bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden
belki bir kişi bile gelmeyecektir bize
bir kemiğin ardından saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize
gidiyorum gönlümde acısı yanıkların
ordularla yenilmez bir gayız var kanımda
dün benimle birlikte gülen tanıdıkların
yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda
yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz
çünkü bu yol gider tanrı dağına
halbuki yoldaşını bırakıp gidenlerin
değişilir topu da bir sokak kaltağına
ister düşün kendini ister hayale kaptır
uzar uzar çünkü sonu yoktur yolların
bakarsın aldanmışsın gördüğün bir seraptır
sevimli bir hayale açılırken kolların
ey doğunun alnını serinleten rüzgar
ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay
arzuların bir oktur aşar ulu dağları
düştüğü yer uzakta dilek adlı bir saray
o sarayda bulunca tanrılaşan erleri
artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek
hepsi sussa da kürşad uzatarak elini
hoş geldin oğlum atsiz kutlu olsun diyecek
(bkz: atsız yolların sonu )