bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aaa olur mu o kadar gitmişiz dönmek olurmu :) otur otur daha karpuz kesecez
    3. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün az daha araba çarpıyordu. hem de ameliyatlı bacağıma !!! beni öldür ama ameliyatıma dokunma çok acır. bugün de ölmedik şükür.
    4. 23
      +
      -entiri.verilen_downvote
      2 yaşındayım. 4. Katta oturuyoruz. Emekleye emekleye balkona, oradan da aşağıya... Önce balkondaki saksıları ittirmişim tabi onların üstüne düşüyorum. Yine de yumuşak bir iniş olduğu söylenemez. Sadece bayılıyorum o kadar. Daha yaşayacak şeylerimiz varmış. 12 yaşındayım. İlk defa denize gidiyoruz. Yüzmeyi öğrendim sanıp biraz açılıyorum ama ayaklarım hala yerde. Sonra bir şey oluyor, bir girdap geliyor. Beni içine doğru çekiyor denizin. Çırpınıyorum, kafamı çıkartıyorum bir kere "kurtarın..." diyebiliyorum. Kimse gelmiyor. Sadece ismimi haykırdıklarını duyuyorum. İmdat desem daha kolay diyebilirdim belki. Telafuzu daha kolay ama sevmiyorum işte imdat demeyi. Sonra çırpınmaktan mecalim kalmıyor dibe çöküyorum. "Tamam oğlum Ali. Buraya kadar." Diyorum kendi kendime. Öleceğimi düşünüp Mira Beylice gibi ağlıyorum suyun altında. Çırpınmayı bırakıyorum. Sonra beni içeri çeken dalgalar bu sefer kıyıya atıyor. "Niye gelmediniz lan!" Bile diyemedim adamlara. Öyle bir saat kıyıda oturup denize baktım boş boş. Herhalde yaşayacağım bir şeyler var yine ölmedim diyorum. Ama bir daha denize girmem ayaklarımı sokarım sadece diyorum. Bu sözüme de kalan ömrümde sadık kalıyorum. 14 yaşındayım. 4 kişiden öldüresiye dayak yiyiyorum. Artık canım o kadar acıyordu ki gülmeye başladım. Gülmeye başlayınca önce daha çok dövdüler. Sonra sıkıldılar herhalde bırakıp gittiler. Şaşırdım. Allah Allah yine ölmedim ama kavga etmekten korkmuyorum artık. Oley. 15 yaşındayım. İnşaatın yanından geçerken yükselen bir ezgiyle "ulaa" sesi duyuyorum. Kocaman inşaat demiri en üst kattan diklemesine bana doğru geliyor. Ani bir refleksle çekiliyorum. Dibime düşüyor demir. Bana hiçbir şey olmuyor. Zaten o dönem hangi inşaatın yanından geçsem iskelesi yıkılıyordu. Ya benim şanssızlığım olmalı ya da müteahhit işgüzarlığı. Neyse diyip inşaat halindeki binalardan ve laz mütahitlerden uzak durmaya karar verip yoluma devam ediyorum. 22 yaşındayım. Bir kere aşık oldum. Denizin dibinde yaşamaktan vazgeçip "tamam lan buraya kadarmış" diyen ben bu kızdan vazgeçemiyorum. Uzunca bir süre romantik serseri gibi takılıyorum. Kız bana mısın demiyor etkilenmiyor. Açılıyorum ret yiyiyorum ama vazgeçer miyim? Geçmem. Bir daha açılıyorum. Kız en sonunda bana dayak atmaktan sıkılan çocuklar gibi sıkılıyor alıyor oturtuyor beni karşısına. "Ali yeter olum başka kızı sev artık" diyor. "Ne yaparsan yap seni sevmem" diyor. "Beni sevmenden rahatsız oluyorum." diyor. Kalkıp gidiyor masadan. Garson çay getiriyor. "Bu da bizden olsun abi." diyor. "Bu garsonlar da her şeyi dinliyor ya lanet olsun" diyorum içimden. Velhasıl orada da ölmüyorum sayın seyirciler. Ne zaman ölümden dönsem hep derim ki yaşayacağımız bir şey var demek ki onun için ölmedik. Buralara kadar ölmemek için oldukça fazla efor sarf ettiğimi düşünüyorum. Ama sormadan da yapamıyorum kendime. Ulan bu muydu? Bunun için mi ölmedim ben? Sonra bir sonuca vardım. Bunu sizinle de paylaşmak istiyorum sözlük. Yaşamamızın ille bir sebebi olması gerekmiyor. Ölmediğimiz için yaşıyoruz. Merak ettiğimiz için yaşıyoruz "dur bakalım sırada ne var" gibisinden. O yüzden hayatla ilgili çok beklentiye girmeyin. Hiçbirimiz seçilmiş kişi değiliz sonuçta normal evde çay içen insanlarız. Hem ne demişler: Beklentiler sadece üzer.
      1Neler atlatmışsın be helgencim dikkat et kendine. Okuduğumdan bir şeyleri doğru anladıysam 4 kişiden dayak yediğinde bile kalbin sonundaki kadar acı çekmemiş. Ayrıca Allah uzun ve hayırlı ömürler verir inşallah kardeşim. - guzestegan 28.05.2020 23:06:30 |#3792136
      7"Şimdi acının ne olduğunu gerçekten biliyordum. Ayağını bir cam parçasıyla kesmek ve eczanede dikiş attırmak değildi bu. Acı, insanın birlikte ölmesi gereken şeydi. Kollarda, başta en ufak güç bırakmayan, yastıkta kafayı bir yandan öbür yana çevirme cesaretini bile yok eden şeydi." - helgendeejderhagordum 28.05.2020 23:46:53 |#3795473
    5. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      5 yaşımda ağzına kadar dolu calpol şurubu sırf tadını seviyorum diye dikip bitirdim,babaannem fark etmese büyük ihtimal ölmüştüm,köyde yaşadığımız için hastaneye zor yetiştik.18 yaşımda kaş'ta kayalıklardan denize girdik,akıntı vardı ve fark etmeden sürüklendim,dubalara geri yüzmeye çalıştım ve vücudumdaki son enerjiyle son kulacı attım ve dubaya tutunabildim.çocukken zatürre oldum 20 iğneyle zor geçti.insanın hayatı bir anda değişebiliyor,bana bir şey olmaz dememek lazım.
      1polat alemdar gibi bir hayat - mandarins 28.05.2020 23:28:03 |#3792086
      0bi tık altı diyelim - lacosanostra 28.05.2020 23:39:44 |#3792140
    6. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      birkaç defa yaşadım. teki için "hayatımın dönüm noktası" diyebilirim hatta. keşke diyemez olsaydım.. not: (#2355430)
    7. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ölme riskim az olsada ölüme en çok yaklaştığım anlardan biri. 6-7 yaşındayım havuzda simitle yüzüyorum kendi kendime akrobatik hareketler deniyorum. Emin değilim galiba takla açarken simit ters döndü, tabi simitin asıl amacı ne olduğun pozisyonu koruyup aksi bi pozisyona girmemeni sağlamak. Tabi ters dönünce bende çırpınmaya başladım çırpındıkça ağzımdan burnumdan su giriyor bide ters dönük olunca giren su aşağıya doğru değilde beyne doğru giriyor bi 20-30 saniye böyle suyun girişini hissederek acı çektim ve sonrasında birinin elimi tutup çekmesiyle kurtuldum. Yaşım 5-6 falan ben o zamanlar deli ağaca duvara tırmanıyorum tabiri caizse düz duvara tırmanmak deyimini yerine getiriyorum. Böyle arkadaşlarımın çıkamayacağı ağaçların üstüne çıkıp oralarda oturup hava falan atıyorum. Tırmanmayı en sevdiğim yerde bizim bahçenin duvarı tırmanıp üstünde yürüyorum. Bahçe 2000 metrekare duvarlarin toplamida 600 metre falandır yüksekliğide 3 metre falan vardir. Neyse bir gün yine duvarın üstünde yürüyorum birden bi rüzgar esti ve duvardan düşüp kolumu kırdım burda asil olay şu ki düştüğüm yerin sağında kürek solunda ise taş var yani tam ortasına düşmüşüm. Bu sefer yaşım 10-11 civari kanımız deli gibi kaynıyor sınırlarımızı zorluyoruz. Böyle o zamanin challengelarini yapıyoruz. Bizim ordada sürekli oynadığımız bir dağ var hafif uçurumsu. Iste buraya tırmanıyoruz dağcılık falan yapıyoruz çubukla eşip koltuk falan yapıyoruz kendimize. Yüksekliğide yaklaşık 5-6 metre kadar. Aslında sürekli yaptığımız bir olay var o dağda, birazcik geriye doğru gidip koşarak dağdan atlayıp kayarak aşağı inip tekrar tırmanmak. Bir gün arkadaşlar aklıma giriyor bisikletle burdan inemezsin diyor. Tabi onlar öyle diyince iş inada biniyor kendimi hazirladiktan sonra bisikletle bi iniş denemesi yapıyorum. Yapıyorum yapmasına ama nasil, bisikletin tekerleri toprağa geldiği anda kaymaya başlıyor dengemi kaybediyorum bisikletle birlikte 10-15 takla açıp aşağıdaki beton su giderine yapışıyorum. Yüzümün her yeri parçalanıyor allahtan annemler değişik bitkisel şeyler kullanıyorda iz kalmıyor. Bunun gibi 4-5 anım daha var onlarida insallah bi başka zaman diliminde anlatırım.
    8. 19
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geçen cumartesi ölümden döndüm. aslında tüm ailece döndük. verilmiş sadakamız varmış. on beş dakika önce sevdikleriyle çay içip bisküvi yerken başına geleceklerden habersiz oluyor insan. her önleme uymuşken bir arabanın bizim arabaya çarpmasıyla arabamız pert oldu. emniyet kemeri ile az hasarla atlattık. "hep ölmeden önce hangi şarkıyı dinlemiş olurum acaba?" diye saçmasapan düşünceler vardı aklımda sanki çok önemliymiş gibi. hatta o kazadan birkaç dakika önce "pazartesi okulun ilk gününde ne giysem?" diye düşünüyordum. şimdi bakınca her şey ne kadar boş. aslında bunu hep diyoruz ama insan ölümle burun buruna gelmeden bunu anlayamıyor. eve geldiğimde ve hâlâ bile ağlıyorum düşününce. ölmüş olabilirdim şu an. hiçbir şey yaşamadan ama cehenneme girmeme yetecek kadar günahla başka bir evrene doğru süzülüyor olabilirdim. hayat çok boş arkadaşlar. umarım bunu benim tecrübe ettiğim gibi ya da çok daha kötü şekillerde tecrübe etmezsiniz. allah herkese hayırlı ömür ve ölüm versin.
      1çok geçmiş olsun :/ - su dolu suluk 07.10.2021 23:55:04 |#4257296
      1çok geçmiş olsun - kaldigeriyecevapsizsorular 08.10.2021 00:06:55 |#4257307
      1çok teşekkür ederim :( @su @kaldi - winnieswife 08.10.2021 13:17:41 |#4257497
    9. 20
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bundan 8 9 yıl evvel eniştemin annesi vefat ettiği için cenazeye katılmak üzere İstanbul'dan Ordu'ya doğru yola çıktık. 3 teyzem, 1 kuzenim (eniştemin kızı), annem ve ben. araç doblo, eniştem acemi şoför, yolların büyük kısmı bakımda, yol süresi 18 saate çıkıyordu (şimdi 8-10 saatte varılıyor.). eniştem iyi has insandır, amma velâkin inat mı inattır da. yolda bir defa durmadı, dinlenmedi. zorla 1 defa lavaboya gitmek için durdurduk sonra apar topar yola devam. tabi memleketten 5 dakikada bir adamı telefonla rahatsız ediyorlar, neymiş neredeymişiz. ananızınkindeydik. dayımlar "yok oradan alalım sizi, şurada bekleyin biz gelelim" falan dediler ama nerede, enişte inat etti kendi çıkacak Gürgentepe'ye. çıktık. bildiğiniz dağa tırmanıyoruz, yollar hiç düzgün değil, dar ve yumruk kadar mıcır-çakıl karışımı var. yolun sağ tarafı dipsiz bir uçurum, sonunu zaten görmüyorsunuz. uyuyordum sonra uyandım birden. bagajın üst kısmında panel gibi bişi vardı oraya çenemi koymuştum, yolu izliyordum. bizimkiler de muhabbet ediyorlar, yukarı doğru tırmanıyoruz. az sonra olacak olanlardan haberimiz yok.. her şey saniyeler içinde oldu; eniştem direksiyon hakimiyetini kaybetti, araba bir anda sola, uçurumun tarafına savruldu ve nasıl olduysa tekrar savruldu ve biz sağ tarafta fındıklığın altına doğru hızla çarptık. ön cam kırıldı, üstteki dallardan biri teyzemin gözüne 5 cm kala durmuş, şoku atlattıktan sonra farketmiştik. çarpmanın etkisi ile iki teyzem ve annem bacaklarını ve dizlerini sertçe ön kısımlara vurdu, tabi kuzenim de. ağrıları oldu epey bi zaman. gelelim bana.. çarpmanın etkisi ile önce geriye, sonra olduğum gibi ileriye doğru savruldum. boğazım panelin ince kenarına vurunca boynum biraz kesildi, o ivme ile dişlerim dilime geçti ve ağzım kan içinde kaldı. sonra burnum kanadı. arka kapak açılınca da öylece yere yuvarlandım. sırtım yerdeki taşlara vurdu. sersem gibiydim, elim otomatik olarak ağzıma, daha sonra üstümdeki tişörte gitti. tişörtü ağzıma burnuma bastırdım ve şokun etkisi ile çığıran kuzenimi telkin etmeye çalıştım. herkes sersem gibiydi, ilk başta ne oluyor dediysek de biraz sakinleşince gerçek anlaşıldı tabi. 18 saat dinlenmeden ve telefonla rahatsız edilerek yol gelip dağa çıkmaya kalkarsanız kalbiniz uyur ve yola bakarken kaza yapabilir ve cehennemin kenarından dönebilirsiniz. çünkü gözünüz açık olursa olsun kalbiniz uyuyunca uyumuş oluyorsunuz. zaten annesi ölmüş, adam üzgün ve kaygılı... eniştem bu olaydan sonra daha da araba sürmedi, kısa sire sonra da aracını sattı. ben 3 gün doğru düzgün yemek yiyemedim, ağzıma sürdüğüm her şey, su bile devenin diken çiğnemesi misali canımı yakıyordu. 5-6 gün sonra yaralar hafifleşti ancak dilim bir ölünün dili gibi mosmor, hatta simsiyah oldu. daha sonra da ortasında boncuk tanesi gibi bir beze çıktı ve ancak 2-3 hafta sonra tamamen iyileşti. tabi şok kaldı öyle. ama önemli olan bu değil, eğer araba sağa değil de sola gitseydi, şuan böyle bir entri okumuyor olurdunuz. dinlenmeden uzun yola gitmeyin.
      1çok geçmiş olsun - kaldigeriyecevapsizsorular 08.10.2021 00:09:00 |#4257311
      0teşekkür ederim. - serfun 08.10.2021 00:10:50 |#4257313