bugün
yenile

    hayal kırıklığı

    4
    +
    -entiri.verilen_downvote
    insan bazen hayallerinin, umutlarının ne kadar iyimser ve imkansız olduğunu anlıyor. bu, güzel bir rüyadan uyanmak gibi. rüyayı görürken her şey çok mümkün geliyor, insan sahteliğini hiç anlamıyor, ta ki uyanana kadar. uykudan uyanınca o kadar ağırına gitmiyor ''neyse rüyaymış'' diyor, yine de bir nebze mutlu oluyor insan. ama hayattan uyanınca mesele daha da derinleşiyor. ''bunca zaman düşündüğüm, yaptığım, yaşadığım her şey yalan mıydı?'' sorusu aklın en baş köşesine oturuyor. hayal kırıklıkları içe bile sığmıyor, uyutmuyor. boş geliyor her şey, bomboş şeyler. bakıyorsun ama görmüyorsun, kulağına bir şeyler değiyor ama aklına girmiyor, yağmur yağıyor ama ıslanmıyorsun. hissetmiyorsun. üzülüyor da insan, aptal gibi o kadar hayal kurmuşum diyor. hayata mavi gözlüklerle bakmak hayatı maviye boyamıyor. hayat siyahlığından asla vazgeçmiyor. ''en tehlikeli kelime nedir olric? -ama’dır efendim bana göre -neden olric? -önceden söylenen her söylemi veya kelimeyi öldürür!'' hayal kırıklığı da böyle bir şey işte. ondan önce yaşanan tüm güzellikleri bir anda yok ediyor; insanın kalbini, zihnini, bedenini mahvediyor. boğaza bir düğüm oluyor, nefes bile aldırmıyor. ''kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun?'' insanın hayalleri kırılınca aklı acıyor, bir insanın düşünceleri can yakar mı? yakıyor. bir yığın hayal kırıklığının ardından insan düşünmeye bile korkuyor. hayata ışıksız, boş gözlerle bakarak yaşayabildiği kadar yaşamaya devam ediyor.
    ... diğer entiriler ...