hiç beklenmeyen anda sorulan ingilizce yol tarifi

insanın soğuk soğuk terlemesine sebebiyet verir. dün akşam saat 6 sularında aracımı kartal'a bırakıp metroya bindim, kadıköye geçeceğim... taktım kulaklığımı müzik dinliyorum, ne güzel oturmuşum, trafik yok, dert yok tasa yok... bir durak sonra 3 siyahi kardeşimiz bindi metroya... bir tanesi gelip dikildi önüme... baktım bir şeyler mırıldanıyor, çıkardım kulaklığı, çıkarmamla birlikte - paaydon, hooooww can i go to sirkeci ? sorusunu almam bir oldu... yahu ben kartaldan binip sirkeciye gitmemişim şimdiye kadar, nasıl tarif edeyim sana ! bir anda o muazzam kelimeler döküldü ağzımdan. - bro, bildiğim kadarıyla , go go go, ayrılıkçeşme sıteyşın ! stooop ! get off... yürü yürü yürü, marmaray, next train marmaray! +marmaraay ? - yav yes marmaray, marmaraya bin, hop sirkeci ! yazık gariplerim kaç bin kilometre yol katedip istanbul'a gelmişler, nereden bilsinler benimle karşılaşacaklarını, onlar da ufak bir şok geçirdi tabii... zaten dediğim durakta da inmediler, kadıköye kadar geldiler yanımda... iyilik de yaramıyor insanlara vesselam.

soruyu aldığın ilk 5 saniye içinde geçici şuur kaybı yaşarsın, daha sonra bunu 5 saniyelik kekeleme izler, ardından ya saçmalarsın ya da birden manchester düküne dönersin.

"i don't speak english" diyip sıyrılmışlığım vardır.

istanbula gittiğimde "yapmadım demem" diye benim de yaptığım olay. rastgele birisine yol tarifi sorayım , o terleyişini göreyim ardından da "sağolasın abi" deyip gülelim sonra vedalaşayım diye düşünüyordum. peki ne oldu ? hayatımın en temiz dayağını yedim pırıl pırıl oldum.

genelde go along the street diyip ellerimle saçma salak hareketler yapıp yolluyom 😎😎

iksquizmi söö.. meyy ay aağsskkk hau... - (ay bana bi şeyler oluyor ayhj) hey aağ yu oğraayd? - olraytt olraytt... okkey. let mii izah it tu yuuu.. ver? ver du yu goo sen bi söyle. tel först. tell.

turistin bi anda yol sormasıyla hazırsız yakalandım. allahtan çabucak bir sunum yazırlayabildim. 🎀🎀🎀 go street ahead 🎀🎀🎀

genelde i dont know english diyorum muhtemelen içlerinden bilmiyosan nasıl cevap verdin deyip sövüyolardır diye tahmin ediyorum yani en azından ben olsam söverdim

önce bi düşünürüm sonra tarif ederim. boru değil 100% ingilizce bölüm okuyorum :d

mükemmel bi ingilizcem yok ama ingilizcem biraz var bana yol sormadılar ama hastanede çalışıyoruz işte tabi travma müşahade diye bir oda var orada kalçası kırık ingiliz bir bayanla eşi var beyefendi de eşi de dil bilmiyor masum masum oturuyorlar e açık söyleyeyim bizim hemşireler de bıkmış illa sisteme bırakıyorlar işi gücü neyse ben hastalarla ilgilenmeyi seven bi att ve stajyer olarak gittim tedavilerini felan tamamladım sonra beyefendi müthiş ingilizcesiyle bana yatış verildiğini ancak ne yapacaklarını bilmediğini anlattı bir de eşi altına yapmıştı yani durum iyice kötüye gidiyor kimse de yardım edip altını temizlemez ben de küçücüğüm nasıl yapayım yahu neyse aldım dosyasını beyefendinin hemşireye dedim ki " abla ortopedi servisine yatış bekliyorlar bi yardım mı etsek ?" o da cevaben "boşver onlarla doktor ilgilenir " gibisinden bi cevap verdi ve başından savdı beni bende baktım olacağı yok beyamca da çok masum masum bakıyor dosyadan doktorun oda numarasına baktım cümlemi kurdum ve dedim ki " you should go to doctor. doctor office number is five " ben onu der demez amca bir ayağa kalktı geldi ellerimi tuttu o minnettar bakışı bir ömür unutamam 5 dakika sonra bütün işleri halledildi ve ben o gün boyunca mutluluktan sırıttım 😄

Hay Allah kahretmesin bak bu gün bu saat oldu o kadın hâlâ aklımda iki durak için marmaraydan çıkıp metroya binmesi gerekiyordu, bir sağa bir sola giderken gözüne kestirdiği kişinin ben olması içler acısı benim sosyal anksiyetemin olması da ekstra acınası.. Kadın sordu yolu biliyorum ama asla konuşamam çeviri açmaya çalışıyorum telefon dondu, yahu kadına en ham haliyle "go to the up, you are ask security" diyemedim. Günler sonra çeviriye girip lan en kısa nasıl anlatırdım diye bakarken sadece "go up, ask security" demem gerektiğini fark ettim. Rezil olduğuma mı üzüleyim, kadına yardım edememe mi, muazzam yabancı diliyle ortama Hızır gibi yetişecek olan erkek arkadaşımın iki dakika sonra gelmesine mi, ağlak ses tonumla olayı anlatmama mı neye üzüleyim :D