bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Farkinda olmali insan... Kendisinin, hayatin olaylarin, gidisatin farkinda olmali. Farki fark etmeli, fark ettigini de fark ettirmemeli bazen... Bir damlacik sudan nasil yaratildigini fark etmeli. Anne karnina sigarken dünyaya neden sıgamadigini ve en sonunda bir metre karelik yere nasil sıgmak zorunda kalacagini fark etmeli. su çok genis görünen dünyanın, ahirete nispetle anne karni gibi oldugunu fark etmeli. Henüz bebekken "Dünya benim!"dercesine avuçlarinin sımsıkı kapali oldugunu, ölürken de ayni avuçların "her seyi bırakıp gidiyorum iste!" dercesine apaçık kaldıgını fark etmeli. Ve kefenin cebinin bulunmadıgını fark etmeli. Baskın yetenegini fark etmeli sonra. Azraillin her an sürpriz yapabilecegini, nasıl yasarsa öyle ölecegini fark etmeli insan ve ölmeden evvel ölebilmeli. Hayvanların yolda kaldırımda çöplükte ama kendisinin güzel hazırlanmıs mükellef bir sofrada yemek yedigini fark etmeli. Esref-i mahlûkat (yaratılmısların en güzeli) oldugunu fark etmeli ve ona göre yasamalı Gülün hemen dibindeki dikeni, dikenin hemen yanı basındaki gülü fark etmeli. Evinde kedi & köpek besledigi halde çocuk sahibi olmaktan korkmanın mantıksızlıgını fark etmeli. Esine "seni çok seviyorum!" demenin mutluluk yolundaki müthis gücünü fark etmeli. Dolabında asılı 25 gömleginin sadece üçünü giydigini ama arka sokaktaki komsusunun o begenilmeyen gömleklere muhtaç olduğunu fark etmeli. Zenginligin ve bereketin sofradayken önünde biriken ekmek kırıntılarını yemekte gizlendigini fark etmeli. Annesinden dogarken tertemiz teslim aldıgı gırtlagını 60-70 yıl sonra sigara yüzünden Azrail'e soba borusu gibi teslim etmenin emanete hıyanet sayılacagını fark etmeli. 63 yıllık ömründe hiç karnı doymayan bir Peygamber'in ümmeti olarak asırı beslenme yüzünden sarkan göbegini fark etmeli. fark etmeliyiz çok geç olmadan..... Ömür dedigin üç gündür, dün geldi geçti yarın meçhuldür, O halde ömür dedigin bir gündür,o da bugündür... Can Yücel
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      güzel şiirmiş, üst entryde var. ama benim bahsetmek istediğim konu bu değil ve beyefendiye katılmıyorum. farkında olmamalı insan. farkındalık can sıkar, can yakar. insana çok fazla sorumluluk yükler. şu çocuk değilken yaşadığım 3-4 sene, öğrendiğim inanılmaz kısıtlı şeyler dahi beni o kadar yıpratıyor, o kadar yoruyor ki bilmiyorum ben hayatla daha fazla karşılaştıkça ne yapacağım, nasıl yaşamımı devam ettirebileceğim? kulaklarımı, gözümü kapayıp mı? fakat zihnim, bilincim, düşüncelerim; onları ne yapacağım? düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum. bir de öyle bir lanet ki bu farkındalık, bir kez fark ettiğin (?) zaman geri dönüşü yok. silemiyorsun. farkında oldun ve bitti. hep farkında kalacaksın. insan her şeyi unutuyor ama bu sanki unutulabilecek bir şey değil. ne kadar beyninin derinliklerine itmeye çalışsan da bir tetikleyiciyle karşılaştığın an dikiliyor karşına. evet, orada duracak ve seni rahatsız edecek. çaresi, dönüşü y o k. değiştiremeyeceğimiz şeylere karşı olan farkındalıktan bahsediyorum elbette. gerçi kısmi olarak düzeltebildiklerimiz/düzeltmek iste(yebil)diklerimiz de yine değiştiremeyeceğimiz kısımları bize hatırlattığından... of, cidden sinir bozucu. ha bir de değiştirmek istemediklerimiz var, olması gerektiği gibi olmayan şeylerden. galiba en kötüsü bunlar. isteyemeyişimizin sebebi ne acaba tam olarak? bencillik mi? büyük ihtimalle. bilmiyorum, cehalet mutluluktur şeysi buradan mı geliyor. cehalet bilgisizlik olarak algılanıyorsa eğer o bilgi sadece doğa bilimlerindeki bilgi değil, hayata dair bilgi de olabilir rahatlıkla. ki hatta bence direkt olarak öyle. o bilgi de seni farkındalığa itiyor, o da karanlığa... bilmeyi istemiyorum, farkında olmayı asla. imdat ya!