bugün
yenile

    zamanın çabuk geçmesi

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    "nasıl oluyor; vakit bir türlü geçmezken yıllar, hayatlar geçiyor? " bu konu benim de çok zoruma giden bir durum. teoman doğru bir tespitte bulunmuş. özellikle yıllar geçtikçe, yaşadığın zaman dilimi genişledikçe yani artık yavaş yavaş arkana baktığında elle tutulur bir mazin oluşmaya başlayınca zaman kavramı tövbe estağfurullahlık bir şeye dönüşüyor. ne zaman duruyor bu enteresanlık bilmiyorum ama modern çağda pek de duracağını sanmıyorum. lisenin ilk dönemi bittiğinde arkadaşlara "ulan lisenin daha 8'de 1'i bitti daha böyle 7 tane daha var." demiştim. o zaman çok zorumuza gitmişti bu durum. sonra bu lafı lise sona kadar her dönem yad etmiştik. şimdi bırak lise 1'i lise'nin üstünde yeller esiyor amına koyim. zaman neden hızlı geçiyor oğlum? hani artık yıllar birden geçivermiş hissi de kalmadı. artık günler bile çok hızlı tükeniyor. 16-18 saat gibi müthiş uzun olabilecek bir günlük süre bile bazen nasıl oldu ya yatıcam mı şimdi ben hissini doğuruyor? zaten sırf bu yatma vakti geldi hadi siktir git hissini kabul edemediğim için yıllardır uyku düzenim hiçbir zaman oturmadı. ben daha 1 hafta üst üste aynı saatte yatabildiğimi hatırlamıyorum lan. neden? neden amına koyim? hani bazı günler vardır. çok yoğundur, sabah bir şey, öğlen başka bir şey, ikindin başka bir şey, akşam başka bir şey yaparsın. sürekli meşgale ve uğraş değiştirirsin gün içinde. gün sonunda sabah yaptığın şeyler sanki bugüne değil de evvelsi güne aitmiş gibi hissedersin. o kadar uzaklaşmışsındır sabahtan. ben bayılıyorum bu hisse. ama modern dünyada bu his mantıksız bir şekilde her geçen gün biraz daha kayboluyor. yok oluyor. o sabah yapılan şeyin bir önceki güne ait olduğu yanılgısının sebebinin hızlı ve yoğun yaşamakla alakalı olduğunu zannediyordum. yanılmışım. yoğun olduğu doğru ama hızla bir alakası yok bunun. hız aksine zamanı daraltan bir kavram gibi geliyor artık. zamanın yavaşlaması için sanki önce bizim yavaşlamamız gerekiyor. ama bu fiziki bir yavaşlık değil. zihnen bir yavaşlıktan bahsediyorum. lan oğlum çok hızlı yaşıyoruz ondan oluyor bence bu. ders dinlerken twitter akışını takip etmeye çalışan, yemek yerken dizi izleyen, arkadaşlarıyla buluştuğunda instagramdan foto layklayan, ders çalışırken müzik dinleyen, otobüsle giderken film izleyen, gezilip görülecek yerlere gittiğinde aynı zamanda selfi çeken, kitap okurken hayal kuran garip bir modernizm kobayına dönüştük bence. i̇şte buna hızlı yaşamak deniyor. oysa hayal kurmak ciddi bir iştir. kitap okurken yapılacak kadar savsaklanmamalı. müzik dinlemek 100 yıl önce insanların eşiyle gittiği, smokinle girilebildiği mekanlarda yapılabilen bir işti mesela. müzelere, sergilere, turistik yerlere gidip resim çekmek yerine resmini çizmeye çalışan insanlar var mesela. sosyal medyayı yakalama telaşına düşmeden anın tadını yoğun bir şekilde çıkarabilen insanlar var mesela. gelecek tek tek bunları elimizden aldı, alıyor, alacak. ne kadar ilkeli, ne kadar marjinal, ne kadar dik durursan dur. gelecek kazanacak galiba. zaman bu yüzden hızlı geçiyor. hayatımızda hiçbir şeyi sadece o şey ile yaşamıyoruz. bir şeyi tek başına yoğun bir şekilde yapamıyoruz. yapsak zamanımız genişler aslında yanılıyoruz. hayat o kadar hızlı ki yetişmek için bir şeyleri bir şeylerle beraber yapıyoruz. böyle olunca da lan ne ara akşam oldu, ne ara 2018 oldu, ne ara 30 yaşına geldim, ne ara öldük deyip gideceğiz anlaşılan. hızlı yaşıyoruz, genç ölmeyeceğiz.
    ... diğer entiriler ...