylüyorum.
filmin başında ''
tmc film tedirginlikle sunar'' ibaresi ilk gülüşümü atmama neden oldu diyebilirim. filmin ilk bölümünde
mete avunduk rolünü canlandıran
yiğit özşener'in yer yer çaresiz bakışları ve aşırı libido kullanışsızlığı yüzünden sarf ettiği cümleler kaç zamandır içimde tuttuğum kahkahaları nihayet dışarı savurmama sebep oldu. genel olarak ilk filmdeki o boş vermiş mete'nin suyunu çok da bulandırmayan abimiz, ilk filmdeki harbici vuruşkanlığını bu filmde pek göstermemiş desek yeridir.
kaan çaydamlı rolünü canlandıran
nejat işler abimizin o ağır abi, oturaklı, tecrübeli ve tok davranışları ilk filme nazaran bu filmde daha çok ön plana çıkmış diyebiliriz. zaten film öncesi verdiği röportajda da buna değinen nejat abimizin rolün hakkını vere vere oynaması tam da karakterine can verebilen bir adamın yapabileceği cinstendi.
filme gitmeden önce bunu kesin izleyin.
''ilk filmden 7 sene sonra bu herifler neden ikinci filmi çekiyor, paraları mı bitti yoksa kemik ekiple yol mu almak istiyor'' sorusuna benim cevabım;
her ikisi de.
ilk part boyu içimde mükemmel bir heyecan taşıdım. ulan işte bu be, repliklerini sürekli geçirdim içimden. helal olsun 7 sene sonra ancak bu kadar yapılırdı ulan çükünüz sağ olsun dedim. çünkü harbiden başarılı bir şekilde idame ettirmişlerdi o sahici kaybedenler kulübü zihniyetini. her şey cuk oturur cinstendi.
sonra ikinci art başladı. iyi sövdüm. hakikaten iyi sövdüm. ulan ilk parttan sonra o ikinci parttaki yaz dizisi romantizmi hiç olmuş mu yakışmış mı canına yandığımın senaristi yönetmeni sizin hiç mi tutar güdünüz yok. o süslü ve itici cümleler filan bizim ağzımıza yakışmaz lan, o başkasını işi bizim işimiz değil yani.
abiler, eğer ilk filmin iyi bir izleyicisi ve bu adamların kafasına harbiden kafa uydurmuş biriyseniz ilk partı izleyin sonra gidin evinize. yok ben içimde duran küfürleri biraz olsun rahatlatmak istiyorum derseniz ikinci part ayağınıza. iki part arası ölümcül bir uçurum var açıkçası beni deli etti.
gel gelelim salondaki havaya.
klasik bir sinema salonunda 100 tane koltuk olacağını hesaba katarsak, bizim salonda 71 tane filan koltuk doluydu. hani oradaki 1 var ya, hah o bendim. cidden salondaki tek saptım.
ulan film zaten pompa bir film,
filme bakıyorum kaan tuvalette karı yürütüyor,
salona bakıyorum maşallah millet filmden gaza gelmiş kimsenin filme baktığı yok,
mete karıyı inletirken gaza gelip salonda inleyenler oldu,
ve tüm bunları salonda garipseyen tek şahıs bendim.
elimdeki yüzükle oynadım ben de napıyım. aslında garipsediğim de söylenemez çünkü tahmin ediyordum böyle bir manzarayla karşılaşacağımı. ne diyim herkesin ayağına sağlık :d
lan ilk part bitti. 2 solumda bir çift oturuyor ve salondaki en arka sırada sadece 3ümüz varız. yarıya girdik, bak yemin ederim, adam döndü bana, elindeki sakız paketini uzattı;
'birader ses için kusura bakma al buyur sakız' dedi
'eyvallah abi' diyebildim.
cepte kalan son 86 liramın yarısını daha bu filmi izlemeye ayıracağımı söyleyebilirim. çünkü internete düşmesi nerden baksan 1 sene bulur. ondan ötürü bekleyemem ben.
filmden en beğendiğim 3 replik;
1->
bir kadının en aşık olduğu adam, en doğru kişi olmuyor çoğu zaman.
2->
çünkü ancak en masum olduğu anda vurabilirsiniz bir erkeği.
3->
delikanlıysan doğru zamanda yanlış yerde ol bakayım.
ilk filme puanım; 8.6 / 10
ikinci filme puanım; 8 / 10