bugün
yenile

    unutmak

    6
    +
    -entiri.verilen_downvote
    nisyan. unutuş demek imiş. insan unutmazsa çıldırır imiş. unutamıyorum. nickimi de mahlas olarak kullanıyorum ya, neyse. keşke şu güzel nicke layık olabilse yüreğim. olmuyor. en fazla unutmuş gibi yapabiliyorum. zaten en sonunda bir yerden o da patlak veriyor. belki unutmak istemiyorum, o yüzden sürekli sesi kulaklarımda. bilemiyorum. güzel sevmiş, hayatımın her köşesine bir izini bırakmış. insan "çiğ et" görünce aklına gelir mi sevdiği? benim geliyor. "anne o'da çok severdi." diyip az önce kasaptan aldığım ete sarılmıştım markette. çiğ et yiyordu. evet iğrenç, bende zor hazmetmiştim. yer fıstığı sevmezdim, o severdi. o'ndan sonra sevmeye başladım, bir ortak noktamız daha olmalıydı çünkü. insan unutmaya sesinden başlarmış. hala kulaklarımda her sözü. kahkahası, bağırışı, fısıltısı, söyledikleri. "galiba" ve "güzellik" diyemezdi. yani derdi ama değişik söylüyordu. ilk duyduğum da çok garip gelmişti ama çok sevmiştim. çünkü o'na özeldi. evet o bana güzellik diyemiyordu ama ben güzel olduğumu hissediyordum. artık hissetmiyorum. videoları hala gözümün önünde. unutmak için sildim hepsini, gözümü kırpmadan. ama hafızamdan silemiyorum. düşündüm de şimdi, hepsi saniye saniyesine aklımda. güldüğü, sigara içtiği, şarkı söylediği, adımı verdiği battaniyeye sarılışı, benim için dilek dileyip dilek fenerini uçuruşu ve daha nicesi... ilk defa izlediğimde gülüp sarıldığım videolar... videoyu öpecek kadar sevmeseydim keşke. numarasını silmiştim, unutmak adına. az önce ekledim, fotoğrafına baktım. benle iken hep güldüğü ve benim aşık olduğum fotoğraflarını koyardı. değiştirmiş fotoğrafını. o gülen gözleri ve güzel dişleri gözükmüyor. sitemli ve üzgün bakmış sanki. zaten hafif boynu da eğikti. "neden?" diye haykırmış sanki sevmeye doyamadığım gözleri. adını insanlar pek beğenmezdi ama ben çok severdim. korkuyorum sözlük, birine o'nun adıyla sesleneceğim diye. ki yapmışlığım var, çokça. gülerek susmuştum her seferinde. bu sefer gülemeyebilirim. o'nun bana attığı şarkılar çalmasın artık sürekli zihnimde. yalvarırım. keşke bana "avuç içlerinden öpüyorum." demeseydi. avuç içlerime bakamıyorum. keşke hiç "çiçeğim" demeseydi. ruhumdaki çiçekler tek tek soldu, o yokken. keşke hiç adımı sevmeseydi. keşke hiç "seni seviyorum. çok aşığım. deliler gibi aşığım. deliler gibi seviyorum." diye haykırmasaydı. bu kadar üzülmezdim. çok özlemişim, bugün fark ettim. gri eşofmanlarını bile acayip özledim, çok yakışıyordu o'na. hayal kurmayı özledim, güzel hayallerimiz vardı. hayal kuramaz oldum, eski hayallerle avutuyorum kendimi. gerçekleşmeyecekler ama sağlık olsun. sağ olsun, sorun değil. keşke son mesajında " (...)bende istanbul'dan vazgeçiyorum." demeseydi. o istanbul'dan vazgeçti, dolayısıyla benden de. şimdi nerede bilmiyorum. hala aynı gök kubbe altında seslerimiz karışıyor mu birbirine? ilk fırsatta gitti mi o nefret ettiğim diyara? keşke hep "biz" olabilseydik. adlarımızın birleşip ortaya çıkardığı o harika sözcüğü haykırsaydık kuşlara, denizin kıyısında. keşke yarım kalıp, kendimizi o taneciklerine ayrılan hayallerle tamamlamaya çalışmasaydık. keşke bunları hiç yazmasaydım. şuan mutlu mutlu uyuyor olsaydım. sağlık olsun ve affetsin beni. o güzel bir mecnun'du. ben layığıyla leyla olamadım o'na.
    ... diğer entiriler ...