kedicik

140journosun adnan oktar terör örgütü şerefsizinin yaptığı pislikleri ve işlediği suçları konu alan belgeseli. -link videoyu izlemeyi yeni bitirdim ve kanım dondu. nasıl bu kadar kötü olunabilir aklım almıyor. yazacağım söveceğim çok şey var başka zaman buraya uğrarım.

bu adamdan gram haz etmezdim. ne olup bittiğini de hiç bilmezdim. evet türkiye çalkalanmış fakat ben haber izlemem. haber izlemek beni çok üzüyor. oturup ağlıyorum. ben de bu işi izlemeyerek kapattım. 2018 de baskın yapıldığı söyleniyor. ben bizim evde o nefret ettiğim lanet kardeşim yüzünden bir çok kez bu adamın videolarına maruz kaldım. birine bile dönüp bakmamıştım ne oluyor ne anlatılıyor ne bok yeniliyor diye. resmen güle güle bu adamı izleyen iğrenç bir kardeşim varmış. onca suçlamalara rağmen hem de. bunu izleyen birinin bu suçlamaları bilmemesi imkansız bence. hatta tutuklandığını bile kardeşim aracılığı ile öğrenmiştim. tehdit etme ve öldürme girişimlerini kimden aldığı belli olmuş. izleye izleye profesyonel olmuş :D

adnan oktar'ın ne yaptığını zaten herkes biliyordu ancak bu belgesel onu iyice ayyuka çıkarmış. diyeceğim şu ama; adnan oktar'ın seksle ilgili söylediği şeylerin ezici çoğunluğu doğru ve toplum & birey için gerekli şeyler. tabii, o tarz söylemlerin bu tarz birinin ağzından çıkmış olması sevişen iki yetişkin ve sağlıklı insan gördüğü an kuduz köpeğe dönüşen toplumda, insanları seks üzerinden baskılayanların elini güçlendirmekten başka hiçbir boka yaramayacak.

belgeseli izlemeyi ancak bitirebildim. kanalları değiştirirken bazen rastlardım. "nasıl böyle iltifat edebiliyorlar, salak bunlar" gibisinden şeyler derdim birçok kişi gibi. o cümleleri kurduğum için utandım kendimden. ne kadar zor, atlatılması imkansıza denk gibi görünen şeyler yaşamışlar. allah yardımcıları olsun. karaktersiz otostop çocukları. allah belanızı versin. inleye inleye geberin. edit: belgeselin sonunda kurulan "bu dosyanın kahramanları güçlü duran kadın mağdur ve kadın polislerdir" cümleleri de çok duygulandırdı. helal olsun be.

belgeseldeki itirafçı "özkan mamati" adlı adam belgesede ve internette kahraman olarak gösterilmiş, örgütten çıktıktan sonra örgüte karşı duruşu nedeniyle örgüt tarafından baskı, yıldırma, karalama gibi eylemlere sindirilmeye çalışıldığı ancak özkan mamati'nin bunlar karşısında yılmadan aslanlar gibi durduğu söylenmiş. halkımız gerçekten çok garip. bu adam niye bu örgüte girmiş? istediği neyi alamamış da örgütten çıkmış? örgüt içerisinde iken ne gibi suçlara karışmış? bunları soran yok. halkımız ya geri zekalı ya da tövbe denilen saçmalığa tehlikeli biçimde inanıyor.

Tam 7 yıl önce Adnan Oktar hakkında yazdığım şu entry'i okumanızı öneririm: (#1074869) Belgesel, izlemesi keyifli olmuş ama sonlarına doğru geldiğimde sikim gibi iş yapmışlar amk demiştim başta. Sonra serinin devamı için yakında "adnan" belgeselini yayınlayacakları bilgisini görünce biraz rahatladım. Çünkü Adnan Oktar figürü yılarca nasıl pop kültür ürünü olarak magazin malzemesine çevrilip kendisi hafife alındıysa bu belgeselde de olayı kediciklere ve kızları ağına düşüren bir sapıklık şebekesine indirgemişler gibi gözükmüş. Umarım bu eksiklik adnan belgeseliyle giderilir. Çünkü bu tarikatın; kızların hayatını karartıyor olması meselenin görünen ve bence en hafif yüzü olabilir. Yukarıdaki entryde biraz bahsetmişim ama ben kendisinin durumunun hala açığa çıkmadığını ve hatta açığa çıkmasın diye kendisini fonlayanlar tarafından hızlıca fişinin çekildiğini düşünüyorum. Kimlerin ne amaçla Adnan Oktar'ı yarattığını tam olarak bilemesem de gelinen son noktada Adnan Oktar'ın başarısız bir proje olduğunu ve istenen verim bir türlü alınamadığı için sonunda işlevini kaybedip hizmetine sundukları tarikatın çökertildiğini düşünüyorum. Adnan Oktar bence şahsen kendisi bile nasıl bir mekanizmanın planlı bir aygıtı olduğunun yeterince farkında değildi ve kendi delüzyonları içerisinde kaybolup giden bir sapıktı sadece. Tabii bunlar benim kendi spekülasyonlarım. Bu adam çok güçlüydü arkadaşlar. Muhtemelen gücünün bir kısmını tam bilemediğimiz cenahlardan fonlanarak sağlıyordu bir kısmını da elinde tuttuğu şantaj kasetleriyle sağlıyordu. Kendisi 2018'de içeriye atıldığında Fatih Altaylı dava hakkında şöyle demişti: "Ellerinde çok fazla şantaj malzemesi vardı ve bu işi yapabilmek için gerçekten çok temiz olmak gerekirdi." Güzel yerden yakalamış meseleyi. Bu adamın dokunulmazlığının esas sebebi devlet içerisinde kritik yerlerde ne kadar adam varsa hepsini bir şekilde kafa kola alıp kendisinin köpeği haline getirmiş olmasıydı. Olm daha internetin bugün olduğunun 10'da 1'i kadar yaygınlaşmadığı dönemlerde bu adam internette 3-5bin tık alan içerikler sebebiyle insanları evlerinden aldırıp gözaltı operasyonu çektiriyordu. Bir dünya ekşi sözlük yazarına dünyayı dar etti bu adam. Tehdit potansiyelini pek kullanamamış olsa da baya tehlikeli bir yapıydı yani. Zengin ailelerin saf çocuklarını kendisine çekerek elde edilecek bir güce ve yapıya sahip değildi. İçerisinde çok daha kapsamlı ve karmaşık bir siyaset ağı da vardı muhtemelen. Belgeselin bir noktasında açıkça Adnan Oktar tarikatına yapılacak olan operasyonun dönemin iç işleri bakanı Süleyman Soylu'dan gizlenerek yapıldığı söyleniyor. Süleyman Soylu şeytanının devamlı olarak bu heriflerle kontak halinde olduğu ima ediliyor falan. :D Yıllardır düşünürüm. Adnan Oktar figürü başarısız bir proje olmasaydı da Fetullah Gülen Cemaati gibi daha kapsamlı ve işlevsel bir hal alsaydı ne olurdu? Bu yapının önü açılarak ne amaçlanıyordu bunu düşünmekten uyuyamıyorum aq.

Böyle örgütlerin 30 yıl var olması ülkenin gelişmemesinin özeti

Bir kaç gündür çevremden duyuyordum, bugün izledim. İzlerken resmen ağzım açık kaldı. Küçücük çocukları nasıl kandırıp iğrenç bir oyunun içine sürüklemişler. Gencecik kızların, hatta çocuk denilebilcek insanların hayatlarını yakmışlar, karartmışlar. Gerçekten çok iğrenç bir durum. İnsanlar yıllarca bir hiç uğruna işkence görmüş, saçma sapan bir insanın kendini ve cinsel dürtülerini tatmin etmek için orada tutsak tutulmuş, dışarıyla ilişkileri kesilmiş. Bu insanları aileleriyle bile görüştürmemişler, resmen akıl oyunlarıyla içlerine çekmişler, beyinlerini yıkamışlar. Bir de bunları din adı altında yapmış bu adamlar. Hadi bir deli kuyuya taş atmış ben mehdiyim demiş, peşinden gidip bu örgütü ve iğrençliklerini bilerek, isteyerek bunun yanında kalıp, üstüne bir de örgütü büyütmeye yardım edip, küçücük kızları kandıranlar neyin kafasını yaşamış? 15-16 yaşındaki kızları kandırmalarına yardım eden kadınları söylemiyorum bile. Gerçekten yatıcak yeriniz yok. Videoyu izlerken o kadar üzüldüm ki o kızlara. Yaşadıklarını duydukça kanım çekiliyor gibi hissettim. Çok geç olmuş ama çok şükür kurtulmuşlar. İzlemek isteyenler için

hayretler içerisinde izlediğim belgesel. çok güzel olmuş öncelikle, yani soluksuz izletiyor. ama keşke böyle bir belgesel çekmeye gerek duyulacak bi olay yaşanmamış olsaydı. o kızların yerine koydum kendimi. çok can sıkıcı gerçekten. şu an bi kızım olsa muhtelemen evhamdan ölür giderdim. tabii üzüntüye sinir de ekleniyor. böyle bi yapılanma yıllarca nasıl aktif kalabildi diye sormadan edemiyor insan. kaç kadının hayatı mahvolmuş.

(#4617199) - ihlas haber ajansı'nın telif hakkı itirazı nedeniyle yayından kaldırılmış. kaynak: video linki ? serinin bir sonraki bölümü olarak beklediğimiz adnan isimli belgeselin yayınlanmasını şimdi daha büyük sabırsızlıkla bekliyorum. kimin/ kimlerin kuyruğuna basıldıysa o da yeni bir belgeselle anlatılır umarım :)):):)) edit: sinirle yapılmış anlatım bozukluğu

1 ay oldu yayınlanalı ben az önce izledim. Tam bir kaç dk önce bitirdim ve öyle yazıyorum. Kanım dondu resmen izlerken, ağladım. Kedicik diye dalga geçtiğimiz kadınlar için gerçekten özür diliyorum... Hiç bir olayın arka planını bilmeden hadsizce yorum yapmak genimizde var sanırım. O kadar kötü hissettim ki, bu kadınlar/çocuklar hayatları boyunca şiddetin her türlüsüne (psikolojik, fiziksel, ruhsal...) maruz bırakılıp "boyun eğmek zorunda kaldılar." Bir insanın başına gelebilecek en kötü travmalardan birisi olabilir. Tüm hayatını etkileyecek de bir husus ayrıca. Artık çok küçük yaşlarda güven duygusuna, aşka, sevgiye belki de inanca ve hayatta var olan bir çok insanî duyguya küs kalacaklar. Bunu düzeltmek elbette ki mümkün (yani dile kolay) ama bunların hepsini bu kadar küçük yaştan itibaren öğrenmek, tecrübe etmek çok zor. Ömer dizisini izliyorsanız bu konuya çok güzel vurgu yapiyolar ve işliyorlar son 3-4 bölümde. Zaten ben de diziye gelen yorumlardan gördüm ve izledim belgeseli. Böyle bir dönemde. Kiminle nerede nasıl tanıştığımıza çok tedbirli olmamız gerekiyor. Kiminle neyi paylaştığımıza da öyle... Olacak olan elbette oluyor ama dışarıda ki hayat çok kötü. Hiç gördüğümüz gibi değil. Bu devirde çocuk yetiştirmek (özellikle kız çocuğu) ne kadar zor daha da iyi anlıyorum bu tip olaylarda. Anne babaların çocukları üzerinde kurmuş olduğu o koruma kalkanını çok daha iyi anlıyorum... E: keşke izlemeseydim ya iyi mi yaptım kötü mü bilmiyorum. Çok etkisinde kaldım. Ne izlesem etkisinde kalıyorum zaten...