bugün
yenile

    evlenilecek kişiyi hissetmek

    11
    +
    -entiri.verilen_downvote
    aşk yasal cinayet en iyi annem bilirdi kızlarla aramdaki o soğukluğu. kendimi bildim bileli bu böyleydi, hiç anlaşamazdım kızlarla, utanırdım onların yanında, konuşamazdım. sırf onlarla beraber oynuyoruz diye beden derslerinde hiç voleybol oynayamazdım mesela. kız saçından nefret ederdim, hala daha öyle, parfümlerini hep itici bulurdum, göz göze gelemezdim hiçbir kızla. 17 sene bu böyle devam etti. illaki yeri geldi çok samimi olduğum, arayıp saatlerce konuştuğum, beraber konser basıp, sahne aldığım kızlar oldu ama sorsanız şimdi hiçbirinin ismini bile hatırlamam. tek düze bir sevgi beslemedim hiç, sevdiğim zaman hissettirmeye odaklandım, başaramadım allah var, ama çabaladım. 'seni seviyorum' demedim o kadar sene boyunca bir kıza. yüzüne bakıp uzun uzun gülümsemedim, uğruna tek bir satır yazı yazmadım örneğin, hiç beraber fotoğraf çekinmedim, yan yana oturmadım hiçbir kızla o zamana kadar. askeri lisede zaten kız da yoktu, bu da sebep oldu zaten olağanca az münasebet sağlamama. ama onda da gittim okula kızların girebildiği tek kola, tiyatroya yazıldım. seçtiler. 2 sene boyunca sırf 'kızlar var olm utanırım ben onların yanında nası oynayım' diye geçiştirdim kendimi, en son edebiyatçı üsteğmen alıp soktu beni kola. hafta sonu izinlerinde millet sevgilileriyle, kankalarıyla buluşup kafelerde, barlarda takılırken ben hep farklı şeylerin peşindeydim mesela. öyle kimisinin 'ergen safsatası' dediği şeyler. mesela hiç tanımadığım bir kadına defterlerce yazı yazardım. eğer şu yazıyı okursanız büyük ölçüde anlarsınız ne demek isteğimi (#1542167) öyle geldi geçti birkaç yıl, içinde kız olan bir lisede eğitime başladım sonra. liseye adımımı attığım ilk günden son güne kadar hep en arkada oturdum. kızlardan uzak olmak için. ne kadar çok erkek varsa hepsiyle tanıştım belki; hani çok asosyal görünmemek için. aylar geçti o içinde kız olan anadolu lisesinde. annem hala daha farkındaydı kızlarla olan soğukluğumun. çünkü hala daha nefret ediyordum kız saçından. ablamla bile hiç anlaşamazdım ben mesela. vardı yani bu kızları sevmiyordum ben abi. merhaba merhabamız vardı, az buz muhabbetimizi ederdik ama ne bileyim yok yani ısınamıyordum hiçbirine. ta ki bu durumu bir mart gecesi bozana kadar. çay içiyorduk beraber, 'anne' dedim. bi kız var anne dedim. öyle gizlim saklım olmaz annemden. normalde belki kızması lazımdı, dersine bak demesi lazımdı. gülmeye başladı annem o an. 'niye gülüyorsun anne' dedim. daha çok güldü. 'anne ne var bunda' dedim, utandım. kaynar çayımı fondip yapıp odama geçtim. geldi yarım saat sonra yanıma. anlattırdı, anlattım. anlamış zaten çoktan. varmış bende bi hal ama üstelememiş. saç taramalari parfüm sıkmalar, aynada kendini izlemeler filan.. hepsinden haberi varmış anlayacağınız. neyse işte, günü geldi tanıştırdım annemle. hiç öyle arkadaşım ayağına yatmadım. direk paşa paşa söyledim yanında. çorba içiyordu o sıra, çorba boğazına durdu :) sorguya çekti biraz bizi annem, anlattırdı azıcık ucundan. o gece otobüsüne bindirdikten sonra eve koşa koşa gittim. 'anne' dedim. dakikalar boyu gülüştük annemle. 'beğendin mi gelinini anne?' dedim. 'güzelmiş zilli' dedi. 'nası buldun peki?' dedim. 'allah yolunuzu açık etsin oğlum' dedi. o gün o saatten sonra tamda başlıkta değindiği gibi öyle bir ben sözlük. yok lan böyle bir şey. insan sarıldığı yastıktan, yorgandan onun hayaliyle uyur mu, çocuk ismi düşünür mü lan, çocukların kime benzeyeceğini, pazar sabahları yapacağı menemeni düşünür mü, araba alınca ilk hangimizin ailesini ziyarete gideceğini, salon takımını düzerken ağzını hiç açmadan sadece onun istediğinin olması için para biriktirmeyi, düğünde oynanacak zeybek için açıp youtube'dan video izler mi soruyorum. oluyormuş, sadece anlattıklarımla da kısıtlı değil ki hem. klasik ''kızımız olcek aşqım'' saçmalığı değildi lan vallahi değildi. ne bileyim hissediyor işte insan. olacağını biliyor, gönüllerimizden düşsek bile peşlerimizden düşmeyeceğimize inanmak istemiyoruz belki hala. ben öyleyim en azından. Ee ne oldu şimdi majezik bey? hani o defter var ya; yandı lan o. bir yaz akşamı yandı o. külleri şu an yozgat'ın bi köyündeki müstakil evin arka odasında siyah bir poşette asılı, 'küllerinden doğar mı dersin majezik bey?' burası bende sır olsun. benden selam söyleyin o nazlı sevgiliye
    ... diğer entiriler ...