"ingiliz muhbiri bir padişah"
bu benim tabirim değil. yaptığı iltica başvurusu ile ingilizler'in başlarda hindistan'a götürüp ordaki müslümanlar'a halifelik unvanını kullanması için düşünüldüğü sırada hindistan'ın kullandığı tabir. adamlar vahdettin'i tanımadıklarını, çünkü herhangi bir etkin rolünü görmedikleri için, kendisinin ingiliz muhbiri olduğundan kuşkulanıldığını ve ingiliz muhbiri bir padişahı istemediklerini belirtmişler açık açık.
şu olay var ya hani. osmanlı zaten yıkılmaya mahkumdu, zaten sevr imzalanmak zorundaydı diye. nah öyle.
evet yıkılmaya mahkumdu ama sevr'in imzalanması ile ilgili vahdettin, bizi ingilizler paklar diye zaten ingiliz mandasını istediğini açık açık belirtmiştir. lan bu adam milli mücadele sırasında şöyle diyor.
"bu millet koyun sürüsü, buna bir çoban lazım, o da benim!"
şu samsun'a atatürk'ü gönderme olayı da milli mücadele'yi başlatmak için değil rum ve ermeni çetelerini kontrol içindir. şunu bi öğrenin gari. yani vahdettin, atatürk'ü çağırıp da bu ülkeyi sen kurtarırsın paşamm dememiştir.
neyse gelelim kaçma olayına. vahdettin ve yardakçıları hiçbir zaman milli mücadele'ye inanmamış, bu ülkenin geleceğinin ingiliz mandasını kabul etmekle gelişeceğini hep belirtmişlerdir. zaten bu vahdettin, tahta oturduğundan beri ben bunun için yetiştirilmedim diye sızlanıp durmuştur. tabii villalarda, her şeyden uzak büyüdüğü için adam
ingiliz kalmış.
milli mücadele gerçekleştikten sonra buna karşı çıkan ve onları hain olarak nitelendirilenler, özellikle de o dönemin içişleri bakanı ve hatta ingilizler'in başbakanı boris jonhson'un büyük büyük dedesi olan ali kemal tutuklanır ve izmit'te askerler tarafından linç edilir. baya adamın kafasını taşlarla, çekiçlerle kırarlar ve cesedi sokaklarda süründürürler hatta gururla ismet paşa'ya gösterirler. bu görüntüden rahatsız olan ismet inönü çok kızar ve adamın gömülmesini emreder. apar topar kaldırırlar cenazesini falan.
bu olay ve her geçen gün sarayın önünde biriken halk ve askerlerin yaptığı vahdettin karşıtı eylemler vahdettin'in üç buçuk atmasına neden olur. ısrarla mustafa kemal ile görüşmek istese de tbmm bu görüşmeyi reddeder. vahdettin'de işgalci kuvvetlerin başındaki general harrington'a şöyle bir mektup göndererek, iltica isteğinde bulunur.
"istanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden ingiltere devlet-i fehimanesine iltica ve bir an evvel mahall-i ahare naklimi talep ederim
efendim.
son hadiseler üzerine hürriyet ve hayatımı tehlikede görmekteyim. osmanli saltanatı ve islam hilafeti üzerindeki ırsen haiz bulunduğum meşru ve mukaddes haklarımı tamamıyle muhafaza etmek şartıyla hayatımın muhafazasını en çok müslüman tebaaya malik bir devlet olan ingiltere imparatorluğundan bekliyorum."
vay vay vay. koca osmanlı'nın düştüğü hale bak. koca cihan imparatoru ülkesini işgal edenlere efendimler diyor. burdan da anlıyoruz ki koyun dediği türk milleti değil kendisiymiş.
bu beşşş parasızz "sürgün edilen" padişahımız san remo'ya gidip bir villa kiralıyor.
link
san remo'daki acı öykü. olm içim parçalandı lan, bulaşık falan yıkamış bunlar, kızlarını yüklü başlık paraları ile şahlarla falan evlendirmişler ama onları bilmeseniz de olur, bulaşık falan yıkamışlar, mücevherlerini, kürklerini falan satmışlar, şu fakirliğe bakın. dolmabahçe sarayı nereee, bu villacık nere?
ardından vahdettin yedi düvele kendisine yardım edilmesini, tahtının gasp edildiğini, cahil halkının kandırıldığını falan söyleyen mektuplar gönderiyor.
mektuptan şöyle bir alıntı koyayım.
"Ankara meclisi gibi bir isyancı fitnenin bu konuda alacağı tüm kararların geçersiz olacağını bildiririm. Şöyle ki; İslam hilafetinin Osmanlı saltanatından soyutlanması ve ayrılması ve hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş-altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir."
hüüfff vahdettin milli mücadele'yi en başından beridir desteklemişti ama ona ihanet edildi. beş parasız, çoluğu çocuğu bulaşıkçı iken öldü ve gömemediler bile :((((
cenazesini türkiye kabul etmediği için suriye'ye gömmüşlerdir.