buradaki;
(#2140737) belgeselin 2. bölümü bugün yayınlandı;
link
dikkatimi aşırı çeken kısım;
hezarfen ahmed çelebi'nin tarihteki ilk uçuşu gerçekleştirdikten sonra, padişah (4. murad) tarafından 1 kese altınla ödüllendirilmesi, akabinde de tehlikeli olabileceği gerekçesiyle sürgün edilmesi...
ulan adam uçabilmek için hayal kurmuş, peşine düşmüş. okumuş, öğrenmiş. yetinmemiş; çalışmış, çabalamış gerekli bilgiyi toplayıp ihtiyacı olan alet edevatları da üretmiş. sonra da onlarla bir çift kanat yapmış. korkmamış, gözünü karartıp denek olarak bizzat kendini kullanmış. yılmamış, kıtalararası uçuş yaparak tarihte bir ilki gerçekleştirmiş.
şimdi sen hangi akla(?) hizmet bu adama değer vermeyip, üstüne bir de sürgün ediyorsun?
aynı dönemde bu adam avrupa'da olsa, bu adamın bir dediğini iki etmezler. (
rönesans'ın da etkisiyle) emrine amade olurlar, bilim adına doğabilecek bütün gelişmeleri görmek için ve hezarfen'in çalışmalarını geliştirmesi için her şeyi seferber ederler. ki böyle bir durumda en doğal ve en mantıklı olanı da budur.
hayır en çok da şuna yanıyorum; bu konular üzerinden, osmanlı torunu olduğunu iddia eden et beyinli elemanlarla tartışınca "fatih'ten sonra osmanlı'da bilim yok." dediğimde tepki çekiyorum. bana laga luga yapacağına soruma cevap ver; var mı fatih'ten sonra, ondan daha akılcı, daha entelektüel ve gelişime açık bir padişah? yok. keşke olsaydı, ama yok. ki fatih'ten sonra onun kadar akılcı olan bir padişah olsaydı'yı geçtim, fatih (suikaste uğramasaydı ve) biraz daha uzun yaşasaydı bugün çoğu şey bambaşka olurdu. hatta kuvvetli muhtemel; osmanlı hala yürürlükte olurdu...
ben de mıknatıs mıyım neyim, hep tartışacak birilerini çekiyorum. daha bugün kanuni dönemini tartıştım yurttan birisiyle. anlata anlata bitiremedi. mersiyeler dizmesi neyse de, ulan neden dönemin sadece olumlu yanlarını ele alıyorsun? bak o "muhteşem" denilen dönemde bile en ileri kulvar; sanat. bilim az, gelişim eh işte, askeri güç de günden güne zayıflıyor. ki sanat kısmına da ayrı parantez açalım; malum sanattaki en gelişmiş alan; şiir. onda da ana tema; kadın ve şarap. öyle günümüzde osmanlı torunu geçinenlerin savunabileceği tarzda bir muhafazakarlığı yok yani.
yüzyıllar geçti ama şu sığ düşünceyi hala atamadık. hezarfen'i sürgüne yollayan murad hazretleri şarap ve tütünü yasaklar. fakat çok enteresandır; kendisi
siroz yüzünden vefat eder...
(bkz: nerden baksan tutarsızlık nerden baksan ahmakça)
aynı zihniyet günümüzde de hakim. hatta o sığ mantık akşam 10'dan sonra alkol satışına yasak getiriyor. olumlu/olumsuz yanları vardır ya da yoktur. ben şu an sadece aynı zihniyetin varlığını sürdüğünü ve korkarım her zaman da sürdüreceğini söylüyorum.
hatta böyle bir tweet de vardı. tam hatırlamıyorum ama iki duble rakı içen adamı kötü, iki rekat namaz kılan adamı da iyi bellemek gibi bir huy var bu topraklarda gibi bir şeydi. tam da bu zihniyet yüzünden bugün ortalıkta cirit atan faizlere, zamlara, kul haklarına, rüşvetlere, israflara, adam kayırmalara, şehit ayrımcılığına ve haram lokmalara sesi çıkmayan malum vatandaş, atatürk'e "ayyaş" demeye yelteniyor. gel de dellenme şimdi. sussan dert, konuşsan dert.
hayır kale alma alma bir yere kadar. hani dedim ya bugün kanuni konusunu tartıştığım bir eleman vardı diye, o adam bana bugün ciddi ciddi "mustafa kemal'e soyadı tahsis edilirken 'türk'ün atası' anlamına gelmesi için 'atatürk' soyadı verilmiştir." dedi.
ulan hadi atatürk'ün 'atası türk' anlamına geldiğini bilmiyorsun, bizzat araştırıp belleğine aktarmadığın şeyi niye bana savunuyorsun? kulaktan dolma şeylerle fikir mi beyan edilir amk!?
neyse, gece gece yine estim gürledim. konuya istanbul'dan girdim, nerelere geldi hajshasjha ama iyi oldu, daha rahat uyurum şimdi.
bu ne idiği belirsiz yazının sonuna kadar bana tahammül ettiyseniz, buyurun bari şu güzelim türküyü de dinleyin. hiç değilse verdiğimiz rahatsızlığı bir nebzeliğine de olsa telafi etmiş olalım;
link
not: hiçbir iyilik cezasız kalmaz. tıpkı
vecihi hürkuş örneğinde de olduğu gibi...