ilk zamanlar sana dinlettiği şarkılarla karşılaşırsın,
sonra kitabın arasına bıraktığı notlar çıkar karşına,
sonra oturduğunuz banklara rastlarsın,
sarıldığınız duraklar, yürüdüğünüz yollar, girdiğiniz kitapçılar derken birde bakmışsın beraber nereye gidip ne yaptıysanız;
sadece onlardan ibaret kalmış hayatın.
ve bir gece yarısı farkedersin ki,
sen unutmayı değil, hatırlamamayı istiyorsun.
o müzikleri silmeye elin varmaz mesela,
notları karalamaya gönlün razı olmaz.
o duraklar, yollar, kitapçılar..
hepsine giderken ayakların geriye geriye yürümek ister sanki.
diyor ya;
"rüyalar kabuslara transfer, uzatmaları oynayan nefesler"
daha ne söz söylenebilir ki bunun üstüne?