---
spoiler ---
ne sular geçti böyle buzla buhar arası
ne kısa bir yazken o niçin hala bitmiyor
durmuş bir vakit bende sisli gece yarısı
çektirdiğin fotoğraf neden hiç konuşmuyor
---
spoiler ---
1. Bölüm: Hesaplaşamamak.
Bir itirafta bulunmam gerek. Onun bildiğini kimseden saklayamam zaten: Tanrıyla bir süredir aramız limoni.
Bunu senin de bildiğini biliyorum. Ben istemedim bunu. O da istememiştir herhalde. Ortada bir suçlu aramıyorum ama insan bazen birilerine kızmak, birileriyle hesaplaşmak, birilerinin suratına suratına bağırmak istiyor.
Ben beni yaratandan, önüme bu yolu koyandan hesap falan soracak değilim. Üstelik içime koyduğu bu güzelliği de düşünürsek yapamam bunu. Ne nankörlük etmek isterim ne de onu yok yere gücendirmek isterim.
Ortada görülecek bir hesap var ama bunu kim nasıl öder bilmiyorum. Öyle olunca da dargın ya da kırgın olabiliyorum en fazla.
Neden yürüdüm bunca yolu bilmiyorum. Tıpkı rüyalarda olduğu gibi, buraya nasıl geldim, nereden geldim bilmiyorum. Yola ilk ne zaman çıktım, seni ilk ne zaman sevdim, Resmin ilk ne zaman güldü bana, kavga ne zaman başladı, savaş boruları ne zaman çalındı bilmiyorum. Bir seni, bir kendimi biliyorum. Bir tanrının bana yaptığı en güzel şeyi görüyorum bir de yukarıdakinin sürekli beni izlediğini hissediyorum. Fakat aklımda hep aynı resim asılı yaşıyorum. Bunu bildiğini de biliyorum.
Ne hikaye ama! Ne zor günler, ne bitmeyen geceler yaşandı. Seninle çetin bir kışın ortasında yan yana durduk. Bir öldürücü fırtına, bitmeyen bir zemheri, bir de sen vardın. Sen bilmiyorsun.
---
spoiler ---
geç kaldık ve yanlışları güzeltemedik
erken varsak doğrular bakışı yakacaktı
çok sarhoştum yani hak ettim yaşamayı
evden kaçmıştım eve
tuza yara saçmıştım
bütün randevulara düzenli olarak geç kalmakta haklıydım
gök bana göre değildi yeri zaten hiç sorma
gök de kendine göreydi yerde zaten hiç durma
çıktım bir kapısını bulup yaşadıklarımdan
vardım ki seni sevdim
seni sevdim evler arasından bir evdin
---
spoiler ---
2. Bölüm: Serius est quam cogitas!
Vakitle bir işim yok benim. Ben sizin bildiğiniz zaman hırsızlarından değilim. Geç de kalsam, erken de varsam hakkım olmayanı çalacak ve günün birinde hak ettiğimi yaşayacaktım. Mütemadiyen kendimden çalıyorum yaşamak için. İşte sırf bu yüzden en çok benim hakkımdı yaşamak. Sizin utanç duyduğunuz ne varsa hepsini tek tek yapıştırdım üzerime, bir utanç yürüyüşü kapladı tüm hayatı. Karanlık yollarda aydınlık saçan bir şey aradım. Yolda kayboldum, yolu kaybettim, yeni bir yol icat ettim. Işıklar söndü, göğsümde bir tel koptu, karanlığa gömüldü her şey ve bitti bütün hikaye. Ödemem gereken kefareti ödedim. Benim kaçışım hiçbir radarla izlenmeyen bir kaçıştı. Kaçtım ve düştüğüm yerde kaldım. Öyle bir kalmak ki tüm yolculuk birden anlam kazandı. Her şeye rağmen güzelleşti tüm çirkinlikler. Yol hala karanlık. Olsun, gözlerim alıştı buna. Ben önümü göremeden de yürümeyi öğrendim. Bunun için Tanrıya minnettarım. Beni bu kadar hırpalayan her şey günün sonunda keskin bir kılıç olarak sunuldu bana.
Hayatım diyorum, bir ev aramakla geçti. Bir ev bulmakla ve var olan evlerden birine dönmekti tüm amacım. Yolu buldum, yola düştüm, yolu kalbime düşürdüm ve inandığım şeyin ardına düştüm. Allah biliyor. Önüme ne çıktıysa hınçla tekmeledim. Karşıma sahte peygamberler, bilinen ve bilinmeyen putlar çıktı. Canavarlarla savaştım. Bir kere yenilsem, bir kere düşsem ve bitse keşke her şey dedim. Bitmedi, ben düşmekle ve yenilmekle meşhur oldum. Umrumda olmadı. Çaldığım her kapı, döndüğüm her ev, yüzüme kapanan tüm kapılar, yeniden ve yeniden çağırıldığım o kör kuyular... Hepsinin canı sağ olsun. Evler arasından en güzeline açıldı kapı.
Hiçbir yere çıkmaz dediğim bir sokağın köşesinde tanrının saklı bahçesinde buldum kendimi.
Ve sen... Her şeyi düzeltmeye çalıştıklarımın yok ettiği o enkazın ortasında benim hiç düzeltmek istemediğim en güzel yanlışımdın.
Allah biliyor ya; yaralandıysa da bir yerlerim, bir daha hiç şikayet etmeyeceğim.
---
spoiler ---
döndüm ve dönüşümle düştü aniden dekor
sen yükseldin elinde kara bir kalem vardı
say ki her yanım ihanet kadar yazdı
ve çeşitli organlar olarak
insanı yar eden vardı
var eden vardı aşkı
kelebek küllerinden bir şaraba yazarak
okumak budur
yani yağmur bekleyen toprağın durmaksızın kuruması
sana çok şeyler anlatmak istemem
kendi sesime kavuşasım kadardı
senaryo gereği doğdum
çocuklarım oldu her an ölebilirler
bel bağladım kimyaya
kendimi siyah elbiseler içinde
buldum hiç durmadan bir kızıla bakarken
durdum binlerce sene kendime ki ağlarım
---
spoiler ---
3. Bölüm: Düş ve düşüş
Hiç durmayan bir düşüşün sonlanması nasıl bir şeydir sana anlatmam lazım. Düşmüş olmanın üzüntüsüyle dibi bulmuş olmakla avunmanın açtığı çizikler diyorum, beklemekle kapanmıyor.
Kaybolunan birkaç gecenin sabahına yeni bir insan olarak uyanmak yetmiyor.
Yetiremediklerimle buluyorum her türlü belayı. Bitmeyen gecelerin tüketilmiş günlerin sonunda nasıl da koşuyoruz birbirimize. Birbirimize koştuğumuz kadar varız, en kötü günlerin sonunda benim yerim yine dizinin dibi oluyor bunu biliyorsun.
Ne çok şey biliyorsun ve yine ne çok şey bilmiyorsun. Sen bunları bilmiyorsun. Takdir edersin ki seninle çok uzun bir yol yürüdük. Bunu biliyorsun. Seninle karşı karşıya geldiğim gün hiç kimsenin olmaması gereken bir gündü. Kendime ördüğüm duvarları tuttun sarıya boyadın. Açtığın pencereden aldığım nefes, uzattığın eline aşkla tutunuşum benim elimde kalan son kaçış planımdı. Sen bilmiyorsun. Senle beraber küllendi her şey, ben üstüme yapışan her bir kesik için tanrıya şükrederken buldum kendimi.
Eğer böyle olacaktıysa her şey, bu yol sırf bunun için yürünecektiyse eğer, bu senaryo için dizilmişse bütün taşlar ben başıma gelen her şeyden razıyım.
Seninle bitirdiğimiz bir yolculuğun ardından upuzun bir yola çıkasım içimdeki özlem kadardı. Hiç bitmesin istediğim bir yol. Ama biliyorsun yol da yolun bittiği yer de nasıl güzel. Hiç susmadığım bir günün sonunda ikindi vakti bir kapının önünde oturuyoruz, ellerin ellerimde ve sen hangi kapının önünü düşlediğimi biliyorsun.
Sana tükenene kadar çok şeyler anlatmak istemem dünyamda kalan her şeyin seninle ilgili olmasındandır.
Sebeplerin ve sonuçların hep aynı yere bağlandığı bir kördüğüm bu: Artık ağlamıyorum.
---
spoiler ---
anam babam diyorum her an ölebilirler
ölsünler ne çıkar
en çok her boşluğu dolduran bir keder çıkar
allah kimseyi ölümden korumasın
ölüm olmasa bu rezil hayatın suyu çıkar
sen de gidip öldün ama kalıp öldürüyorsun
ben de kalıp ölüyorsam senin dirinledir bu
bu kadardır işte ne kadar dersek o kadar olan hayat
herkes ölür gider biz yaşayıp kalırız
öyle bir kalırız ki
kadraj dağılır
ve dünya birer diri olarak bizi kabul edemez
yaşamak budur
herkes giderken kalmak zorunda kalmakla beraber kalmak
kadar kahpe ve yalan
kadar başımızın üstünde yeri var
---
spoiler ---
3. Bölüm: Ben, Sen, Onlar ve Allah.
Ölmeyi bile beceremeyen bir hayatın acıklı bir seremonisi bu. Kağıt üzerinde öldüm olmadı, öldürüldüm olmadı ve biliyorsun birer diri olarak kabul etmedi bizi insanlar.
"Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında, öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan, saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda, acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman, acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim." Ve bitirilmiş bir günün akşamında yalnız senin dizine yatmakla mesut olacağımı biliyordum.
Biliyordum bana neyin iyi geleceğini ve biliyordum hikayenin sonunda herkesin öldürüldüğü bir çağda bize yaşamak suçu düşeceğini.
Bu bir kaçış planıydı. Kaosa evrilmesini ben istemedim. Onlar karşıma dikildi, hiçbir yere kaçamazsın ve bizden kurtulamazsın dediler, sana doğru attığım her adımda paçama yapışan cesetleri bir daha çıkamayacakları çukurlara gömmem gerekirdi. Allah biliyor öldürülene kadar onlarla savaştım. Onurlu bir kavga değildi ama cesurcaydı. Şimdilik bununla avunuyorum.
Allah biliyor sen bilmiyorsun. Onları karşıma aldığımda(kim onlar?) bir ben bir sen bir de Allah vardı yanımda. Bir tek bunlar netti geri kalan her şeyin flu kalmasına bunca zaman takat göstermem içimdeki bu şeyin kuvvetinin delilidir. Her şeyin şahidi odur. Bir parça fazladan nefes almak için tüm şartları zorladım, tüm seçenekleri denedim.
Sana giden bir yolun ortasında ayağıma takılan çelmenin hesabını soramamanın karşılığında ben de döndüm hep merkezde olan şeyin ortasında durdum. Sana olan kaçışım tüm her şeyden intikam alma şeklimdi.
Biz seninle yan yana böyle durdukça kıyamet de kopsa şaşırmaman bundandır. Bu ancak böyle olurdu zaten. Ben bir tuğla çektim ve tüm taşlar yerinden oynadı. Her bir parçasını hak ettiğimiz ödenmesi gereken bir bedeldi bu.
---
spoiler ---
hayatımın rolünü oynadım başrolde sen de vardın
ne fırtınaydı ama o saçlarınla birlikte
ne güneşlere yandık var mıydı hiç hatırım
avluda oturmuştuk ellerin ellerimde
sana bir ara aklımda kalanları anlatırım
---
spoiler ---
4. Bölüm: Sen anlıyorsun
Bir savaş var biliyorum. Bitecek mi bilmiyorum. Pek inanmıyorum buna. Ama üzerime yapışan her bir kesikte yaralarımı kimin saracağını ben biliyorum.
Ben bazen anlatamıyorum, bazen anlamıyorum. Çoğu zaman yanlış yapıyorum. Hiçbir şeyi düzeltemiyorum. Yorgunluğum umutlarımın işgalindendir.
Ben anlamıyorum, sen anlıyor musun?
Ben bilmiyorum, sen biliyor musun?
Sana sorduğum soruların cevaplarını biliyorum. Elimde kalan birkaç evrak, kirli ellerden çıkmış resmi imza ve mühür: Yaşamdan ve ölümden arta kalan her şey sana gelesim kadardı.
Sana bir ara aklımda kalanları anlatırım, sana bir ara aklımda kalanları anlatırım, sana bir ara aklımda kalanları anlatırım.
Bu, seni seviyorum deme şeklimdir.