(bkz: monitöre ekmek banmak)
yahu arkadaş ne tarifsiz bir duygudur bu be. ne saf bir huzur ulan bu, düşü bile gülümsetiyor adamı. 20 yıldır kokusunu aradığım birinin yastığında uyanmak, saçlarımı ellerinde hissettiğim o an, boynundan göğsüne denk düşen gölgelerin ellerimde kayboluşu, göğsümde dolanan elleri, hafif bulutlu gözlerin her buluşmasında vücuda yayılan trafo tesiri, her göz kırpışımda iliklerime kadar hissettiğim varlığı, aldığım her nefeste ciğerlerime çektiğim saf aciziyet, o an kıyamet kopsa dünyanın en mutlu insanı olarak göz yumma rahatlığı, boynundan aldığım bir tutam dudak payı ve sessizlik. huzuru ve çaresizliği içine hapsetmiş olan sessizlik. aşağı caddeden gelen korna ve inşaat seslerine karışan eskici nidaları, odada ufak voltalar atan rüzgarın her zellesiyle şahlanan tül perde ve ben ve o.
o ve ben hiç bir haltı umursamayan biz.
yan odadan gelen bebeğin ağlamasıyla irkilen vücutlarımızda ufak bir tebessüm. ardından birlerce şükür.
istiyorum. çok.