i̇smet özel'in epey sağlam olan şiirinin adı.
bazı dizeler var ki insanı sarsmaya yetebiliyor.
bir gün tanrıyı gerçek manada bulduğum, hissettiğim ve anladığım zaman ona bir münacaat da ben yazacağım. sadece biraz vakit, biraz sabır, biraz cesaret lazım.
ha bir de bulup anlayıp hissettiğimde karşısına çıkma yüzünü de kendimde bulduğum zaman...
--- spoiler ---
bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını adem’e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var, kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri,bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış, bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni,anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
--- spoiler ---
4
+
-entiri.verilen_downvote
t: ismet özel'in en iyi ve en sevdiğim şiiri.
benim için çok ayrı bir değeri olandır. açıklamama mahal yok. lakin şunu diyebilirim; bu şiir benim miladım..
ayrıca; leyla ile mecnun'da ak sakallı dede tarafından bir kısmı okunmuş şiiridir. - köksal engür..
"bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi."
bazı zamanlar aralıksız olarak saatlerce dinlediğim o muhteşem ses; ismet özel..
--- spoiler ---
bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
hata yapmak
fırsatını adem'e veren sendin
bilmedim onun talihinden ne kadar düştü bana
gençtim ben ve neden hata payı yok diyordum hayatımda
gergin bedenim toprağa binlerce fışkını saplar idi
haykırınca çeviklik katardım gökyüzüne
bir düşü düşlere dalmaksızın kavrayarak
bulutu kapsayarak açmadan buluta içtekini
tanıdım ademoğlu kimin nesiymiş
ter döküp soru sormak nereye sürüklermiş kişiyi.
çeşme var, kurnası murdar
yazgım
kendi avcumda seyretmek kırgın aksimi.
gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da
gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem
ne fark eder demişim
bilmeden farkı istemişim.
vay beni leylak kokusundan çoban çevgenine
arastadan ırmaklara çarkettiren dargınlık!
yola madem
çöllerdeki satrabı yalvartmak için çıkmıştım
hava bozar, yüzüm eğik giderdim yine
yaza doğru en kuduzuyla sürüngenlerin sabahlar
yola devam ederdim.
gençtim işte şehrin o yatık raksından incinen yine bendim
gelip bana çatardı o ruh tutuşturucu yalgın
onunla ben
hep sevişecek gibi baktık birbirimize.
bir kez öpüşebilseydik dünyayı solduracaktık.
oysa bu sürgün yeri, bu pıtraklı diyar
ne kadar korkulu yankı bulagelmiş gizlerimizde
hani yok burda yanlışı yoklayacak hiç aralık
bütün vadilere indik bir kez öpüşmek için
kalmadı hiç bir tepe çıkılmadık
eriyeydik nesteren köklerine sindiğimizce
alıcı kuş pençesiyle uçarak arınaydık
ah, bir olaydı diyorduk vakar da yoksanaydı
doğruydu böyle kan telef olmasın diye çabalamamız
ama kendi çeperlerimizi böyle kana buladık
gönendi dünya bundan istifade
dünya bayındırladı:
bir yakış, bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık.
bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni, anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
--- spoiler ---
içime kazındı bu şiir resmen. her cümlesi ayrı bir güzel, bu şiirin her cümlesini başlık olarak açmak istiyorum.
--- spoiler ---
gençtim ya, ne farkeder deyip geçerdim
--- spoiler ---
2
+
-entiri.verilen_downvote
“Vay ki gençtim
Ölümle paslanmış buldum sesimi”
1
+
-entiri.verilen_downvote
Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
6
+
-entiri.verilen_downvote
Gerçekten çok acayip bir şiir. İçinde tuhaf tuhaf sorular, yakarışlar, sitemler ve tespitler var. Hiç abartmadan söyleyeyim ki bu şiir üzerine 2 cilt roman yazılır.
Çok kıskanıyorum bu şiiri. İçindeki ifade gücüne, şairin ferasetine, cüretkarlığına, çıplaklığına...
Ben bu şiiri okuduğum bazı zamanlar gözlerim doluyor ya. Top gibi oturup ağlayasım falan geliyor. Hiç hoş değil.
Çok acayip şiir. İnsanı birden ceset torbasına çeviriyor. Böyle etlerimde sinekler falan dolaşıyor.
İlk dize; "Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı, ölmedim genç olarak"
Bir soru: Bu giriş cümlesini şair hangi ruh haliyle, ne hissederek yazmıştır sizce, biliyor musunuz?
-Ben biliyorum.
"Öl(e)medim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende."
-Hakkım olsaydı eğer bir genç olarak gürültülü bir ölüm yazardım deftere,
hakkım olsaydı eğer, münacaat'a gerek kalmazdı.
Hakkım olsaydı eğer, bu haksız yaşam huzursuzluk vermezdi bana.
Bir tavsiye: "Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi"
Aşk hakkında bütün tavsiyeler hükümsüzdür. Tek hüküm yalnızca onundur. Vakitsizlik benim öğretmenimdir. Beklemek benim zindanımdır. Karakterim ise isyan ile meşhurdur. Geçiyoruz.
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti (Geçerli tek bir mazeret varsa o da budur herhalde. Geri kalan diğer her şey haddi aşmaktır.)
Bir itiraf:
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
Şairle çok ortak yönümüz var. Neyse ki ben hala ondan gencim.
Bir yanlış: Hata yapmak fırsatını Adem'e veren sendin
Bir kabulleniş: Bütün suçlarımın tek bir sorumlusu var o da benim. Bana fırsat vermeseydi de ben bir yolunu bulur o hatayı yine yapardım. Belini kırdığım insanlığım, şeytanın bacağından yapılmadır.
Gençtim ve hatalarla dolu bir yaşanmışlığın ortasına sadece tek bir doğruluk payı bıraktım: orada bir kişilik yer var. Orada bıraktığım pay göğsümde parlayan bir madalyon. Bu yaşa erdirdin ya beni, ben sana kızmaktan vazgeçtim, bu yaşa erdirdin ya beni, bu yaşlara gelmeyi hiç istemezken, gençtim ve almadın ya canımı, ben senin planlarınla uğraşmaktan vazgeçtim, bu yaşa erdirdin ya beni, teşekkür ederim.
Gençtim ya ben hani; ne fark eder deyip geçmiştim ya tüm her şeyden. Sen bana merhamet et, gençtim ve sen almadın canımı. Hata yapmak lüksünü kullanıyorum. Vardır bir bildiğin deyip geçiyorum şimdi.
Ben bilerek farkı istedim ve avcumda yazılı olan yazgımı sımsıkı tuttum kimseye göstermedim. Biliyorsun sır tutmak için sırlar icat ettim. Bu yaşa tek başına erdirmedin beni, ben de çok çabaladım biliyorsun. Birlikte geldik buraya. Gençtim ve almadın canımı.
"Bir yakış, bir yanış tasarımı beride
öte yakada bir benî adem
her gün küsülü kaldık."
"Bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni, anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş
çünkü hataya bağışık büyük hatadan beri nezaret yer
çiğ tanesi sanmak ne cüret, gözyaşıymış
insanın insana raptolduğu cevher."
"Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?"
Şimdi sussun artık şair.
Tütmesi gereken ocak.
Taşınacak suyu göster
Kırılacak odunu
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana ya rab!
Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme.
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme.
Anlatma bana efsunlu hikayeler, bırak şimdi büyüyü.
Hiç görmediğim bir şey göster.
2
+
-entiri.verilen_downvote
içerisinde, "kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde" gibi şaheser niteliğinde bir cümle geçen ismet özel şiiri. ilk başları biraz yaşama biraz da insanlığa sitem ederken sonu tamamen tanrı'ya yakarıştır.
ayrıca; şiirin başlangıcı ve sonu tüyleri diken diken eden cinsten.
başlangıcı;
"bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak ,ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde."
sonu;
"bunca yıl bu gücenik macera beni tutuklu kılan
artık bu yaşa erdirdin beni, anladım
gençken almadın canımı, bilmedim
demek gökten ağsa bile tohum yürekten düşecekmiş."
ismet özel'in sesinden dinlemek için;
https://www.youtube.com/watch?v=iZP6SBckVbg
itiraf etme -hatta kelime kökeni kurtulma anlamına gelen naca sözcüğü olduğu için itiraf edip kurtulma, selamete erme- anlamına gelen arapça kökenli sözcüktür.
2
+
-entiri.verilen_downvote
Hataların, kabullenişlerin, isyan ve haykırışların, sorgu suallerin, arayışların ve varoluşun şiiri. Bir şiir değil, mücadeledir sanki.
3
+
-entiri.verilen_downvote
böyle dua etmeli, şiir ve yakarış
--- spoiler ---
şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
tütmesi gereken ocak nerde?
--- spoiler ---
bileyim hangi suyun sakasıyım...