yalan (eylem)

sevgilime eski sevgilisini nasıl kaydettiğini sorduğumda hiç çekinmeden söylediği şey.

insanın kendini aldatmasıdır

hayatta affedemeyecegim tek şey

"yalan, bir gençlik hastalığıdır. yaşlandıkça, insanın kaybedecek bir şeyi kalmadığında ortadan kalkar."

uçurtma avcısı'nda geçen güzel bir söz: "dünyadaki en büyük suç hırsızlıktır... yalan söylediğinde de birisinin doğruyu öğrenme hakkını çalmış olursun..."

günümüz dünyasında insan ilişkilerinin temel taşlarından biri. hep derler ya, hayat biteceği zaman en başa dönmeye başlar, insan çocuk doğar, yaşlandıkça yeniden çocuk gibi olur diye. dünyanın da hayatının sonuna yaklaştığını söyleyebiliriz bu tezle. neticede asla gerçek olmadı. her zaman yalandı ve günümüzde kendisinin yalanlığı kadar içindeki herkes yalana tapar durumda. hadi inşallah, kurtuluyoruzdur belki de. kurtulmuyorsak da, yalanmış der geçerim bu dediklerime. yalancıyı öpmüyorlar ya.

kim ne dediyse ne duyduysan hep yalan

tam bir turnusol. kim olursa olsun yalan söyleyen kişiyi bozmayı sevmiyorum. yalan olduğunu bilsem de dinliyorum. bakalım hayalleri nedir, aslında kim olmayı istiyor öğrenmenin en güzel yoludur yalanı dinleyen kişi için. bir de basit konularda yalan söyleyenler ya da gerçekleri saklayanlar var ki o zaman insanın bi' suratı ekşiyor. daha havalı, daha iyi, daha prestijli gözükmek için değil bu, bildiğin günü kurtarmalılar basit yalanlar. i̇lkini hayallerini ve kim olduğunu öğrenmek için naifçe dinlerim ama ikincisini yapana eyvallah der kenara çekilirim.

yunus emre der ki dünya yalandır...

kaziklardan sonra en cok yedigim yuttugum sey masallah

kimse durmuyor sözlerinin , hislerinin arkasında. herkeste bir yalan sevdası. kimse karşısındakini kırmak uğruna söylemiyor doğruları . yalanın kapısı açıldı mı kapanıyor doğrular. yalan sıçramış kelimeler yakıyor kulaklarımı. yalana dokunmuş şeyleri sevemiyor ellerim. kimse yalana karşı dik yürümüyor, hep bi eğik kafaları. yalana atılan her bir sadaka bana haram oluyor. haram kelimeler geçemiyor ruhumdan. helalinden bir dürüstlük yok artık kimsede hep bi el pençe divan durmuş yalan karşında ruhlar.

beyazı pembesi otu boku yok bunun varlığını söyleyen de yalan söylüyordur.

"insanları yalan söylerken dinlemeyi severim. olmak istedikleri, olamadıkları 'kişi'yi anlatırlar." (bkz: yusuf atılgan)

en çok da kendime söyledim ama hiç inanamadım. her şey puufff

kızılderililerin "yalan tohumdur." sözünü anlayalı az bir süre oldu. dedikleri gibi bu tohumu ekince tohum haliyle kalmıyor. fidan oluyor. dallanıyor budaklanıyor. daha da fazla karmaşıklaşıyor. o yüzden illa tohumu ektiysek fidanken kıralım. bu ağaç toprağımızı kurutur yoksa.

söyleyemem. beni tanıyan biri hemen anlar. yalanın büyüğü küçüğü olmaz ama böyle ufaklarından atarım bazen. bu iyilik bana fazla. üzüyorlar beni.

yalan söyleme bana gözlerin anlatıyor her şeyi

(bkz: bıçak) ben sürekli yalan için bu örneği veriyorum. aslında kelimelerin bize öğretilen anlamlarını ortak doğrular olarak kabul etmemizde hatalar başlıyor. şöyle ki; insanlara çocukluğundan beri yalan kötü bir şey, yalancılıktan uzak durun denilirken kastedilen anne-babandan bir şey saklama, birilerine kötülük için olandan farklı gerçeklikler sunmadır. aslında yalan, bıçak gibidir. bir cerrahın işi için de kullanılır, insana iyilik için. bir aşçının işi için de. bıçak bir insan hayatını da alabilir, bir hayvana da zarar verebilir, onu elinde tutanın kullananın niyetine göre değişir. yalan da böyledir. yalanı söyleyenin niyetine göre şekillenir. ben kendi hayatımı ve sevdiklerimi korumak için çokça yalan söylerim. benden bir şeyler çalmak isteyen, beni kullanmak isteyen, benim sahip olduklarımı kıskanan, sahip olduklarıma zarar vermek isteyenler için her zaman bir duvar vardır. bu duvarı yalanlarla inşa ediyorum. mantıklı gerçeklik parçalarıyla oluşturulan bütün yalanlar mükemmeldir. insanların duygularına hücum ederek sizi yönetmesine izin vermeyin. size duygu sömürü yaparak yada size meydan okuyup büyüklük taslayarak sizden gerçekliği almak isteyenlerle dolu her yerimiz her günümüz. bir bakın etrafınıza, sorgulayın bir gününüzü, beni anlayacaksınız. şimdi ben miyim yalancı ve kötü bir insan yoksa beni duygusal anlamda tehdit edenler mi kötü? - sen nasıl dostsun ya - ! bir yüz lira vereceksin sadece, şu işin ucundan tutacaksın sadece, bedava hizmet vereceksin sadece, bir günlüğüne arabanı vereceksin sadece, bir geceliğine evini kullanacağım sadece.... gibi sonsuz menfaat güden istekler ve değişen başlıklar.... - sen nasıl kardeşsin ya - - sen çok sevdiğimiz bir çalışanımızsın ya - - sen harbi bi adamsın ya - - sen çok yetenekli bir arkadaşımızsın - - sen ezik misin ya yaparsın şunu - - sen salak değilsin ya - - sen garibansın herhalde - - sen işe yaramaz adamsın - gibi birçok duygusal okşama yada duygusal saldırıyla dürüstlüğünüzü insanlığınızı mahveden o yaratıkların karşısında onlar gibi bir silahım yok, onlara karşı fiziksel şiddetim yok, hakaretim yok. sadece yalanlar duvarım var ve bu duvarı geçmeleri için onların kendilerini aşağılaması gerekir, şiddete, hakarete başvurması gerekir. hiç kimse özgürlüğünü kaybedecek kadar salak olamaz * desem de her gün özgürlüğünü erkekliğine feda eden yüz binlerce ahmak dolu.

her şeyi yıkmaya yeten bir şey ama bazen insanlar o kadar dürüst ve acımasız oluyor ki bu çok ağır oldu yaa keşke yalan soyleseydin diyesim geliyor.

ansızın tarifsiz gelir ya o zamanlar sormaya cürettin kalmaz olanından feri soluk, niyeti kayıp, dardayım aşk nefrete ne yakınsın kin kırdı her okşamak istediğimde seni elimi gözlerimi gömdüm tebessüme yalnız kendine inkarın sadece senden kaçarsın halin ele verir anlamazsın yalan söyleme bana gözlerin anlatıyor herşeyi yalan söyleme bana yalan söyleme bana gözlerin anlatıyor herşeyi zaten yoktur nedeni uzak düşmüşüm kendimden, aklım fikrimden çaresiz sürükleniyorum bilerek peşinden yalnız kendine inkarın sadece senden kaçarsın halin ele verir anlamazsın yalan söyleme…

Kişinin karşısındakini kandırdığını sanarken, kendi vicdan denizinde boğulmasına neden olan sebepler üretmesidir.

Yalansız hayat olmaz, yalanın hayatımızdaki yeri gereği olamaz yani. Olursa da yalan olur yani.

Birisinin bana yalan söylediğini fark ettiğimde asla agresifleşmeden, masum ifadelerle konu üzerine bir sürü soru soruyorum. Ben soru sordukça saçmalayıp konudan kaçmaya çalışmaları hoşuma gidiyor. Sanırım kendimce böyle cezalandırıyorum onları. Ayrıca yalan söylerken kendi zekanızı baz almayın, sonra böyle küçük düşebilirsiniz.

Yalandan hoşlanmam lütfen bana yalan söyleme dediğim kişi 2 yalanımı yakaladı. 19 yaşındayım mağaza çalışanına 20 dedim. Söylediğim yalan da bu yani. Diğeri de bu tarz minnacık bir şeydi. Dikkatsizmişim ondan önce şimdi sayesinde bu minnak yalanları da bıraktım.

Yaşlılarla sohbet etmeyi çok severim.Hatta şehirler arası yolculuk yapacaksam iki kişilik koltuklarda otururum. Neyse bi şekilde bu insanlarla girdigim sohbet sırasında ismimi memleketimi okulun adını falan sorunca farkli farklı şeyler söylüyorum neden bilmiyorum ama hoşuma gidiyor ckeodnfkdn

bir ilişkide yaptığım en büyük hatadır. gençler ne büyük ne küçük hiçbir yalanımın faydasını görmedim.illa bana daha çok acı daha çok dert ile geriye döndü. ve herşeyi de o yıktı

Bundan 2-3 yıl önce yakın bir arkadaşımı hayatımdan çıkartma nedenim. Artık yalanları içinden çıkılmaz bir hal almıştı ve ben doğrusunu bildiğim için sadece sadece yüzüne bakıyordum. Aslında durmasını bunu bitirmesini istiyordum ama devam etti ben de bir daha aramadım,mesaj atmadım ve görüşmeyi kestim. Yüzüme baka baka bınu yaptığı için beni aptal yerine koyuyormuş gibi hissediyorum.ben sırtımda bir yük gibi bunu taşıyamazdım ve arkadaşlığımızı sonlardırdım.

söyleyince unuturum diye söyleyemediğim şey.

Yalan ne duyduysan kim ne dediyse yalan

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovdular Doğru söyledik inanmadılar Bazıları duymak istediğini duyar olmuş bu aralar Ne desek inanmadılar, dedim ya doğru söyleyeni kovdular

zehirli sarmaşık gibidir yalanlarınız. önce güzel görünür. yemyeşil rengiyle etrafınızı sarar, muhteşem görüntüsüyle aldatır sizi. ancak zaman geçtikçe sinekleri üzerinize çekmesi ve daha fazla sararak sıkıştırması yetmiyormuş gibi başka yalanları da yeni filizler gibi getirir size. sonra da ansızın ayağınıza dolanıp dizi dibe çeker.

bir şanışer ve sokrat st düeti. hatta kesinlikle en güzel düetleri. "adaleti unut! burda emek çalan daha az ceza alıyor ekmek çalandan."

Yalandan nefret eden insanların bile karşılarındaki insanı kırmamak adına sıklıkla başvurdukları şeydir yalan söylemek. (bkz: sorun değil ve iyiyim yalanları )

İnsanın ağzına bir kere yapışınca bir daha kurtulamadığı sözlerdir. Edit: Sağ olsunlar bol bol işittik.

ayıramaz bizi hiç kimse yalan (yalaaan) öyle saf ki sevgimiz yalaaaağaan.

Profesyonellik gerektirir. Kime ne söylediğini hatırlayacaksın. Zira amatörce söylersen yatsıya kadar bile yanmaz mumun.

güvensizliğin dibine vuran berbat ötesi şey

Doğrunun acı gerçekliğini bi şekilde sindiririm ama yalanın dolandırıcı, aldatıcı adiliğini sindirip; kırılan güvenimi hemen tamir edemem. Yani yalan söylemeyin.

söylemekten de bana söylenmesinden de nefret ediyorum. çok zorunda kalmasam kesinlikle söylemem, keşke hiç söylemesem. işin kötüsü, işim dolayısıyla o kadar fazla insanla muhatap oldum ki, en ufak yalanı bile anında fark ediyorum. insanların aptalca yalanlara inanacağımı sanması beni öfkelendiriyor.

söylemeyen insan yoktur, önemli olan önerilen dozajı aşmamak.