en sevdiğim köşe. rahatlatıcı bi etkisi var. rahatlatıcı etkisi olan başka şeyler gibi. zihni boşaltmak iç rahatlatmak.
müzik dinlerken daha iyi karalanıyor. şuan ali ekber çiçekten ağlama gözlerim mevlam kerimdir çalıyor. sözleri çok güzel diyor ki "ben ayrılmaz idim felek ayırdı" yani allah öyle istedi diyor. teslimiyet ve kabullenme ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi galiba. ali ekber çiçek seni seviyorum.
bu da bi rahatlama yöntemi. allaha inanmak rahatlatır. allahın dediği olur. bitti söylenecek söz yapılacak bişey yok artık. o her şeyin en iyisini bilir. sen elinden geleni yap sonrası onda. olur veya olmaZ. bakın bu düşünce insanı rahatlatıyor. allahım seni seviyorum.
birini çok seversiniz, çok ama. önce duygularınızdan emin olmaya çalışırsınız, kendinizden emin olduktan sonra karşıdakinin duygularını anlamaya çalışırsınız, en sıkıntılı dönem bu dönem oluyor. acaba seviyo mu sevmiyo mu diye düşünmek içini yiyip bitirir. bünyesi tahta kurusu olan tahta ev gibi olur. halı yatak ne varsa un ufak olur. hatta öyle zamanlar gelir ki bunu hiç bir zaman öğrenemeyecek gibi hissedersiniz. leş bi duygu. kaybetmekten korkarsınız. sahiplik hissi mükemmel ya. ama sahip olduğunuzu düşündüğünüz şey size ait olmayınca hüsrana dönüşebilir ve mutsuz olursunuz. oldum ondan biliyorum. farkında olmak seni de seviyorum.
bi şeyi sevdiğinizde ona olağan üstü kişilikler yüklersiniz. kafanızda çizdiğiniz maşuğu birinin yüzüyle birleştirirsiniz. sizin olduğunuzu zannettiğinizi sevgili aslında öyle değildir. hatta öyle olur ki sevgilinin kusurlarını bile bi olağan üstü bir meziyet gibi görebilirsiniz. işte sıkıntı burda başlıyor. hayatın merkezine oturduğu an hayatı ona göre planlamaya, gereksiz hayaller kurup mutlu olmaya başlarsınız, başta güzel olsa da zamanla umutsuzlukla birlikte yaralayıcı bişe bu. hayal kurmak seni seviyorum.
bi sonraki aşama sevenin sevdiğine sevdiğini söyleme aşaması. en acı veren aşama budur sn yazarlar. bunu uygulamak aylar sürebilir, hatta bazı depresif bünyelerde bu süre uzayıp açılamamaya kadar gidebilmekte, allah muhafaza. bu karar verme sürecinde cesaret ön planda. kaybetme korkusunu yenmek zor oluyor. ben şöyle düşünmüştüm, hiç sahip olmadığım ve sahip olamayacağım bişeyi nasıl kaybedebilirim ki. anlık bi cesaret. sonucu olumlu olduğu nadir görülse de işe yarar deneyimler var. olumsuz sonuçlarım tek iyi. yanı kısmi iç rahatlığı. sevmeyi çok seviyorum.
olumluyı yukarıda bırakıp olumsuzla devam ediyorum. anlık bi şok. sonra dolan gözler, yakılan sigara. öyle bi boşluğa düşer ki insan sanki derin bi kuyuda ve kimsenin çıkarmaya gücü yetmez, sanki kutuplardasınız kutup ayısı bile yok, sanki en sevilen müzik grubuna bilet almışsınız da ne konser var ne grup, sanki sanki ölüyosunuz. yakınlarda sahiliniz varsa güzel, kulaklık sigara ve telefonla efkarın dibine vurup, ahmet kayayla birlikte olmasaydı sonumuz böyle, müslüm gürsesle birlikte itirazım var, barış mançoyla unutamam seni, sezen aksuyla hadi gelin üstüme korkmuyorum diyebilirsiniz. çektiğiniz acıyı zerre azaltmaz. ama olsun ağlatır. ağlamak seni seviyorum.
sonuç olarak ben bu durumdan zerre pişmanlık veya mutsuzluk duymadım. sevmek çok güzel. söylemek daha güzel. hele ki. "lan ben elimden geleni yaptım yine çok seviyorum " demek daha güzel. öyle bi his ki sanki sonsuza kadar sürsün istiyor insan. niye bu kadar yazdım en ufak bi fikrim yok ama rahatladım eyw eyv.
https://youtu.be/sPTAirruUzE