bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      adam olmak.
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      okumak ne bilir misiniz? okumadığın zaman üzülüşündür,eline kitap değişini özlemektir okumak
    3. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      her okuduğuna inanacaksan okuma
    4. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bilgilendiren dolayısıyla güçlendiren eylemdir.
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      okumak kadar harika bi durum yok ya.. bu acıların kederlerın içinde uykudan baska bı kacıs yolu rüya gibi bi sorunuda yok.. okudugun harflerde kaybol istedıgın harf senın olsun istemediğin kaybolsun
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      toplumumuzda yer bulmayan eylem. yozlaşma, basitleşme, cahilleşme gibi sonuçlar doğurur eksikliği halinde.
    7. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      kitap okumaya başlamak için o kitabı koklamanız yeterlidir
    8. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bahanesi: "benim hayatım zaten roman ne okuyacam amk"dır.
    9. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      birçoğuna göre okumak adam olmaktır kaybetmemize neden olan zihniyette bu çocuğunuza okuyamadigi taktirde aptalmış gibi hissettirir
    10. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok gereksiz bişi....
    11. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      okudukça ne kadar cahil olduğunu görmek ne kadar da üzücü.
    12. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      cehalet mutluluktur ama mazeret değildir.
    13. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      küçüklükten kazanılırsa mükemmel olacak olan alışkanlıktır, şahsen ben küçükken okuyacak bir şey bulamadığımda sözlük okurdum, o yüzden şimdi çok fazla kelime biliyorum.
    14. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülakattır." - cemil meriç (bu ülke)
    15. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. " (bkz: mustafa kemal atatürk)
    16. 12
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇nsana katkısı çoktur ya da azdır onu bilemem. i̇nsanın neyi nasıl okuduğuyla da alakalı bir durum bu. fakat bizler doğal olarak bize bir şeyler katsın diye bir şeyler okuruz. ama bu amaçla başladığımız için çoğu zaman bir şeyleri de kaçırıyoruz bence. okuma eylemine çok fiziki bir eylem olarak bakıyoruz. bir kitabı elimize aldığımız zaman ilişkiyi alabildiğine sınırlı tutuyoruz farkında olmadan. nesneye, ürüne, o an elimizde olan kitaba ya da bilgiye odaklanıyoruz. çünkü nihai hedefimiz o oluyor haliyle. sonrası belki ama öncesi kesinlikle aklımıza gelmiyor. oysa okumanın bunların yanında çok manevi bir tarafının da olduğuna inanıyorum ben. şöyle ki ben kitap okurken takıntılı derecede şu sorularla da boğuşuyorum: neden yazmış? nasıl yazmış? ne kadar yazmış? ne kadar okumuş da yazmış. yani okumanın manevi boyutu elindeki kitapla değil o kitabın eline geliş süreciyle alakalı. çünkü bir insan hayatında yüzlerce, binlerce kitap okuyabilir. bu sebepten 1 kitap, okunan onca kitap arasında çok büyük anlamlar ifade etmez. sana katkı oranı da çok sınırlıdır. okuma eyleminde bir şeyleri kaçırıyor olmamızın sebebi de bu zaten. senin için ifade ettiğinden çok daha büyüğü o kitap yazılırken ifade edildi. senin o kitabı okumak için gösterdiğin eforun çok daha büyüğünü birileri o kitabı yazarken harcadı. düşün dünyanın bir köşesinde, zamanın bir yerinde herifin birisi çıkıyor ve o güne dek kendisine kattığı neyi varsa bunları bir sistematiğe döküyor. o ana gelinceye kadar biriktirdiği tüm sermayesini bir kitaba harcayıp ortaya bir ürün çıkarıyor. uykusunu katıyor, uyanıklığını katıyor, acılarını katıyor, sevinçlerini katıyor. bilgi sermayesini katıyor, yaşanmışlıklarını katıyor ve bunları birilerine ulaştırmaya çalışıyor ve sen bunca çaba gerektiren sürecin ardından gelen son halkaya bir kitapçıda bir miktar para vererek bir anda sahip oluyorsun. adeta yılların birikimiyle kurulmuş sırlı bir şatonun en mahrem odalarına girmeye hak kazanıyorsun. bu aslına bakarsan çok özel bir duygu. fakat yine de başka bir dünya düzeninde son derece adice gözükebilecek kadar bıçak sırtı bir mesele gibi gelmiyor mu gerçekten? başka şartlarda belki... sanki teknoloji çok ilerlemiş de düzinelerce sofralık yemeğin kazanımını küçük bir hap haline getirmişler ve bir yudum su eşliğinde yutuverdiğin o hap ile düzinelerce sofra yemeğe sahip oluyormuşsun gibi. bu çok manevi bir durum değil mi sizce de? bir yazarın gecelerce kendine kattıklarını, defalarca yazıp yaktıklarını ve nihayetinde ikna olduğu son ürününü bir seferde hazmediveriyoruz. o kadar kolay harcamayın bazı değerli hazineleri. bu durum biraz acımasız gibi ama bir o kadar da manevi bir olay. i̇nsan bazen fark edemiyor. fark edince de hayrete kapılıyor. tam bu satırları yazarken aklıma ilk olarak oğuz atay geldi hemen. i̇lk sırada başka birisi de gelemezdi galiba. oğuz atay'ın romanlarından herhangi birini bile okusak hemen anlarız, oğuz atay'ın nasıl fışkıran bir deha örneği olduğunu. yıllar içerisinde nasıl bir muhteviyata sahip olduğunu anlamak için birkaç bölüm okumak bile yetecektir. oğuz atay'ın oğuz atay oluncaya kadar ne gibi delice süreçlerden geçtiğini anlamak gayet kolaydır. oğuz atay oldukça dertli, bu dünyaya karşı da son derece "kırgın" bir adam. bak burası çok önemli; "ne yapsak da nasıl yapsak bu dünyada" diye yana yakıla kırılacak kadar da naif bir adam. tutmuş romanlar yazmış işte... satır aralarında o kitapları yazan adamın kendisinin ne derece deli işi bir birikime sahip olduğunu anlamak işten bile değil. onun kısacık ömrüne sığdırdıklarına kaç ömür sığar tahayyül edebilmek kolay değil. oğuz atay gibilerine bu anlamda yetişmek keskin bir zeka ve güçlü bir cesaret gerektirir. sonra düşünüyorsun bu adam bu kitapları yazmış, son kitabını yazarken ömrünü yetirememiş. onlarca ömür sığdıracağımız ömrü kendisine bile yetememiş. eylembilim adındaki romanı yarım kalmış. yaa... okumak tam da böyle bir şey işte. okurken bu sancılı süreci de hatırlamak gerekiyor bazen. okuduğunun ne olduğu önemli değil. bu dünyada insandan çok "insan müsveddesi" vardır. okurken; dünyanın bir köşesinde, zamanın bir yerinde müsvedde olmayan bir "insan"ın kendi dünyasının en sancılı, en zorlu, en acıklı, en özel, en mahrem, en çıplak sokaklarında adımlar attığımızı hep hatırda tutmak gerek belki de... alıyorsun bir kitabı, içinde nesnenin ötesinde çok özel şeyler var. hem de en çiğ, en adice yazılmış şeyler için bile geçerli bir durum. bir nesneye değil, bir insanın yıllarca inşa ettiği benliğinin gizli odalarına bakıyorsun. bunun bu dünya üzerinde fiziki bir karşılığı yok. tamamen manevi bir tanım bu. "mahremiyetin kamulaştırılması" belki de sanatçı olmanın tanımı budur.
      0+ - solocunuz 19.04.2019 16:39:56 |#3094121
    17. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- kitap okuyanlar da okumayanlar da buraya bir baksın: soru: kitap okumanın amacı nedir? cevaplayan: james altucher çok tutarlı, eğlenceli fakat birazcık uzun bir cevap. "okumak, bence gelmiş geçmiş en kötü 'icat'. tam olarak zihinsel bir ölüm anı gibi. fakat ben 5 yaşımdan beri haftada ortalama 10 saat okuyorum. bazı haftalar daha fazla, bazı haftalar daha az... bu da gösteriyor ki okumaya tam 23.400 saatimi harcamışım. bu yaklaşık 11 iş yılı demek. (ortalama bir insan senede 2000 saat çalışır.) bu saatleri hayatım için bir şeyler yaparak geçirebilirdim. en azından itfaiyeci olup, hayatlar kurtarabilirdim. tüm bu nedenlerle, bu kıymetli ve sadece bir kez yaşadığımız hayatı boşa harcamadığımı göstermek için, okumanın neden iyi bir şey olduğuna dönük gerçekten iyi sebepler bulmam lazım... haydi başlayalım: 1- bir kitap okurken, 3-10 saat boyunca, bir kitap yazacak kadar önemli olduğunu düşünen bir egoistin hayattaki bütün bilgi birikimini emiyorsun. onun hayatından emiyorsun, bildiği her şeyi öğreniyorsun. bunun dışında kalan o sahte/entelektüel artistlenmelerin hepsini kus, dışarı at. sen de herkes gibi birisin. 2- senden üstün olan kayınbiraderinin statüsünü yerle bi etmek istiyor musun? o zaman hemen git ve tenis oynamakla ilgili ya da nascar yarışlarıyla ilgili ya da işte biraderin neyden hoşlanıyorsa onunla ilgili kitaplar oku. kitaplar harika sanal rehberlerdir. zengin olmak mı istiyorsun? warren buffet'la ilgili 5 kitap oku. ekonomiyle ilgilenen birisini zekanla tavlamak mı istiyorsun? bir ekonomi ders kitabı oku ve keynesyen ekonomi modelinden sohbet aç. kitaplar, diğer insanlar karşısında statünüzü yükseltmenin en kolay yolu. çünkü çevremdeki insanların %99.9’u senede 1 kitap dahi bitiremiyor. 3- daha iyi yazmanın en iyi yolu, daha iyi okumak. ancak salaklar, iyi yazmanın bir 'yetenek' işi olduğunu söyleyebilir. çünkü iyi yazmak gerçekten zor. ayrıntı: (#2285683) çoğu insanın yazısını ya da kitabını okurken kusasım geliyor. iyi yazmak için çok iyi kitaplar okumalı ve binlerce saat yazmalısın. peki iyi kitaplar nerede? kim bilir... her zaman yazmaya başlamadan önce beynimi yazıya hazırlamak için 1 saat okurum. dünyada bir kişinin yazmaya başlamasının tek nedeni, söyleyecek önemli bir şeyleri olduğunu düşünmesidir. ama dünyada 7 milyar insan var. neden seni dinlesinler ki? eğer onları iyi yazıyla kandırırsan, dinlerler. bu da ancak çok okumayla mümkün olabilir. 4- ne zaman hayatımdan nefret etsem; korku, bilimkurgu hatta romantik kitaplar okurum. belki işimde mutlu değilim. belki çok yalnız hissediyorum. belki de ilişkim kötü gidiyor... okumak, iyi bir yaşam için pratik yapmak gibidir. ve pratik yapmanın en kolay yoludur. kimseye zarar gelmez, ama sanki gerçekten o hayatı yaşıyormuşsun gibi kitap seni kendi dünyasına alır. bu bir nevi gönüllü şizofreni olmak gibi. okumak doğal bir şey değil. bir kağıt parçasındaki siyah sembolleri okumak için evrilmedik. zaten genlerimiz de 250.000 yıl önce yaşayan insanlarla aynı. o zamanlar daktilo, kağıt hatta kalem bile yoktu. bu nedenle okumaya başlamak için gerçek bir sebebiniz yok. okuyanlar, birilerinin tüm bilgi birikimini emmeye çalışan, kendi statüsünü yükseltmeye çalışan gönüllü şizofrenlerdir. yani öyle olmalılar, aksi halde neden gözlerine bu işkenceyi yaşattılar ki? hayatınızı kitapların yarattığı hayal dünyasında geçirerek boşa harcamayın.tabi, buna gerçekten ihtiyacınız yoksa." - link --- spoiler ---
    18. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Entry girecektim bu başlığa. Sonra baktım önceden girmişim zaten. Okudum onu da. "mahremiyetin kamulaştırılması" demişim: (#2259921) Fikirlerim hiç değişmemiş. Tutarlarsa tutucu bir insanım demek ki.
    19. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      içerik adına; en çok istenip, en az tecrübe edilen doğrultusunda tercih edilmesi gereken eylem. (bkz: amanokuyungençler)
      2bakınızı çok yanlış okudum. ah freud! - melodigibi 16.05.2020 22:54:30 |#3779496
    20. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
    21. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      1 haftadır kısa kısa devam ediyorum. hedefim daha kısa sürede bitirmek idi. (bkz: şeker portakalı) bu tür kitap önerileri için yeşillenmeyi severim.
    22. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      basmakalıp bir eylem değildir yaşam ehli için. okumak sadece kitaplarla sınırlı olmayacak kadar büyük bir girişimdir. kumarbazlar ihtimalleri okur, dedektifler vakayı. gurmeler yemeği, sanatçılar olguları. bu saydıklarımı her insan yapamaz belki ama her insanın yapması gereken en temel şey; insanı, hayatı, doğayı okumaktır. zira bu kurtlar sofrasına donsuz geldik, don edindik ama ölmeden o donu almasınlar altımızdan.. - link not: zihni göktay.. çok ama çok güzel adamsın sen be.
      1donun fiyatından çok vergi/bedel ödeyip hala tatava yapmaktan öte bir tepki geliştirmiyor ya, bize de yazıklar olsun aq. - louis froziel 14.07.2020 05:22:59 |#3835520
    23. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Türkiyede en çok korkulan eylem, Genel itibariyle laf olsun diye işte kitap okuyorum diyenler var sorsak en son cin ali okumuştur Okumak zihninizin kıvrımlarını açar, lafın tamamı deliye anlatılır son olarak (bkz: akıl sik değil ki millete sokasın) böyle böyle şeyler
    24. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bıktım amına koyim sürekli okumaktan, çalışmaktan. ben artık okuyarak bir şeyler öğrenmek yerine yeteneklerimi antrenman yoluyla geliştirerek para kazanmak istiyorum. sikeyim böyle sistemi ve ailem üzülmesin diye bu sistemden kopmak istediğim halde kopamayışımı.
    25. -1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      tek başına cehaleti almaya yetmez, bizimki gibi ne taraftan olduğu belli olmayan yaprak kürek toplumlarda ne yazık ki tek başına yettiği algısı var ve çok okuduğu için kendini herkesten akil zanneden dalyarak dolu memleket bu nedenle.
    26. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      artık tamamen kaybettiğime inandığım yeti. herhangi bir metni, yazıyı, paragrafı vs. geçtim artık cümle okumak bile çok zor geliyor bana. sadece göz gezdirip geçiyorum. asla ama asla başından sonuna kadar bitirebilmem mümkün değil. lise yıllarımda odaklanma sorunundan kaynaklı profesyonel destek almıştım ama artık bunu kendim aşmam lazım.