bugün
yenile
    /
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: biz bu hallere düşecek adam mıydık) lisede ezberleyip tiyatroda okumuştum. eyy gidi be. (bkz: entel sözlük yazarları)
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      en sevdiğim değil ama güzel kız kaptırdı gönlünü sevdiği oğlan kalpsizin biri alay etti güldü... hiç aşka gülünür mü? ne çare, cahil aklı kız hastalandı, yattı mumda yandı pervane... öldü. oğlan sormakta haklı hiç aşktan ölünür mü?
    3. -2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dostlar en sevdiğiniz şiirleri yazında öğrenelim sonuçta şair adamlarsınız :)
    4. 2aaaa benim deee - tahdiyaorm 14.07.2016 14:50:34 |#2714788
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      telefonlarıma cevap vermeyeceksin… cevap versen bile, öyle yorgun öyle isteksiz çıkacak ki sesin, bir küfür gibi… sevmeyeceksin beni… biliyorum bu şehri bana dar edeceksin… çünkü anladın; sevgimden tanıdın beni. o yanık, o hasta bakışımdan… uçuruma atlar gibi sevdalanışımdan… sevmek deyince, hemen ardından, ölüm, dememden anladın… anladın ve kardeşini bir kabustan uyandırır gibi çırılçıplak gerçeğe uyandırdın beni; uyandırdın ve kaçtın… çünkü sen de benim gibiydin; sen de benim gibi seni sevmeyeni sevdin hep. sana acı çektireni… seni aramayanı, telefonlarına çıkmayanı, çıkınca seninle bir küfür gibi konuşanı sevdin… sen de benim gibi seni incitip üzeni sevdin hep. bakışından hissettim bunu, kokundan, dokunuşundan… beni sevmeyecektin biliyorum ama… ama, öyle susamıştım ki kendim gibi birini sevmeye… öylesine muhtaçtım ki gerçekten incitilmeye, gerçekten acı çekmeye, kendim gibi birini özlemeye öylesine muhtaçtım ki, seni tanır tanımaz çözüldüm… sana da olmuştur… öylesine susamışsındır ki sevilmeye kendin gibi birini bulunca tutamaz kendini, herşeyi, belkide söylenmeyecek her şeyi o an, garip bir telaşla söylersin… hatta söylerken anlarsın, söylememen gereken şeyleri söylediğini hissedersin, battığını, giderek çıkmaza girdiğini…ama yine de engelleyemezsin kendini tutamazsın. aleyhinde olabilecek herşeyi söylersin… üstelik bunu anladıkca daha da batırmak istersin kendini… biraz daha zor duruma düşürmek… daha da kaybetmek, daha da dibe batmak istersin… sanki bile isteye kendi mutlulugunu kendi elinle bozmak istersin…kendinden gizli bir öç alır gibi. sanki hiç mutlu olmak istemiyormuş gibi… sanki hiç sevilmek istemiyormuş gibi… bir tür gurur muydu bu? bir gün nasılsa ve hiç olmadık bir anda alınıp kopartılmadan, kendi ellerimizle onu yok etmek, bizim gibilerin mutluluğuna tahammül edemeyen bu hayatta, bu hayatın zorba kurallarına bir tür başkaldırmak mıydı? bir şizofren çocuk tanımıştım bir gün. tam karşımda oturuyordu. gencecik, yakışıklı bir çocuktu. şizofren olduğunu biliyordu. biliyordu iyileşemeyeceğini… iki de bir, önce kolunu uzatıp, sonra avucunu açıyor; mutluluk avuçlarımdaydı, yakalamıştım ama kaçtı diyor, kaçtı, derken avuçlarını boşluğa kapatıyordu… hiç unutmuyorum, bu hareketi defalarca yapmıştı… yine hiç unutmuyorum; burjuvalara özenen bir ailede büyüdüm ben. görgü kitabı masanın üstünde dururdu hep. annem o kitabı defalarca ezberletirdi bize. yemeğe nasıl oturulacak.. çorba nasıl içilir? kaşık nerede, çatal nerede durmalı…balık nasıl yenir? peçete nasıl katlanır… sinemada nasıl oturulur… ben de eskiden senin gibi saftım. inanırdım bu dünyada bile şölenler olacağına… bu dünyada anne, baba, kardeşler, bir sofrada lekesiz bir mutluluk yaşayabilirler diye inanırdım… o kasvetli görgü kuralları kitabına rağmen inanırdım… önce dilediğim gibi başlardı herşey. herkes bir arada, sonsuz mutlu gibi… sonra birden hiç beklenmedik bişey olur, biri ağlayarak odaya kaçardı… içerden, arka odadan, ağlamaklı, sonsuz küskün sesler gelirdi; bıktım artık, bıktım, usandım hepinizden, gideceğim buralardan, yetti artık! … ben de senin gibi saftım o zamanlar… gidilecek neresi var dı ki derdim… işte hep birlikteyiz… alemi var mı bu mutluluğu bozmanın? … sonraları çok sonraları anladım. meğer biz, bizim aile, herkes, tesadüfen bir araya gelmişiz tesadüften de öte… biz… bizim aile, herkes, aslında hiç istemeden, nedeni bilinmeyen bir zorunluluk sonucu bir araya gelmişiz… aslında biz bir araya gelmemek için yaratılmışız. hayatın en büyük yanlışıymış bizim bir arada olmamız! … evet cok geç anladım… bıraktım lekesiz mutlulukları; ben kavgasız, üzüntüsüz bir pazar sofrası özlerken, aslında herkes… annem, babam, kardeşim o evden uzaklara, hiç dönmemek üzere çok uzaklara gitmek istiyormuş… dünyanın en mutsuz otogarı… dünyanın en imkansız istasyonuydu bizim evimiz… yıllarca uzaklara, cok uzaklara gitmek isteyip, bir türlü gidemeyenlerin sonsuz bekleme durağıydı bizim evimiz… işte bu yüzden sevmek benim için bir tutsaklıktı, tuzaktı böylesi sevip bağlanmak. uzaklara cok uzaklara gitmek isteyenleri engellemekti. sevgi yüzünden bizim ailedeki hiç kimse istediği yere gidemiyordu… birbirimize duyduğumuz sevgi, aynı zamanda bizi birbirimize düşman ediyordu… hem biz, bizim aile… güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydik… bu yüzden hep hırçın, hüzünlü, kırgındık… bu yüzdendi, her şeyi, çok iyi gidiyor sanırken, içimizde yükselmesine bir türlü engel olamadığımız o felaket duygusu… anlamıştım senin ailen de böyleydi… üstelik öyle severlerdi ki sizi, birgün hiç olmadık bir anda, aslında istenmeyen çocuklar olduğunuzu söylerlerdi size! … sana ya da kardeşine… tesadüfen dünyaya geldiğinizi… beklenmedik bir misafir olduğunuzu! … aksi gibi, istikbaliniz için hiçbir şeyi esirgemediklerini söyledikten sonra söylerlerdi böyle sıradan şeyleri! … sizin için… senin için hiçbir fedakarlıktan kaçınmadıklarını söyledikten sonra… senin de ailen benimki gibiydi… güneşli bir günde ansızın başlayan sağanak yağmurlar gibiydi… bu yüzden sen de benim gibi böyle hırçın, hüzünlü, kırgınsın her şeye… yıllar önce tanıdığım o şizofren çocuk gibi; tam mutluluğu yakalamışken kaybetmiş gibisin hep… ben beni istediğim gibi sevmemiş olan babamın hayaletini arıyorum imkansız adamlarda… sen, seni istediğin gibi sevmemiş olan annenin hayaletini arıyorsun imkansız kadınlarda… biliyorum ne ben o kadını bulacağım ne de sen o erkeği bulacaksın… ve ne acı ki, hep bizi sevmemiş olanları seveceğiz ikimizde.. ne acı ki, hep bizi incitip üzenlere bağlanacağız… telefonlarımıza çıkmayanlara… çıksa bile küfür gibi konuşanlara sevdalanacağız… bizden bir çift güzel laf esirgeyenleri özleyecegiz… ölesiye, amansız seveceğiz onları… biliyorum, bu yüzden odan böyle… güncelerin ortalık yerde… kitapların orada, burada… anıların saçılmış ortalık yere… her şeyin darmadağın… biliyorum bu yüzden düzenden, adı düzen olan her şeyden nefret ediyorsun… sen de benim gibi; toparlayıp da ne yapacağım, düzenli olunca ne olacak; sonunda bir gün biri gelip her şeyi, biriktirdiğim, düzenlediğim, üzerine özenle titrediğim her şeyi daha önce hep olduğu gibi hiç beklemediğim bir anda savurup, bozup gitmeyecek mi, diye düşünüyorsun… biliyorum, sen benim için hiç bir zaman ulaşamayacağım babamın hayaletisin… ailemdeki insanlar gibisin çok duygusal çok güçlü, çok yaralı… onlar da senin gibi seninkiler gibiydi… aklı başında, mazbut insan rolünü oynamaktan ve ertelenmiş düşleri yüzünden yorgun düşmüş, yarı çılgınlardı… hepsi yanlış evde ve yanlış bir yerde yaşadıklarını söylerlerdi… düşleri çok garipti… en kısa yolculuk bile onları yorduğu halde; okyanusları aşmayı ve başka kıtalara gitmeyi düşlerlerdi… yine aradım seni, yoksun… bulsam, benimle küfür gibi konuşacaksın… bir kere çözüldüm sana… bir kere sana senin gibi olduğumu hissettirdim… oysa baştan beri biliyordum; sen seni sevmeyenleri seversin. tıpkı benim gibi… ama öyle özledim ki benim gibi birini sevmeyi…öyle özledim ki kendim gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi… yine aradım seni yoksun… beni de birileri arıyor… beni de kendi gibi birini sevmeyi özleyenler arıyor… kendi gibi biri tarafından incitilmeyi, üzülmeyi özleyen birileri arıyor. hiç cevap vermiyorum… ben seni istiyorum, seni ariyorum… kayıtsızlığınla beni yok ediyorsun, geride sen kalıyorsun. ama seni de biri yok ediyor… aslında bu oyunda herkes birbirini yok ediyor… ben birilerini, o birileri başkalarını. sen beni… seni bir başkası… hem çok iyi biliyorum; beni sevsen bile hiç kapanmayacak bu yaram… seni biri sevse de hiç kapanmayacak bu yaran… hiç kapanmayacak! … avuçların hep boşluğa kapanacak. tıpkı o şizofren genç gibi…
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      isterdim isterdim yazdığım en güzel şiirleri sana okumak okurken gözlerinin içine bakmak mısraların arasında saçlarını okşamak bir rüyaydı gülüm yazdığım en güzel şiirleri sana okumak dalgalar vursun isterdim sahile bir bankta oturmuş ellerin ellerimde denizin yağmurla buluştuğu bir gecede ölmek isterdim gülüm sana yazdığım en güzel şiirlerle birlikte isterdim bu kadar imkansız olmasın çıkıp gelmek isterdim yanına bir gece ansızın tutmak isterdim ellerini sonu gelsede dünyanın sevmek isterdim gülüm seni keşke bu kadar imkansız olmasaydın yazdığım bir şiirdir
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bütün kitapları yakmalı sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır kitaplara göre insan karanlıkta yüzüne bin mumluk lâmba tutulmuş gözleri, yüreği kamaşmış insandır aptaldır, hastadır, kahramandır bütün kitapları yakmalı sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır. içinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar bir tek meyve veren dalı keserler insan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı esti mi rüzgâr bir değil milyonlar için esmeli bir tek meyve veren dalı kesmeli insan dediğin derya misali üstünde milyonlarca dalga içinde kıyametler kopmalı insan dediğin derya misali uçsuz bucaksız olmalı. gel çıkalım sevgilim gel gel kurtaralım birler hanesinden çekelim gidelim bir uçtan uca açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar sevelim sevelim sevelim sevebileceğimiz kadar
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı.
    9. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      en sevilen şiirin anlamı biraz farklı benim için be. ben edebiyat sevmem pek. yapmam yapamam da zaten öyle güzel şeyler. sevdiğimin de öyle bi ilgisi yoktu. ama ben onun ağzından dökülen her kelimeyi bir şiirmiş gibi ezberledim. aylardır unutmam. onlar benim edebiyatım. 'ebediyetim'.
    10. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sen beni öpersen belki de ben fransız olurum şehre inerim bir sinema yağmura çalar otomobil icad olunur, zarifoğlu ölür dünyadaki tüm zenciler kırk yaşından büyüktür. -senegalliler dahil değil sen beni öpersen belki de bulvarlar iltihablanır çağdaş coğrafyalarda üretir cesetlerini siyaset bilimi o vakit bir sufiyi darplarla gebertebilirsin hayat bir yanıyla güzeldir canım, sen de güzelsin -yoksa seni rahatsız mı ettim? sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim elbette gayet rasyoneldir attan atlamak -freud diye bir şey yoktur. sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün. -haydi iç de çay koyayım.
    11. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nasıl iş bu her yanına çiçek yağmış erik ağacının ışık içinde yüzüyor neresinden baksan gözlerin kamaşır oysa ben akşam olmuşum yapraklarım dökülüyor usul usul adım sonbahar atilla ilhan
    12. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sesinde ne var biliyor musun bir bahçenin ortası var mavi ipek kış çiçeği sigara içmek için üst kata çıkıyorsun sesinde ne var biliyor musun uykusuz türkçe var işinden memnun değilsin bu kenti sevmiyorsun bir adam gazetesini katlar sesinde ne var biliyor musun eski öpüşler var banyonun buzlu camı birkaç gün görünmedin okul şarkıları var sesinde ne var biliyor musun ev dağınıklığı var iki de bir elini başına götürüp rüzgarda dağılan yalnızlığını düzeltiyorsun sesinde ne var biliyor musun söylemediğin sözcükler var küçücük şeyler belki ama günün bu saatinde anıt gibi dururlar sesinde ne var biliyor musun söyleyemediğin sözcükler var
    13. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      haydi abbas, vakit tamam; akşam diyordun işte oldu akşam. kur bakalım çilingir soframızı; dinsin artık bu kalb ağrısı. şu ağacın gölgesinde olsun; tam kenarında havuzun. aya haber sal çıksın bu gece; görünsün şöyle gönlümce. bas kırbacı sihirli seccadeye, göster hükmettiğini mesafeye ve zamana. katıp tozu dumana, var git, böyle ferman etti cahit, al getir ilk sevgiliyi beşiktaş'tan; yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
    14. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar. ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar. geçti istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni gelme, artık neye yarar?
    15. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      umut işler atom reaktörleri işler yapma aylar doğar güneş doğarken ve güneş doğarken çöp kamyonları ölüleri toplar kaldırımlardan işsiz ölüleri aç ölüleri işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken köylü aile erkek kadın eşek ve karasaban saban koşulu eşekle kadın toprağı sürerler toprak bir avuç işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken ölür bir çocuk ölür bir japon çocuğu hiroşimada on iki yaşında ve numaralı ve ne boğmacadan ne menenjitten ölür bin dokuzyüz elli sekiz de ölür bir japon çocuğu hiroşimada dokuzyüz kırkbeş te doğduğu için işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken tombul bir adam yatağından çıkar dalgın giyinir bugün kimi kime gammazlamalı, amirin gözüne nasıl girmeli işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken zenci şoförü ağaca asarlar yol kıyısında gazyağına bulayarak yakarlar sonra kimi kahve içmeye gider kimi saç tıraşı olur berberde kimi dükkanını açar erkenden kimi genç kızını öper alnından işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken mahpus kadını kolları masaya bağlı sırtüstü çıplak memeleri al kan içinde sorguya çekilir bir bodrumda sorguya çekenler cigara içer biri yirmisinde altmışlık biri gömlekleri terli kollar sıvalı ve kum torbaları elektrodlar işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneşdoğarken gülyaprağına uçak alanından sessiz pilotlar h bombası yükler tepkililere ve güneş doğarken güneş doğarken otomatik silahlarla biçilir üniversitelilerle işçiler akasya ağaçları bulvarın pencereler balkondaki saksılar ve güneş doğarken devlet adamı konağına döner bir ziyafetten ve güneş doğarken kuşlar ötüşür ve güneş doğarken güneş doğarken genç bir ana bebesini emzirir işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken ben bir geceyi bir uzun geceyi gene uykusuz ağrılar içinde geçirmişimdir düşünmüşümdür hasretliği ölümü seni memleketi düşünmüşümdür seni memleketi dünyamızı. işler atom reaktörleri işler yapma aylar geçer güneş doğarken ve güneş doğarken hiç umut yokmu umut umut umut……….. umut insanda. komünist şair nazım hikmet
    16. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır, rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor, sende seyrediyorum denizlerin en mavisini, ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim, senden kopardım çiçeklerin en solmazını, toprakların en bereketlisini sende sürdüm, sende tattım yemişlerin cümlesini. desem ki sen benim için, hava kadar lazım, ekmek kadar mübarek, su gibi aziz bir şeysin; nimettensin, nimettensin! desem ki... inan bana sevgilim inan, evimde şenliksin, bahçemde bahar; ve soframda en eski şarap. ben sende yaşıyorum, sen bende hüküm sürmektesin. bırak ben söyleyeyim güzelliğini, rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber. günlerden sonra bir gün, şayet sesimi farkedemezsen, rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden, bil ki ölmüşüm. fakat yine üzülme, müsterih ol; kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini, ve neden sonra tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede, hatırla ki mahşer günüdür ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. (bkz: cahit sıktı tarancı ) (bkz: desem ki)
    17. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sesiz gemi
    18. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok klasik gelebilir belki sizlere ama ben en çok "özdemir asaf - lavinia" severim. lavinia, neden bilmiyorum, her zaman ağlatır beni.. onun dışında "cemal süreya - bir çiçek" biricik şiirimdir. şöyle ki; "bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde, bir yanlışı düzeltircesine açmış; gelmiş ta ağzımın kenarında konuşur durur. bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda, güverteleri uçtan uca orman; aldım çiçeğimi şurama bastım, bastım ki yalnızlığımmış. bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni keşke yalnız bunun için sevseydim seni."
    19. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      aşk yaşayanlar içindir (bkz: necati cumalı)
    20. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      istanbul'da boğaziçi'nde bir garip orhan veli'yim veli'nin oğluyum tarifsiz kederler içindeyim urumeli hisarı'na oturmuşum oturmuş da bir türkü tutturmuşum istanbul'un mermer taşları başıma da konuyor martı kuşları gözlerimden boşanır hicran yaşları edalım... senin yüzünden bu halim. istanbul'un orta yeri sinema garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama el konuşurmuş, görüşürmüş bana ne sevdalım... boynuna vebalim istanbul’da, boğaziçi’ndeyim bir garip orhan veli’yim orhan veli kanık
    21. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      eğer, yeniden başlayabilseydim yaşamaya, ikincisinde, daha çok hata yapardım. kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar çok az şeyi ciddiyetle yapardım. temizlik sorun bile olmazdı asla. daha çok riske girerdim. seyahat ederdim daha fazla. daha çok güneş doğuşunu izler, daha çok dağa tırmanır,daha çok nehirde yüzerdim. görmediğim birçok yere giderdim. dondurma yerdim doyasıya ve daha az bezelye. gerçek sorunlarım olurdu hayali olanların yerine. yaşamın her anını gerçek ve verimli kılan insanlardandım ben. yeniden başlayabilseydim eğer, yalnız mutlu anlarım olurdu. farkında mısınız bilmem. yaşam budur zaten. anlar,sadece anlar. siz de anı yaşayın. hiçbiryere yanında termometre,su,şemsiye ve paraşüt almadan, gitmeyen insanlardandım ben. yeniden başlayabilseydim eğer, hiçbirşey taşımazdım. eğer yeniden başlayabilseydim, ilkbaharda pabuçlarımı fırlatır atardım. ve sonbahar bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla. bilmmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına varır, çocuklarla oynardım, bir şansım olsaydı eğer. ama işte 85'indeyim ve biliyorum... ölüyorum...
    22. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (bkz: geri gelen mektup) ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden? bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu? pervane olan kendini gizler mi hiç alevden? sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu. gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse; ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse; her şey silinip kayboluyorken nazarımdan, yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse... ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla, ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla! hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım; gözlerle günah işlemenin zevkini tattım. gözler ki birer parçasıdır sende ilahın, gözler ki senin en katı zulmün ve silahın, vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin; sen öldürüyorken de vururken de güzelsin! bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden, bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden... hasret sana ey yirmi yılın taze baharı, vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı. dinmez! gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu! dinmez! ebedi özleyişin bestesidir bu! hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı, görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı. dünyayı boğup mahşere döndürse denizler, tek bendeki volkanları söndürse denizler! hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'kaabil' imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil sırretmeye elden seni bir perde olurdum. toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum. mehtaplı yüzün tanrı'yı kıskandırıyordur. en hisli şiirden de örülmez bu güzellik. yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur; kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
    23. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      eskisi kadar özlemiyorum seni, ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.. adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor.. yokluğunun takvimini tutmuyorum artık. biraz yorgunum.. biraz kırgın.. biraz da kirletti sensizlik beni ! nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama “iyiyimler” yamaladım dilime. tedirginim aslında, seni unutuyor olmak, hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni.. gel diye beklemiyorum artık, hatta istemiyorum gelmeni.. nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde. arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum benim derdim yeter bana banane ! alıştım mı yokluğuna ? vaz mı geçiyorum, varlığından ? tedirginim aslında, ya başkasını seversem ? inan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.. " özdemir asaf
    24. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      küsmek nedir bilir misin? küsmek dürüstlüktür... çocukçadır ve ondan dolayı saftır. yalansızdır. küsmek; seni seviyorum'dur vazgeçememektir. beni anlatır küsmek kızdım ama hala buradayımdır, gitmiyorumdur, gidemiyorumdur küsmek; nazlanmaktır, yakın bulmaktır, benim için değerlisindir küsmek; sevdiğini söyle demektir hadi anla demektir küsmek; umuttur, acabaları bitirmektir, emin olmaktır yani, diyeceğim o ki : ben sana küstüm! nazim hikmet ran
    25. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kirpi gibisin çocuk her tarafın diken kim elini uzatsa delik deşik üstelik sen de kan içindesin
    26. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      nihan atsız geri gelen mektup
    27. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
    28. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
    29. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      fişlendiğimiz doğrudur, gözlerin altıpatlar, sana söyleyemediğim şeyler var kanun önünde eşittir öyleyse tüm karıncalar! sana söyleyemediğim şeyler var sana söyleyemediğim şeyler bahsi, dünyanın yenilmiş tüm çocuklarını da kapsar bakkala veresiye yazdıran meksikalı bir gerillanın sigarasını yakmak üzere gökyüzüne bakması da şiirdir mesela seni seviyorum. güven adıgüzel/açık kalp ameliyatı
    30. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar şu aranıp duran korkak ellerimi tut bu evleri atla bu evleri de bunları da göğe bakalım
    31. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      turgut uyar - göğe bakma durağı
    32. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      siyah beyaz tuşlarında piyanomun seni çalıyorum şimdi çaldıkça çoğalıyorsun odada sen arttıkça ben kayboluyorum seni doğuruyorum geceye adını koyuyorum aya bakarak her şey sen oluyor her yer sen ben ölüyorum sesini duyuyorum rüyalarımda gözlerimi kamaştırıyor ışığın rüzgar sen gibi dokunuyor bana ben doğuyorum duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç dokunmuyorsun bana sen gibi bir şimşek çakıyor tam kalbime düşüyor yıldırımı ben gidiyorum. özdemir asaf
    33. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar şu aranıp duran korkak ellerimi tut bu evleri atla bu evleri de bunları da göğe bakalım falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım inecek var deriz otobüs durur ineriz bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum hırsızlar polisler açlar toklar uyusun herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda beni bırak göğe bakalım senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor seni aldım bu sunturlu yere getirdim sayısız penceren vardı bir bir kapattım bana dönesin diye bir bir kapattım şimdi otobüs gelir biner gideriz dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat durma kendini hatırlat durma göğe bakalım turgut uyar
    34. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ...şunu bilki devletlüm şair ölürken bile, sana doğru dinelmiş orta parmağa benzer...
    35. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      küçük, muttarid, muhteriz darbeler kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz küçük, muttarid, muhteriz darbeler... sokaklarda seylâbeler ağlaşır, ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır; bulutlar karardıkça zerrâta bir ağır, muhtazır dalgalanmak gelir; bürür bir soğuk gölge etrafı hep, nümâyân olur gündüzün nısf-ı şeb. söner şimdi, manzûr olurken demin heyulası karşımda bir âlemin. açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere; bakıldıkça vahşet çöker yerlere. geçer boş sokaktan, hayalet gibi, şitâbân u pûşîde-ser bir sabî; o dem leyl-i yâdımda, solgun, tebâh, sürür bir kadın bir ridâ-yı siyah. saçaklarda kuşlar hazindir bu pek! susarlar, uzaktan ulur bir köpek. öter gûş-ı ruhumda boş bir enîn, boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn; küçük, pür-heves, gevherîn katreler sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz olur muttasıl nevha-ger, nağme-sâz sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz küçük, pür-heves, gevherîn katreler... tevfik fikret
    36. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hoş geldin kadınım benim hoş geldin yorulmuşsundur; nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını ne gül suyum ne gümüş leğenim var, susamışsındır; buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim acıkmışsındır; beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam memleket gibi yoksuldur odam. hoş geldin kadınım benim hoş geldin ayağını basdın odama kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi güldün, güller açıldı penceremin demirlerinde ağladın, avuçlarıma döküldü inciler gönlüm gibi zengin hürriyet gibi aydınlık oldu odam... hoş geldin kadınım benim hoş geldin. (bkz: nazım hikmet)
    37. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "sevmek seni tanrılar gibi, seninle tanrılaşmak." -ümit yaşar oğuzcan
    38. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      senden bilirim yok bana bir fâide ey gül gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül etsem de abesdir sitem-i hâre tahammül gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül (bkz: osman nevres)
    39. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      biz kahvelerde ayakta ıstakada ara taş çay yerine oralet okeyde yancı biz enkazlar altında bayancıyız bayancı "yıkık" 00.06
    40. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sana bakmak bütün rastlantıları reddedip bir mucizeyi anlamaktır sana bakmak allah’a inanmaktır
    41. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yar'ı yar olanın, yar sarar yarasını. yar'ı yar olmayanın, felek siker anasını. - anonim
    42. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      unutulmuş adam sen unutulmuş bir adamsın şu yarım milyonluk şehirde gençligini bir deli rüzgar götürmüş umutların kim bilir nerede hangi sevgilinin kollarında kalmış sen çok gezmiş çok görmüş şimdi alabildiğine yanlız adam hatıralar eski bir şarkıdır dudaklarında söylemek istersin söyleyemezsin kahreder kahreder seni zaman bu şehrin aşina sokaklarında ölesiye ağlamak istiyordun bilmedigin bir şey değildi ağlamak kaderinin agırlıgınca sarhoştun hayalerinin genişligince dünyadan uzak seni tozlu aynalarda tanıdım sacların anlına dökülmüştü tel tel gözlerin göz olduklarından uzak kederliydin sonbahar akşamları gibi ve sonbahar akşamları kadar güzel yorgun ellerin ceplerindeydi varlıgından utuanırcasına saklı ellerin ki bir keman kadar hassas bir şarkı gibi dokunaklı sen unutulmuş bir adamsın anlaşılmamış şiirlerim gibi bütün güzelligiyle unutulmuş şiirlerim ki yanlızlıga benzer öylesine mahsun öylesine kahrolmuş (bkz: ümit yaşar oğuzcan- unutulmuş adam)
    43. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
    44. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      siz aşkı ne bilirsiniz bayım, aşkı aşk bilir yalnızca!
    45. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      elbet bir gün geçeceğim sokağından eğilip öpeceğim geçtiğin yolları... sarılacağım ayak bastığın paspasa aylardan eylül, yıllardan kaç olur bilemem saçlarımda kar, gözlerim umut... bir eylül akşamında döneceğim sana. beni hep eylülde bekle - teoman ali güneş
      1sen muzzam bir detaysın ❤❤ - seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım 29.04.2017 15:12:02 |#3328384
      1❣ @seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım - bachteist 29.04.2017 15:18:03 |#3338950
    46. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geldiğin zaman beni,gittiğin zaman seni özlüyorum.aşk bu ya seni bana tercih ediyorum
    47. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      mona roza siyah güller ak güller geyvenin gülleri ve beyaz yatak kanadı kırık kuş merhamet ister ah senin yüzünden kana batacak mona roza siyah güller ak güller ...yagmurlardan sonra büyürmüs basak meyvalar sabirla olgunlasirmis birgün gözlerimin ta içine bak anlarsin ölüler niçin yasarmis yagmulardan sonra büyürmüs basak
    48. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; en eşsiz dakikalar sürsün senin yanında... hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin, gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim! güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim! yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin; ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini, o sakin o yalansız, o kuytu gözlerini (bkz: ümit yaşar oğuzcan)
    49. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      (#2168239) muazzam.
    /