az önce bu başlığı twitter hesabımda paylaşırken belirttiğim gibi, bu toplumda hemen hemen her gencin ilk
travması ve
hayal kırıklığı,
annesi ya da
babası oluyor. korkunç bir şey bu!
başlıkta yazan entrylerin çoğu
hüzünle dolu. işte bu yüzden maddi-manevi yönden çocuk yapabilecek yetkinlikte olmayan insanlar ürememeli deyip ekliyorum; "bir insanın hayat boyu işleyeceği en büyük
suç ya da
günah, dünyaya yeni bir insan getirmesidir. çünkü insan tek bir kereliğine
varoluşun yükünü ve mesuliyetini düşünüp kendi canından can olan çocuk veya çocuklarının en çok üzüleceği anları zihninde canlandırsa, gerekirse penisini erekte halindeyken en keskin bıçakla keser, rahmini ise en kızgın demirlerle dağlar."
insan ürememeli. önceden üremiş veya üreyecek olanlarsa, tüm ömürlerini çocuklarının mutlu ve huzurlu bir hayat yaşaması için harcamalı.
saçını annenin örmesi mi? erkek olmama rağmen bir kere annemin dizlerine uzanıp saçlarımla oynamasının keyfine varmıştım. o an o kadar çok huzurla dolmuştum ki içim, kıyamet kopsa, itiraz etmezdim. bu yüzden tek bir kereliğine saçı annesi tarafından örülmeyen bir
kız çocuğunun büyüyüp yetişkin bir kadın olana kadar hayat boyu o şefkati nerede ve kimlerde arayacağını düşündüğüm an tüylerim diken diken oluyor.
bir erkek olarak benim hayal kırıklığım ya da travmamsa babamdır ama. birçok erkeğinki gibi. hatta ilk kitabım itiraf'ta aynen şöyle demiştim; "babamdan hiç dayak yemedim ben. ama beni sevdiğini de hatırlamam. keşke dövseydi. en azından elleri yüzüme değmiş olurdu."