4. sınıftaydım.o zaman i̇ngilizceyi ilk defa görüyoruz.bi hoca geldi adını soyadını hatırlarım hala.ramazan.böyle bu ders anlatırken ağzımın suyu akıyo.ceketini falan askıya asınca bizde onun ceketinin üstüne asıyoruz montumuzu kokusu geçsin diye öyle yakışıklı. yakışıklı olduğu kadar disiplinli de derste çıt çıkmıyo,zil çalınca biri onun geleceğini haber veriyo diğer herkes yerine geçiyo öyle bi adam.bende başkanım sınıfta bi gün susturmaya falan çalışıyorum milleti dalgınlığıma geldi elimden bişey düşürdüm düşüncede korkup çığlık attım.buda kapının önündeymiş tam girdi içeri 'kim o çığlık atan'diye. ödüm karıştı tabi bokuma.benim dedim sessizce.gel benle dedi.ama nasıl korkuyorum bi yandan heyecan da var.gittim yanına niye bağrıyosun falan dedi anlattım ama ölüyorum.tamam şimdi sınıfa girince herkese hoca bana tokat attı diyiceksin dedi tamam dedim girdim suratım beş karış yanağımı tutuyorum.herkes nasıl bakıyo.noldu?naptı'lar havada uçuşuyo.oturdum yerime dedim hoca tokat attı.hepsi altına sıçtı.bi daha onun dersinde değil çığlık atmak silgi isterken bile parmak kaldırıp soruyolardı.hiç söylemedim bana tokat atmadığını,sene sonunda söyleyince bi arkadaştan yedim ama tokat.