bugün
yenile

    ben öyle birini sevdim ki

    15
    +
    -entiri.verilen_downvote
    hiç olmayan birini sevdim. yo "hiç gelmeyen birini sevmek" edebiyatı değil bu, çok daha farklı. hiç olmayan birini sevdim. şizofreni filan hiç değilim, çok daha farklı bir sevme anlayışı. aslında sevmek mi değil mi bilmiyorum. anlatayım. çok küçüktüm sayın sözlük, lise 1-2 zamanlarındaydım. daha önce bahsettim mi bilmiyorum. ailemden 850 kilometre uzaktaydım. öyle değişik bi atmosferi vardı ki bursanın. özgürlüğü ve tutsaklığı, acısı ve huzuru, yalanları ve yalınlığı, gerçekliği ve büyüsüyle büyük bir orospuydu bursa. biliyorsunuz hayat orospudur, ben de bu tabiri bursada keşfettim. bir çocuk olarak, tüm şehrin ortasında çırıl çıplak duruyordum. çıplaklığın edebiyatında değilim ama ruhani bi çıplaklıktı benimkisi. öylece durup "nerdeyim la ben" diye düşünüp, iliklerinize kadar üşüdüğüm, saatin saniyeçinin sesi kulaklarımda yankılandığı o andan bahsediyorum. işte ben o 'an'ı 2 seneme paylaştırdım sayın sözlük. kent meydanında durup, kulaklığımla bütünleştiğim o zamanlarda insanların neşesine, acısına, sevgisine, sahte güvenlerine, gözlerinde ki yalanlarına bakıp bir yandan halime şükrediyor diğer yandan az da olsa özeniyordum. o sıfatsız insanlar arası ilişkiler çekiyordu beni. itici bir çekicilik vardı o caddelerde. ilginç. 2 sene boyunca yaptım bunu, hafta sonu çıkıp cumhuriyet caddesinde kent meydanına kadar yürürdüm. çarptığım her omuzda bir tutam daha eziklik, attığım her yumrukta bir nebze daha cesaret aşılıyordum belki o 'an'a ait olan yalnızlığa. her saçma ve ruhsuz şeyin sonsuzluğu olduğu gibi, her mantıklı ve duygulu şeyin de bir sonu olduğuna inanmazdım ilk, değişti sonra. işte bu duygulu ve mantıklı 2 yılımın bir sonu olmuştu. hatırlamıyorum nası olmuştu. ama anımsadığım birkaç olay var. anlatayım. Allah var bursanın kızları güzeldir. onların güzellikleri kadar benimde utangaçlığım olmuştu. Cumhuriyet caddesinde yürürken her kafamı kaldırdığımda bi güzelle göz göze gelirdik. bir 'an'a aitti o heyecan, o değişik volkanizma patlamaları bir 'an'dan ibaretti. nedendir bilmiyorum, hayal gücüm okkalıdır baya, göz göze geldiğim her güzelin bir hayali vardı benim. örneğin saçı uzun olan bi güzel ile olan hayalim salıncağa binmek, ya da gülüşü güzel olan güzel ile olan hayalim saatlerce sahilde oturmak gibi gibi.. şu yukarı satırda yazdığım bu saçmalıklar ve güzellikler bir gün canıma tak etmişti. öyle bi usanmıştım ki bu hayallerden, anlatsam anlatamam. kelimelerin suçu ben bir şey yapmadım. bu hayaller, bu heyecanlar, bu saçmalıklar bi gün bitmişti benim için. bende bu soyutlukları bir somuta, bir cismaniyete dönüştürmek gibi bir yanılgıya düştüm. Küçüktüm daha. vallahi bilerek olmadı. gayet aklı başında bi hareketti belkide bilmiyorum. bi defter aldım, bütün bu maceralarla, bütün bu saçmalıklarla karşılaşacağım tek bir defter. bakın bu defterin anısı çok büyüktür bende. yukarılarda yazdığım bazı şeyler vardı, birtakım duygular, hisler. bu hissiyatlar öyle kuvvetliydiki herkesin dilinde aynı şeyler dolanıyordu "kardeş noluyor sana?". bunların çoğunun nedeni o hayallerdi yalnız. çok masumane hayallerdi bunlar. 14 yaşında olan bi çocuk en fazla ne düşünebilir demeyin. çok güzel düşünürdüm ben. bu düşüncelerimi nası değerlendirmem gerektiğini bi emekli binbaşı bana söylemedi ya da bahçivan bi fabrikatör kadın. Ben kendim öğrendim nasıl değerlenirmiş bi düşünce, bi fikir, bi insan, bi kadın. çok düşünürdüm bunları. benim o zamanlar rehberimde annem hariç bi kadının numarası yoktu ama ben kadınları çok severdim. onlara yüklediğim bu değeri de bi deftere dökmeye karar vermiştim. bkm vardı bursada kitapçı. bahsettiğim bi defter vardı. Girdim ve gözüme çarpan ilk defteri alıp çıktım. aldım almasına da ne yazmam gerektiği konusunda çok düşüncelerim vardı. insan çok düşündükçe yazamıyor bu da bir gerçek. aldım çıktım defteri. o gün geçti o gece geçti o hafta geçti o ay geçti ama her gece ben deftere defter de bana bakışıyorduk öyle. en son karar verdim ne yazmam gerektiğine. hiç tanımadığım bi kadın yaptım kendime. bir kadın çizdim. ağır bi olaydır bir kadın çizmek. zordu ama yaptım. bu kadın dedim bu kadın bir gün gerçek olacak. bu kadını karım yapacağım ben. dedim ki kendime bu deftere yazacaksın oğlum. bu deftere o kadını yazacaksın. her gün bir sayfasını dolduracaksın. bu defterin son sayfasına evlilik teklifi yazacaksın yazdım da. yaptım bunu. peki ne yapacaksın bunu? bir kadın tanıyacağım sözlük. tanıdığım günden itibaren allah'ın her günü bir sayfasını bu kadına verececeğim. Birde kavanoz var. verdiğim sayfayı okuyup bu kavanozun içinde yakacak bu kadın. Küllerini biriktirecek. her gün yanacak ve yakacak. en son sayfaya gelince onu yakmayacak işte. o sayfa diri kalacak. sonra o kavanozu kapayacak o güzel kadın. evin bir köşesine koyacak o kavanozu. Ölünce mezarların arasına gömdüreceğim bu kavanozu. yani bi defter bi yaprak bi kadın bi ömür ve iki mezarın hikayesi var . yoğun. ben öyle birini sevdim ki sayın sözlük, görmedim, duymadım, bilmiyorum kim; ama var, biliyorum. sevmek bir 'an'a ait olduğu kadar bir bireye de bağlı değildir. eyvallah
    2sana gelsin gadaşım https://www.youtube.com/watch?v=m-rz3602lm8 - rugerr 05.03.2017 21:20:28 |#2916040
    2büyük küçük uyumundan olmuyor link şarkı= manga - bir kadın çizeceksin - rugerr 05.03.2017 21:44:17 |#2916094
    ... diğer entiriler ...