bugün
yenile
    1. -2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bilader bence hepiniz okuyun asosyalsözluk ailesine yakışacak bi hikaye
    2. -3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      mrb ben ömer, boncuk ömer. taksici bir babanın, emektar bi ananın sondan 2. mamülüyüm. evlerden ırak bir abim, üzerimde anam kadar emeği olan bir ablam ve bir de bin bir kardeşim var. çok sivri bi çocukluğum yoktu aslında, kimse beni ne parmakla gösteriyor ne de itin zütüne sokuyordu. aile içinde de pek bi forsum vardı denemez, ne en büyük olup sorumluluk aldım ne de en küçük olup şebeklikler yaptım, gib kafalı vasıfsız ortanca çocuklardan biriydim işte. yaşıtlarımdan tek farkım küçük yaştan itibaren çalışıyor olmamdı. ilk okulda bi kaç defa sene sonunda eve zayıf karneyle döndüğümde babam şakayla karışık seni sanayiye vericem, okuyacağın yok senin diyordu. başlarda gülüyor, gibime takmıyor, öyle bişey yapacak olsa benden önce abimi verirdi diyordum
    3. -3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sene 1997 ertesi sene eve aynı karnenin benzeriyle geldiğimde babam bana gel bak seni kimle tanıştırıcam diyerekten elimden tuttu ve çıktık evden. babamın sarı şahinine bindik ve düştük yollara. bi kaç defa babamla gittiğimiz izmit küçük oto sanayiye doğru gidiyorduk beyler. hiçbir şey diyemeden usulca gideceğimiz yere varmayı bekledim. çok korkuyordum amk. daha 11 yaşındaydım, çalışmak için önümde zaten uzun yıllar vardı, ne acelesi vardı amk, 2. sokaktan girip az ilerki dükkanda durduk. babam "cemil ustaaa" diye seslendi boş dükkana. dükkanın tabelasında “cemil oto” yazıyordu. ne kadar yaratıcı amk diyerekten sövdüm içimden. kimse yok gibiydi, hadi baba yok işte gidelim demek istiyor, oracıkta dayak yemekten korktuğum için susuyordum. 1 dakika kadar sonra içerden elini üsküpüye silen üstü başı yağ içinde benden de küçük bir çocuk geldi -buyur abi. dedi -cemil usta yok mu. diye sordu babam -yok abi cumaya gitti. dedi herkes senin gibi münafık mı dıbına koyim demek istedim babama ama yine aynı sebepten ötürü sustum. -çay içermişiniz abi diye sordu bizim ufaklık -babam, vallahi iyi olur 1 çay 1 de oralet söyleyiver. dedi babam oraleti kendi içmeyeceğine göre benim yerime karar vermiş daha ilk günden muhtemel iş arkadaşıma rezil etmişti beni. daha çaylar gelmemişti ki cemil usta geldi.
    4. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      cemil usta 50’li yaşlarda, orta boylu, hafif sakallı, gözlüklü, temiz yüzlü bi adamdı. ben babamın beni buraya işe sokmak için getirdiğini biliyor ama bi ümit sanki arabayı yaptırmaya gelmiş gibi cool takılmaya çalışıyor, cemil usta ve diğer çocuğa hiç pas vermiyordum. (spoiler vermek gibi olmasın ama şimdiki aklım olsa cemil ustanın taşşağını yer öbür çırağa da sımsıkı sarılırdım.) o gün pek giblemesem de aralarında neredeyse yarım asır olan bu iki insan babamdan da öte hayatımda tanıdığım en kıyak iki insan olarak kalacaktı beyler. (bu lafımı unutmayın). babamla cemil usta kenara geçip ayak üstü konuşurken çırak beni kesiyordu. fakir bi ailenin çocuğuydum ama o an kendimi zengin hissettim be binler. utandım, hatta çaktırmadan yan tarafımda kapısı sökülmüş siyah murat 131in kapı menteşesine sürtünüp ona benzemeye çalışıyordum fındık kadar beynimle. babamla cemil usta lafı uzattıkça uzatıyor, benim oralet gelmiş masanın üzerinde buz olmuşken onlar diyafondan 2. çayı söylüyorlardı. derken çırak -pantolonun yağ olmuş. diye eliyle üzerimi gösterdi. -ne var yani seninki de olmuş. dedim pantolonuma hiç bakmadan öyle sıcak güldü ki beyler o dostane gülüşü ömrüm boyunca unutmayacaktım. zalim babam cemil ustayla pazarlığını bitirmiş yanıma doğru geliyordu. aslında çalışmaktan korkmuyordum ama cahil bi bin olarak kalmak en son istediğim şeydi. dükkandan çıkarken o saçma film repliğine şahit oldum beyler. babam cemil ustaya bakıp pis pis gülerek -eti senin kemiği benim cemil usta. dedi. -merak etme evlat bana emanet. dedi cemil usta babacan bi tavırla babamı züt ederek.
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      arabaya bindik ve eve doğru gidiyorduk. hiç konuşmadık yol boyunca babamla. çok kızgındım çünkü ona. 11 yaşındaki çocuğu işe sokmak ne demekti amk, hem de bana sormamıştı bile, 2-3 şakayla karışık lafını etmişti sadece. eve girdiğimizde evde sadece annem vardı. hoşgeldiniz dedikten sonra kurduğu ilk cümle yeni işin hayırlı olsun oldu. vay amk ana dediğimiz, bağrımıza bastığımız kadın da onlardan çıkmıştı. bunlar resmen çete kurmuşlar üzerimden prim yapacaklardı. o an sığınacak kimsem yoktu ve çaresizce; -ama baba okul? diye sordum -okul sanki çok gibinde. diyip kestirip attı ama ana yüreği işte o daha fazla dayanamamış olacak ki merak etme bu yaz normal çalışırsın, seneye zaten sabahçısın okul bitince işe gidersin dedi. oh amk ne güzel her şey planlanmıştı. içimi rahatlatan tek şey çırağın o sıcacık gülümsemesi ve cemil ustanın o babacan tavırları olmuştu. o gece neredeyse sabaha kadar uyumadım beyler, yatakta döndüm durdum. kardeşimle aynı yatakta ay uçlu baş uçlu yattığımız için onu da uyutmadım haliyle. ama üzgün olduğumu bildiği için arada uflayıp puflamaktan başka bir şey de yapmadı. ertesi sabah cumartesi günü olmasına rağmen işe gidecektim. bari pazartesi gitseydim, cumartesi ilk iş günü mü olurdu vicdanını gibtiklerim. sabah olmuştu. annem bize kahvaltı yaptıktan sonra babam anneme hanım, ömere eskilerinden çıkar da onlardan giydir dedi. sanki normalde giydiklerim çok yeniydi ya amk. neyse dedik bunu da sineye çektik. olsun lan dedim kendi kendime en azından çoğu insanın yapamadığı şeyi yapıyordum. işe taksiyle gidiyordum şekle bak dıbına koyim. babamın taksisiydi ama olsun taksiydi işte amk.
    6. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      babam beni o sabah tüm yaz boyu olacağı gibi dükkana bıraktı ve durağa geçti. vicdansız babam beni dükkanın önüne bıraktı ve durağa geç kaldım diyerek beni orda bin gibi bırakıp gitti. sabah saat 7:30 du ve cemil oto henüz kapalıydı beyler. o gün ilk defa aniden büyüdüğümü hissettim binler, yalnızlığın ne kadar zor olduğunu, yeri geldiği zaman sırtını anana babana bile dayayamayacağını öğrendim. hala önce babama sonra da anneme çok kızgındım. aradan 20 dk falan geçmişti ki çırak geldi, küçücük kafasıyla koca adam gibi kahve selamı verekek cebinden çıkarttığı anahtarla darabanın kilidini açtı ve yukarı kaldırdı. bileğine astığı poşeti sallayarak hadi usta uyan bak simitleri bu sefer sıcak aldım diye seslendi. cemil ustanın dükkanda yattığını o an öğrendim. "ooo beyler erkenciyiz" diye seslendi cemil usta yattığı yerden doğrularak o kalkana kadar çırak çayı koymuştu bile. küçücük masaya 3. bardak konmuştu beyler. çırak bana bakarak -yoksa sana oralet mi söyliyim. dedi sırıtarak çok pis taşak geçmişti ama kızamadım amk beyler, güldüm öylece mal gibi. cemil usta dükkanın tabelasının gölge yaptığı yere oturduğunda çırak çayları koyuyordu. hepimize demi aynı koydu çırak. cemil usta şakayla karışık çırağın kafasına vurarak. -ulan emrah amk sana karter düzmeyi öğrettik bi çay koymayı öğretemedik ya ben daha bişey demiyorum sana diyerek güldü. öyle tatlı sert vurmuş ve öyle babacan gülmüştü ki resmen bana niye vurmadı diye kıskanmıştım. en kral panpamla adam gibi tanışamamış adını bu şekilde öğrenmiştim. o benimkini biliyordu, muhtemelen biz babamla ilk gün gittikten sonra cemil ustaya beni kim bu mal" diye sormuştu belki de, bilmiyorum. kısa zaman sonra öğrendim ki ufaklık dediğim çırak benden 3 yaş büyüktü. vay amk boyu omzuma gelen çocuğa neredeyse abi diyecektim. neyse ki boy ve yaş farklarını dengeleyerek sadece emrah dedim.
    7. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      inci sözlükteki efsane bir hikayedir. ağlamıştım