şu başlığa, aptallık ve arsızlık mevzusundan girip tarım toplumu, ilkel kabile hayatı ve kapitalizm üzerinden giderek gerçek fikirlerimi yazsam
vatana ihanet etmek‘ten yargılanıp annem dahil, her kadın tarafından lince uğrarım. ha, tüm bunlardan korktuğum için mi yazmıyorum? hayır. iki gündür öyle bir kafa yaşıyorum ki, anlatamam. dünya durgun bir su birikintisi ve ben onun üzerinde sırtüstü uzanmış, gökyüzünü izliyorum. yaşadığım kafayı şöyle özetleyeyim: dün bir erkek turist müşterime dövme yaparken, o an tv’deki müzik kanallarından birinde
tiesto‘nun müthiş şarkısı
the business çaldığı an elimdeki dövme makinasını bırakıp, kalkıp dans ettim. çocuk kahkaha ata ata güldü ve inanılmaz mutlu oldu. bu yüzden, sikmişim piç erkeğini de efendi kadınını da. veya tam tersini. zira en temelde herkes gırtlağına kadar boka batmış vaziyette. herkes can çekişiyor. dünyanın her yerinden insanlarla muhatap oluyorum, insanlık mahvolmuş durumda. tüm bu kokuşmuşluk esnasında hala hayattan keyif alan ve az da olsa insan kalan herkese selam olsun!