bugün
yenile

    kafiyesi bozuk şiirler

    3
    +
    -entiri.verilen_downvote
    sen güneşin kızı... kapatılmış gölgesine bir yanlızlığın, ayak bileklerinde kelepçelerinle, ne kadar dans etmek istedin yıllardır, yapamadın... bir kuru huzur karşılığında tüm hırslarını bastırdın. şimdi aklının iplerini salıp, duvarlarının çatlakları arasından sızan ışıklarla kışkırtılıyorken, uzun süre önce koptuğun o düş bahçelerinin hayalini kuruyorsun. yemyeşil bahçenin içinde çıplak ayakla koşmak ve ıslanmak bir yaz yağmuruyla... belki eskisi gibi olmayacak bu, beklediğin gibi olmayacak bu heyecan, bu tad... i̇lk defasında olduğu gibi için kıpır kıpır açmayacak belki ama bu sabırsızlık içinde büyüyor şimdi. kalın duvarların arasından sızıp içine, kışkırtmak bastırdığın tüm çocuksu isyankarlığı... parçalarını yerine koyup, bütününde sana ulaşmak... okumak her kelimeni, her satırını, sen sabrını kaybettikçe telaşına tutulmak... düşlediğimden daha büyük bir hayal gibi duruyorsun.. sanki haddim değilmiş gibi bu güzel kadını yüzyıllık uykusundan uyandırmak... izinsiz ve kaçak bir rüzgar gibi nefesim teninde.. utanmaz ve yüzsüz bir ukalıkla cürret etmek en mahrem yerlerini hayal etmeye... yazmak kadar büyük bir keyifse senin için okumak, tüm bu başkaldırıyı, bilmelisin... bu tutku tutuşturulduğunda ucundan söndürülmesi asla kolay olmayacak... elinde pamuk şekeriyle bir sağa bir sola koşuşturan, çığlıklar içinde o küçük kız çocuğu, kahkahalarıyla kızaran yüzü ve korkmadan güneşe bakan tüm uyarılara rağmen merak eden sıcaklığını, pes etmeden ve yorulmadan, inadına hayatla dolan o kadın yeniden açıyor kendini.. ilk baharda susayıp aşkın ışığına yapraklarını açan papatyalar gibi.. adını bile bilmediğin bir kasabadaki ağaç evinde yalnız basına bekledigin o yabancı benim! gecenin bir yarısı geleyim diye hayallere daldığın... konuşmak ve söylemek için tüm o sustuklarını... ıslaklığın, ağlamışsın akmış makyajınla, tenine yapışmış elbiselerin, nasılda ürkek ve acelecisin hazırlanmak için... daha yeni bahçesinde oynamış, eli ayağı toz toprak içinde bir kız çocuğuyken, temizlenip bir anda büyüyüp kadın olmak istiyorsun... bir adam için ne kadar hazır olabilirsen o kadar.. büyümek belki de sözlerinle bir adam için ne yazılabilecekse onu yazmak için... en sevdiği pembe içkisinden bir kadeh doldururken, o an işte durdurmak zamanı ve beklemenin tadını çıkarmak... o'nun için yollara düşen adamın var olduğunu bilmek... o'nun için rüyalara yatan adamın hayallerinde yaşamak... elinde içkisiyle evinin köşesindeki küvetin içine girip öylece beklemek... ve düşündükçe hayallerindeki adamı bedeninin arzularına karşı koyamamak... durmadan saatini kontrol edip her an o sesi duymaya hazır olmak.... ''canım...'' midesinde uçuşup duran kelebekler.. ne zaman mutluluğu bu kadar derinde hissetse bunu yaşıyor.. hüzünleri dibe vurdukça.. yüzündeki gülümseme bitmeyen bir enerjiyle artıyor... sevdiği, istediği, arzuladığı hayat bu... her parçasını ortaya sundukça adamın bulmasını bekliyor.. her resim ortaya çıkınca yeni bir bulmaca, her söyleyeceği kelimeden sonra saklanmayı seçiyor... hiçbir zaman ele vermeyecek kendini ve biliyor ki adam her parçasında biraz daha tutulacak bu kız çocuğuna.. eğer kaybolursa bu oyunda, doğru parçayı doğru yere koyamazsa adam, büyü bozulacak ve zamanında önce uyanacak uykusundan.. bilinmeyen bir güven bu.. anlatılamayan bir inanç.. ne mantıkla ne de akılla açıklanabiliyor.. tek bildiği beklediği adam o, istediği ve teninde arzuladığı adam o... daha öncede görmüştü kış güneşlerini ama bu defa farklı... son yudumu da boğazından inerken, bahçesinde bir çıtırtı duyuyor.. tek yaptığı keyifli bir rahatlık içinde hayal kurmak... en yasak kapılarını açmış aklının ve teninin.. sonsuz bir hazla kelimelerine hazırlanan o adamı bekletmemek için büyüyor şimdi güneşin kızı... seni görmek ve sana görünmek öyle güzel ki...
    ... diğer entiriler ...