ilginç rüyalar

scooby doo ile uzaya çıktık yanımızda başka insanlar da var. tüm gezegenlerin üstünde türk bayrağı asılı kocaman ama böyle. bi başka rüyada da onur ünlü, gökalp ergen, obradovic ve ben kadıköydeki nazım hikmette çay içiyoduk. bizde böyle.

aslında rüya ilginç değil sonrası ilginç. anlatayım: rüyamda lise sınıf arkadaşlarımı gördüm. "oo naber bayadır görüşemiyoruz" falan deyip dalıyorum bulundukları sınıfa. oturuyorum bir sıraya. etrafıma bakımca ne göreyim? küçük küçük bebeler. arkadaşlarım onlara okuma falan öğretmeye çalışıyorlar. biraz sohbet muhanbetin ardından sınıfa hoca giriyor. arkadaşlarımdan biri o hocanın yardımcısı olmuş, çocukları yarışmaya hazırlıyorlar. arkadaşım çok mutlu ve heyecanlı. (bugün de sonuçlar açıklanıyor. inşallah sonuçları da öyle mutlu eder). uyandığımda instagrama girdim. o arkadaşım fotoğraf atmış ve o hoca yorum atmış.

(#2044347) şundan ilginci varsa gelsin beni bulsun. sözlükte tanıştığım ve aynı şehirde olmadığım herifi rüyamda gördüm. bu da böyle bi' bilinçaltı.

bir ara nasa’ya kafayı taktığım için sürekli uzaylı gezegenli galaksili rüyalar görüyordum ve baya mutluluk verici bir şeydi o sıralar

hidayet türkoğlu‘nu gördüm rüyamda aq. ama nasıl bir görmek? lise arkadaşlarım, ben ve bu ormanlık alanın ortasına kurulmuş bir basket sahasında basketbol oynuyorduk. bu kısım normal. anlam veremediğim neden hepimiz çıplaktık? adamda da maşallah ne alet edavat varmış be. hayal ettiğimde bile o kadar büyük hayal edememiştim. sanırım bilinçaltım içimdeki bastırılmış gaylığı körüklemeye çalışıyor ama yemezler. ananas gibi kızlar varken neden gay olur bu amk salakları anlam veremiyorum.

rüyamda televizyon izliyordum. altyazıda transfer haberleri geçiyor. griezman %24 ihtimalle psg'ye %45 ihtimalle arsenal'e 27m € bonservis bedeliyle imza atacak yazıyor jsjxjx hatırlayabilsem daha çok transfer haberi vardı hajsjsh

rüyamda çocuklar duymasın izliyordum sonra meltem çörek yaptım diyordu. sonra annemde ben daha güzelini yapmıştım diyordu. ben de seninkinin üzerinde çörek otu vardı ama bu çikolata parçacıklıydı diyordum. nasıl bir bilinçaltım var be. bu ara da gerçekten o çörekten nerede bulabilirim

tom cruise ile birlikteydim. arkadaşım arayıp uyandırdı. tom, beni bul.

silahlı suç örgütüne üye olup eylem yaparken recep tayyip erdoğan'ın buna müdahale etmesi ve hafıza kaybı adlı oyunculuğun düşük olduğu çakma, beleş ama bir o kadar da gerçekçi rüyamı anlatayım. rüyalar bildiğiniz gibi çoğunlukla olay örgülerinde sıkıntı olan şeylerdir. benim hikayem de tam olarak olayın ortasında başlıyor. karşımdaki zayıf, dökülmeye yüz tutmuş saçları ve boynuna kadar uzanan adamın bandasının ardından gelen ses bana şöyle diyordu: "beş dakika sonra çıkıyoruz, arkada kalan istemiyorum, görevimiz çok gizli başarısızlık kabul edilemez". adamın sesi cüssesine göre o kadar toktu ki onun hemen orada rütbeli biri olduğunu anlamıştım. fakat halen ne yapacağımızı, neden burada olduğumu, daha önemlisi buranın neresi olduğunu bilmiyordum. hemen arabaya atlayıp metroya inen merdivenlerin kenarında durduk. daha önceden arabadaki diğer şişman sakallı adam sokak lambasının icabına bakmıştı bile. i̇çten içe merak ediyorum görevi. bir diğer konu ise herkeste silah varken bende hiçbir şey yoktu. biraz bekledikten sonra yeşil t-shirtli normal görünümlü, arkası dönük sıradan bir adam metronun diğer yöndeki çıkışından çıkar çıkmaz şişman adam "siktir tersten çıktı" dedi. hemen arabayı çalıştırdı ama yeşilli adam da bunu fark etmişti. akşamüstü hava hafif karanlık ve yerler biraz ıslak ama hava sıcaktı. adam köşeyi döner dönmez balkonu olmayan yaklaşık 5-6 katlı yatayda da 10-15 penceresi olan bir binaya girdi. bu otel gibi bir şeydi sanırım. arabayı yolun karşısına çekerek siper aldık. ama benim kalbim çok hızlı atıyor. olayın adamı yakalamak olduğunu anlamıştım artık. 5 kişiyle bir adamı yakalamaya gitmemiz ise ya hepimizin çok beceriksiz ya da adamın çok profesyonel olduğu anlamına geliyordu. bu da çok ürkütücüydü. yanımdaki bandanalı adama "neden çıktığı gibi vurmadık?" diye sormak istesem de çekinip bana silah yok mu diye sordum. arka koltuğu yatırınca orada bir tane göreceğimi söyledi. dediğini yaptım ve kar98 benzeri, tek tek atış yapan uzun namlulu bir tüfek buldum. hatta kurma kolunu çekerek mermiyi ağzına verdiğimi çok net hatırlıyorum. sanıyorum ki elimde olan silahtan gelen cesaretle "yeşil bizim burada olduğumuzu gördüğü sürece dışarıya çıkmayacaktır, içeriye girmeliyiz" dedim. adam şaşkınlıklarını gizleyememekle beraber doğru diyorsun o halde içeriye giriyoruz dedi. yerinden hafif doğrulurken de "sen burada kal" dedi. onlar içeriye girerken arkadan polis sesleri gelmeye başlamıştı. kaçmakta kaçmamak arasında kararsız kaldım. kafamı bir an yukarıya kaldırdığımda pencereden bakanın benim eski bir hükümet çalışanı arkadaşım olduğunu fark ettim. yıllar önce içişleri bakanlığında yüksek bir yeri vardı. bir şekilde iletişimimiz kopmuştu. burada bir bit yeniği olduğunu anladım hemen olduğum yerden kaçmaya başladım. son olarak binadan silah sesi gelince tekrar kafamı çevirdim ve yan pencerede rte var. bana bakıyordu. o meşhur "aha sıçtık" hissiyatı geldi içime. tek tesellim havanın biraz karanlık oluşuydu. belki yüzümü seçemez. epey bir koştuktan sonra eve gittim, kapının arkasına belki lazım olur diye aldığım tüfeği de koydum. (bkz. rüyada dahi istifci olmak) eve gelebileceklerini düşünerek yakın arkadaşıma gidiyordum. yolda liseden başka bir tanıdığımı gördüm. selam verdi tam beni geçince kulağımda tiz bir ses duydum. tekrar arkamı dönünce eline gümüş rengi bir aleti bana tuttuğunu gördüm derken görüntü bulanıklaştı ve bayıldım. gözümü açtığımda parkenin üzerinde oturuyordum. ne kadar uzun sürdüyse demek ki götüm ağrımış. baş ağrısı, mide bulantısı, bulanık görüş vs her şey vardı. alet beni resmen perte çıkartmış. o sıra sol taraftan rte'nin geldiğini sağda da 3 tane adamın beklediğini gördüm. sağdan "erken uyandı, erken uyandı" sesini duyar duymaz tekrar bayıltıldım. i̇kinciye uyandığımda ise yatakta yatıyordum. tıbbi bir yerdi. rüya ya, hemen kolumdaki iğneleri falan kopartıp çıktım. uzun bir koridoru olan kırmızı siyah halılı mekanda ne aradığımı bilmiyordum. ondan önce olan şeyleri hayal meyal hatırlıyordum. koridoru bitirip döndüğümde ise tüm arkadaşlarım bana tiksinç gözle bakıyordu. bense ne olduğundan habersiz "niye böyle bakıyorsunuz" diye yanına yaklaştığım kaçıyordu. galiba kokuyordum, üstüme baktım ve bu yırtık pırtık kıyafetler benim değildi. sanki yıllardır öyleyim gibi bakıyordu herkes. pis bir alkolik evsize benziyordum. ben evsiz değilim dedim ama kimse inanmadı. oradan hemen geri çıktım. tabelalara bakarak buranın bir hükümet binası olduğunu fark ettim. takip ederek cumhurbaşkanı odasına geldim. odanın önü kimsesiz ve parke kaplamaydı. 2. bayılmamın aynı kaplamasından. o zaman hafızamın silinmeye çalışdığını anladım. ama olmamıştı ve hayal meyal hatırlayabiliyordum. i̇çeriye girip normal bir şekilde sohbet edip aklımın yerinde olduğunu belli etmeden bir şeyler öğrenmeye çalışacaktım. çünkü ortada bir hükümet çalışanı öldürülmüş ve illegal bir şey olduğu belliydi. hükümet destekli bir operasyondu bu. muhtemelen de beni ekibe alan bandanalı adam baştan izinsiz bir hareket yaptı ki hafızamın sıfırlanması yöntemine gidildi. öldürülmem riskli olacaktı. tüm bunları düşünerek kapıyı çaldım ve girdim, içeride abdullah gül'ün oturduğunu gördüm. tayyip biraz sonra gelmemi söyledi. parkeli alandan çıkar çıkmaz karnıma sağlam bir yumruk yedim. gözüm karardı. i̇ki kişi beni koridorda sürüklerken "salonda keşke belli etmeseydim" diye aklımda geçti ve görüntü tamamen gitti. tekrar açıldığında kan ter içinde kalmış ben acaba tekrar mi hafızam sıfırlandı diye düşündüm. çünkü eğer öyleyse halen daha hatırlıyordum. başarısız olmuştu yani. bu sefer aynı hataya düşmeyecektim ve hemen asosyal sözlüğü açıp olanları tek tek yazdım. bunu paylaştıktan sonra beni bulmaları pek vakit almaz. hakkınızı helal edin.

100 k'ya giriyordum sınavda.

rüyamda biri bana ilerde ikiz erkek bebeklerimin olacağını söylüyordu, çok değişikti

maldivler'e tatile gidip siyahi küçük pakistanlı çocuklarla tanışıp onlarla konuşuyordum. (bkz: bilinçaltım yine çok fena )

yine zombili bir rüya gördüm. ef sa ney di. bilinçaltıma aşığım.

la dün gece rüyamda sürekli tost yaptığımı ve yediğimi görüyordum.. rüyamda bile fakirim tost nedir ya hiç değilse insan büryan, pirzola, iskender falan görür tost ne ? tabirine baktım güzel şeyler demiş ama umarım gerçekleşir.

murat boz 'u namaza baslatmaya calismak, sonuc tabiki arkadasligimiz bitti :/ soxam bele vaziyete

çocukluğumda her gece yatarken aynı rüyayı görüyordum, psikolojik olarak aklıma mı işlemiş ne yapmışsa artık. neyse olay şöyle ki çocukken ailemle aynı oda da yatıyordum yani çocuk odası yoktu evimizde. neyse rüyamda uyuyorum sonra birden etrafa bir karanlık çöküyor siyah bir karaltı geliyor ve beni tutup odadan sürükleyerek çıkartıyor. annem arkamdan bağırıyor falan ama bir şey yapamıyor bazen de annem falan götürüyor. neyse bu rüya yüzünden geceleri hiç rahat yatamazdım, hep yorganın altına falan saklanırdım öyle uyurdum. böyle ilginç bir rüya ama bu rüyaya dair ilginç bir şey daha var ki oda 10 yıl sonra bir gün mutfakta yemek yerken, yatak odasının karanlığına bakmam ve alt benliğimde kaybolmuş o rüyaya dair her şeyin tekrar canlanması. o an böyle hiç hissetmediğim tarzda bir tedirginlik hissetmiştim.

bugün hayatımın en ilginç rüyasını gördüm. @madridlibela girdi rüyama. telefon numaramı bulmuş bi yerden mesaj atıyor. kardeşim sen iyiydin niye gitti gel be yapalım şu işi falan dedi. dedim bu ilahi bi işaret döneyim. (bkz: selamun aleyküm hayırlı forumlar)

ben bu rüya muhabbetine çok takığım ya. rüya görünce fazla fazla geriliyorum. yorumlamayı da beceremiyorum aşırı yüksek metafizik anlamlar atfetmesem de insan hayatında ciddi yer ettiğine eminim. yine garip ve tansiyonu çok yüksek bir rüya gördüm. normalde uyanır uyanmaz direkt yazarım ama bunu yazacak takati bulamadım kendimde. aklımda kaldığı kadarıyla yazayım. 4-5 erkek bir şehrin kalabalık sokaklarında sürtüyoruz. bir tane uzun saçlı kıza musallat oluyor benim yanımdaki elemanlar. ben pek oralı olmuyorum ama kızla baya atışıyorlar nihayetinde. sonra ben bizim gruptan ayrılıp kızı takip etmeye başlıyorum. 1 km sonra falan bu kız ağlamaya dövünmeye başlıyor. beni dövdüler, taciz ettiler minvalinde bir şeyler diyo sanırım etrafındakilere ama etrafındakiler pek iplemiyorlar bu kızı. yere oturup bağırıp çağırıyo sürekli. sonra benim olduğum tarafa doğru ağlaya ağlaya yürümeye başlıyor. aha diyorum bana çatacak şimdi deyip gerisin geri yürümeye başlıyorum. tam arkadaş grubumu bulmuşken birden bu kız yanıma geliyor koluma giriyor falan. bir bakıyorum uzun saçlıyken saçları aşırı kısalmış bu sefer. senin saçın bu kadar kısamıydı yav falan derken gel buraya deyip benin bir binaya sokuyor. sonra üst kata çıkıyoruz. kapısı aşırı küçük olan neredeyse sürünerek girdiğimiz bir odaya giriyoruz. küçücük odada 2-3 kişi daha var. yerlere yer yatakları falan atmışlar. ortam aşırı leş ve izbe bir yer. orada yanımdaki kız dahil hepsinin aslında travesti olduğunu öğreniyorum. travesti oldukları için evlerinden kaçmış hiçbir yerde barınamayıp buraya sıkıştıklarını falan anlatıyorlar. daha hatırlamadığım birtakım hayat hikayelerini de anlatıyorlar. birden kendimi travesti koğuşunda buluyorum yani. ortamın leşliğinden ötürü de baya bir an önce gitmek istiyorum. i̇şte tam o sırada içeriği girdiğimiz o küçücük kare şeklinde geçitten birtakım sesler geliyor. ben önce ayı yavrusu zannediyorum ama sonra öğreniyorum ki gelen hayvanlar domuzmuş. siyah siyah bir sürü domuz dayanıyor kapıya. kapı dediğim de tahtalarla kaplı küçücük bir alan. ben elime ne geçerse vurarak odayı savunuyorum. ama domuzlar da felaket sinirliler. gitmiyorlar amk. aşırı kulak tırmalayan sesleriyle her vurup uzaklaştırdığımın yerine yenisi geliyor. travesti ablalar o sıra napıyor hatırlamıyorum. benim tek çabam domuzların içeriye girmemesi. ama böyle zombi saldırısı gibi bir mücadele var ortada. hatta bir ara elimdeki şeyler yetmiyor bir tanesi geçidi aşıyor direkt üzerime geldiği gibi belinden ve çene kısmından kavrayıp domuzu kucaklıyorum. o sıra ağzının içini falan görüyorum. geri yolluyorum. hiçbir şekilde öldürmeye çalışmıyorum. kovmaya çalışıyorum ama gitmiyorlar. o sıra bir mızrak falan olsa da öldürsem şunları dediğim anda yavaş yavaş mücadeleyi kaybetceğimi hissediyorum. en yorulduğum anda uyandım işte. rüyadaki simgelere bak. taciz edilen kız. ağlayan kız. göğüsleri kıllı bir travesti. travestiler koğuşu. koğuşa sürünerek girmek. domuz saldırısı. domuzlarla mücadele etmek. pü amk.

liseden bi arkadaşımı gördüm geçen gece. deli gibi yemek yedik, bi yerden kupon buluyoruz bir de beleşe daha fazla yemek yiyoruz. ilginç olan aslında tam da rüya değil. ilginç olan bu rüyadan uyandığımda kakamın gelmiş olmasıydı lol.

Çam fıstığının içinden hacı yağı çıkmıştı.

biraz üzerinde durulsa ilginç hikayelerle senaryolaştırılabilecek rüyalardır. şu var bi hayalimize bir gönderme yapalım inceden. bir parça hakkımız sanki.

Bir rüyamda bıçaklandım can acısıyla uyanıp baktığımda bıçaklandığım yer kızarık ve çizikti baya kabuk falan tuttu sonradan. Hala ürperiyorum brrr.

bu asosyal bilinçaltıma nasıl işlediyse rüyamda kaç kere sözlükten uçurulduğumu gördüm. nick6'ma herkes r.i.p falan yazıyordu. sözlükten uçuyorum ama nick6 kalıyordu.. rüya işte. kimisi de iyi oldu uçtuğu hiç sevmiyordum zaten yazıyordu. (bkz: sözlükten düşman edinmek) kimisi neden uçtu ya iyi kızdı severdim diyordu. (bkz: sözlükten dost edinmek) o beni sevmeyenlerin nickini bi hatırlayım analarına miyavlıycam

Yıllar önce Cimbom bileklik satmaya başladığı sıralarda, rüyamda Hasan Şaş'a bileklik satıyordum ve bu projenin mantığını anlatmaya çalışıyordum. Silivri'de ordaydı. Hasan Şaşım Hasan Şaşım Fenere...

Bir camideyim. Cami kürsüsünde bir siyasetçi konuşma yapmakta. Cami insanların göğüs hizasına kadar suyla dolmuş. Kafası ve gövdesi birbirinden ayrılmış insanların parçaları etrafta yüzmekte. Bense otokontrolümü kaybetmiş ve birazdan etrafta cesetleri yüzen insanlara dönüşmek dehşeti içerisindeyim. Rüyamda bu durumun ismi siyasi kafa sendromu olarak geçmekte.

Arkadaşım rüyasında bir 'at' ın ona tavsiyeler verdiğini görmüş, bence çok ilginç asfasdfasass

Çocukken sürekli rüyamda simsiyah dev adamlar benim yatak odama tahta merdiven dayayıp beni kaçırıyorlardı sırf bu rüya yüzünden 13 yaşıma kadar tahta merdivenlerden çok korktum.

Eskiden çoğu zaman film görürdüm. Yani oturmuşum televizyonda film izlerken birden sahnenin içinde oluyorum kimse beni görmüyor ama ben filmi oyuncuların yanından izlemeye başlıyorum. Uzun zamandır olmuyordu bu durum ta ki bu geceye kadar. Aslında bu gece gördüğüm rüya hepsinden daha saçma ama daha eğlenceliydi.. Harry potterdaydım :d Filmi izlemiyordum, ben de oynuyordum. Birden hogwartsı su basmaya başlıyor, kötü büyücüler büyü yapmış nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde muggellar da var okulda. Ben büyü yapmaya çalışıyorum ama elimdeki asa değil boyna takılan maske aparatı:(((( Geçen gün tekrar tüm seriyi izlemeye karar verip vazgeçmiştim, onun için böyle oldu sanırım :(

Tam manasıyla uçup kaçtığım bir rüya gördüm. Aslında bir tane olmayabilir ama kesintisiz bir şekilde birkaç tane rüya gördüm sanki. Ben rüyalarımda tam olarak ne yaşıyorum hiç anlayamıyorum ya. Rüya esnasında oluyor bu ama uyandıktan sonra hatırlamaya çalışırken değil. En azından bi başı sonu olan rüyalarım bir elin parmağını geçmez heralde. Rüya görmek böyle giriş gelişme sonucu olan bir şey değil tabii ama hep bir baş dönmesiyle yaşıyorum rüyalarımda. Bu sonuncusu çoğu insanda böyledir muhtemelen, demek istediğimi anlatamadım. İşte bu anlatamadığım tamamen bana özel olduğundan emin olduğum durum rüyalarımı bir olaylar zinciri halinde görmemi en azından öyle hatırlamamı engelliyor. Bu durum da ilginç kılıyor benim için rüyalarımı. Çünkü uzanıp dokunabileceğim bir konsept dahilinde olmuyor hiçbiri. Hagsgsh ben abartıyor da olabilirim. Neyse bu geceki gördüğüm rüyaya gelecek olursak gelemiyorum işte amk anlatabileceğim hiçbir şey yok zihnimde: uzaya fırlatan bir araçla bir iki adamla bi yukarı gittim hemen geri geldim orda noldu niye gittik niye hemen döndük bilmiyorum nereye gittiğimizi bile bilmiyorum. Bir şeyden kaçıyordum hayvanlar vardı, bu kadar. Bisiklete biniyordum bir kaza oluyordu, bu kadar, kazayı kim yaptı onu bile hatırlamıyorum, ben de yapmış olabilirim ama yok ben değildim. Bir hayvan da olabilir çarpılan bir çocuk filan da. Dükkan gibi bir yere gidip, bir apartmanın bodrum katında ama insanların yaşadığı bir yere gidip çok yakınım da olabilecek birine ya da hiç tanımadığım yabancı birine bir milyona yakın para verdiğimi görüyorum. Ama bu parayı verenin ben olduğumdan da emin değilim birine refakat etmiş parayı o vermiş ben sadece yanında bulunmuş da olabilirim. Para da yardım amaçlı ya da borç için ödenen bir paraydı sanırım. Evde birtakım anlamsız şeyler yaşadım bu şu aralar içinde bulunduğum günlük sıkıntılarımı sembolize ediyordu. Bir de ben şunu keşfettim bana bir şey ifade eden rüyalarımın geçtiği mekanlar önem arz ediyor. Belli tarzda ya da aynı mekanlarda ama sınırlı sayıda, geçen rüyalar oluyor, onları görürken bir kafa sakinliği gibi bir şey yaşıyorum çünkü buna benzer bir rüyayı daha önce de görmüş oluyorum. Ama his ben buna benzer bir şeyi daha önce görmüştüm olmuyor, aksine rüyada yaşanılana daha fazla odaklanıyorum. Güzel bir his oluyor görülen olay kötü bir olay bile olsa. Mesela bu kaza olayı öyle sayılabilecek bir mekanda geçti. Kaza tam olarak nasıl oldu hatırlamıyorum yine de. Ama kaza değilse bile o an hissettiğim şeyler ya da başka bir şeyler rüyayı görürken daha net oluyor. Bunlar ne oluyor ne anlama geliyor uyanıkken bilemiyorum. O yüzden bu tarz rüyalarımı daha çok seviyorum, çok nadir gördüğüm için belki de. Evet, buralar karman çorman oldu. Gördüğüm rüyalarımın en ilginç özelliği o kadar da ilginç olamaması.

Lise zamanlarında edebiyat hocamızın beni öldürmek istediğini görmüştüm.korku filmlerindeki gibi böyle garip bir yerdeyiz o beni kovalıyor bende yapmayın hocam ben size ne yaptım diye kaçıyordum. Öyle bir rüyaydı ki etkisinden bir süre çıkamadım hiç de unutamadım

rüyamda kırmızı bi gelinlik ile apar topar evleniyordum ve bi çiçeğim bile yok diye ağlıyordum. anlatacaklarım bu kadar.

geçen akşam rüyamda koskoca dağlık bi alanda site gibi bir şey kurulmuş, yapılan binalar okul olarak kullanılıyor ama mekan acayip geniş bir alan, işte burada öğrencilik hayatımın yarısının özeti sayılabilecek bir şekilde saatini dahi tam olarak bilmediğim bir sınava yetişmem gerekiyor. bilinçaltımın maskaralıkları olarak algıladım bunu. ben ordan oraya koşturarak sınava gireceğim binayı bulmaya çalışırken birden karşıma erkan petekkaya çıkıyor onu gördüğümden dolayı hiç şaşırmıyorum çünkü kendisi benim lisede matematik ya da geometri öğretmenimmiş. adı da arkadaş zekai "ökten" ya da ona benzer bir şeymiş. ben bu şairin en fazla bi iki şiirini okumuşumdur halbuki. neyse işte bu Erkan hocam beni sınavıma boşverip kaç sene önce mezun olduğum liseden rehber öğretmenime yönlendiriyor tuttuğu gibi. odasına girdiğimde görüyorum ki bu hocam da nilperi şahinkaya'nın ta kendisi. odasına girdiğim gibi kadın da beni dinlemek yerine kendi öğrencilik hayatından ve okulumuzdaki kariyer serüveninden bahsediyor, anlattığına bakılırsa ben mezun olmadan çok önce bizim lisede rehber öğretmenliği yapmaya başlamış. ama ben kendisini öğretmenim olarak hiç hatırlamıyorum, sadece oyuncu olarak tanıyorum ki öğretmen olarak çalışırken aynı zamanda oyunculuk da yapıyormuş. odasına rehberlik etsin diye gittim ama sadce kendi hikayesini dinleyip ayrıldım yanından, ayrıca hatırladığım birbirimize burçlarımızı sorma muhabbeti vardı o benim burcumu tahmin edemedi, ben onunkini balık burcu diye tahmin ettim, "aa nerden bildin gerçekten balık burcuyum" diye karşılık verdi ben de ona cevaben "ben bilirim" dedim bu bana orda bi tık uyuz oldu nedense. neyse işte benim salak rüyam muhtemelen burada bitmemiştir ama ben buraya kadar hatırlıyorum. nilperi şahinkaya'yı da öyle bir geçer zaman ki'den bu yana hiç doğru dürüst izlemedim, sadece aynen aynen'e youtube'dan birkaç bölüm bakmıştım. yakından da güzel hatunmuş jdjdms. burcuna baktım gerçekten balıkmış bilmiyordum jfjdjd. bu entriyi okuyanlardan özür dilerim giden bir dakikaları için :d

Gökte ararken başlığı, yerde buldum. Geçtiğimiz yıl, ağır bir kalp rahatsızlığı geçiren tanıdık birisini , rüyamda görmüştüm. Herkes ağlayarak , adeta ölümünü bekliyordu. Komadaydı, uyanmıyordu... Rüyamı görür görmez, tabirine bakmıştım. Uyanacağını haber veriyordu adeta. Üzerinden çok da geçmeden uyanmıştı, yaklaşık iki hafta içinde. Şimdiyse o kişi, tekrar ameliyat oldu ve narkoz sonrası uyanmadığını duyduk. O ağır ameliyattan ve geçirdiği kazadan sonra.... Şimdi tekrar uyanmaması o kadar ağır bir durum ki ailesi için. Keşke tekrar bir mucize olsa ve uyansa...

Ortaokulda felsefeye ilk kez merak salmıştım. Resim hocamın tavsiyesi üzerine Sofie’nin dünyasını okuyordum o ara neyse. Bir gece böyle ağaçlı, ırmaklı çok güzel manzaralı bir yer gördüm. Yaşlı (gri uzun sakallı) bir amcayla bir konuyu tartışıyormuşuz güya. Tam böyle uyandım uyanacağım o sırada zihnimde bir ses yankılandı. Ne dediğini maalesef hatırlamıyorum ama acayip bi soruydu. Muhtemelen anlamsızdı ama googleda aratınca bir sürü alakasız şeyin arasından yazarın neden ateist olduğunu yazdığı uzun bir paragrafla karşılaştım. Acayipti.

bir devlet dairesinden çıkar çıkmaz binanın önüne beyaz renkli sedan bir bentley otomobil yanaştı. içinden reis çıktı, selam verdi, sanki özel şoförümmüş gibi arabaya bindirdi. önde reis ve first lady, arkada henüz bebek olan iki torunları ile birlikte bilinmeze doğru yol aldık. reisin torunları gayet sevimli ve hareketliydi, yolculuğun hatırladığım kısmı arabanın konforuna hayran kalmakla ve bebeklerle ilgilenmekle geçti.

İnsansı canavarlarla dolu bir rüya gördüm, onlarla uğraşmaktan sevdiceğime bir kere sarılamadım ya. Zaten kırk yılın başı rüyamızda bir sevdicek bulduk... neyse bir de canavarın teki sevdiceğimi ısırdı benimkine aşırı anlayışlı olma özelliği yüklendi. Herkesin hayatta en önem verdiği şey gücü oluyormuş da. Üç metre tırnağı olan canavarla biz nasıl savaşalım şimdi aşk böceğim <3 böyle saçma sapan şeyler hep benim rüyalarımı buluyor işte. Şunu da ekleyeyim; en son üzerimize gelen canavarın kolları falan sandalyeye dönüşmüştü, yani hayatta en çok sandalyelere önem veriyor demek bu ahshahahh kafamın içinde çöplük var galiba bunlar nee

Yine mükemmel bilinçaltımda doğada şifalı bitkilerden toplayıp kendimce formül yapıyordum (Ufak tefek şeyler biliyorum). Bu sırada kırlardayım tabi. Sonra yaşlı biri gelip karıştırmam gereken bitkileri ve beni iyileştireceğini söyledi. Tabi ben bitkileri unuttum... denerdim yoksa:( Rüyamda bile hastayım ya.

Hani birçok insanın sık sık gördüğü kalıplaşmış bazı rüyalar vardır. Örneğin yüksek bir yerden düştüğünü görmek. Bunu çok fazla insandan duydum, bu rüya bazı insanlarla bütünleşmiş adeta. Benimle bütünleşmiş rüya ise merdiven çıkamamak. Evet rüyalarımda sık sık, karşılaştığım merdivenlerden çıkamıyorum. Ayaklarım falan kasılıyor, başkalarından yardım almaya çalışıyorum. Çok tuhaf bir duygu gerçekten. Rüyada kendinize kızıp, hâlinize acıyorsunuz. Bunu biraz hafif düzeydeki yükseklik korkuma bağlıyorum. Çok dik veya yüksek yerlere çıkan merdivenlerden normalde de çekinirim zaten ama rüyalarımda bu korkumla çok daha fazla karşılaşıyorum. Neyse öyle işte buradan sevgili Freud babacığıma sevgiler, kaybettiği savaş yok.

hastane koridorlarında oksijen tüpü ile uçarak geziyordum....

amcamı silahlı çatışmadan kurtarıyordum. ilginç olan şu ki benim bir amcam yok.

Ne güzel gülüyodum niye uyandım ki

Bu sabah uykum olmamasına rağmen eli boşluktan birden kendimi yatağa kıvrılırken bulup uyuduğumda gördüğüm rüya son zamanlarda gördüğüm en garip rüyaydı. Aslında birbirinin devamı olan iki rüya gördüm galiba ama uyandığımda rüyamı yazarken bu iki rüyanın birbirinin devamı olup olmadığından tam kesin bir şekilde emin olamadım. Neyse rüyama geçiyorum. Rüyamda Mesih'in arkasında namaz kılıyordum ve namaz kılarken öldürüldüm. (Rüya baya havalı olduğu için anlatıyorum evet .d ) Bir tane mescit gibi bir yerdeyiz ve rüyada mesih olduğunu bildiğim birisi namaz kıldırıyor ve arkasında da 3 kişi falan var. Ben de birden gaza gelip en ön safta namaza duruyorum mesihin arkasında. O sırada arkada birilerinin konuşmalarını da işitiyorum. Benim için "yazık oldu buna da. Kimse tanımıyordu halbuki" falan diyorlar. Ondan sonra namaz esnasında benimle beraber namaza duran diğer cemaat üyelerini tek tek bıçaklıyorlar. Sonra sıra bana geliyor. Kıyamdayken bir iki defa bıçaklanıyorum. Hiçbir şekilde acı falan hissetmiyorum da yıkılmıyorum da. Namaza devam ediyorum. Diğerlerinin yıkıldığını ve muhtemelen öldüğünü düşünüyorum ayrıca. En son secdeye gittiğimde son bir bıçak darbesi daha alıyorum ve onunla beraber secdeden kalkamıyorum artık. Aslında yine öyle acı falan hissetmiyorum ama birden ölü taklidi yapmaya karar veriyorum nefesimi falan tutarak secdede yığılıp kalıyorum. Sonra bizi öldürenler 2li grup olup tek tek cesetleri mescidin dışına taşıyorlar. Sıra bana geliyor. Kollarımdan ve ayaklarımdan tutup yüz üstü bir şekilde sürükleyerek beni de dışarıya çıkarmaya başlıyorlar. Ben tüm süreç boyunca bir şekilde kurtulacağıma inanıyorum. En fazla bir köşeye atıp giderler diye düşündüğüm için son derece acısız bir şekilde canlı olduğum halde ölü taklidi yapıyorum. Baş tarafımdan sürükleyen adam böyle başında takkesi olan, avurtları çökmüş bir gözü sanırım arızalı bir zenci. Katarakt varmış gibi mavileşmiş tek gözü. Ben bir an için hızlı nefes almaya başlayınca bu zenci beni fark ediyor ve diğerlerine eliyle beni işaret edip ölmediğimi söylüyor. Sonra da mescitten çıkamadan beni sırt üstü çeviriyorlar ve ekmek bıçağını andıran büyük bir bıçakla göğsüme bıçak saplıyorlar. Bu son darbe acıtıyor ve ben birden sıçrıyorum. iki elimle bıçağı kavrayıp "neden yaptınız, neden yaptınız" diye haykırıyorum. Bu şekilde uyandım. Uyanır uyanmaz da yazdım rüyamı. Bir de bu rüyanın öncesi var. Ama şimdi iki rüya birbirinin devamımı oradaki kişi arkasında saf tuttuğum mesih mi emin değilim. Çünkü bu ilk rüyada mesih akan bir Nehirde kanatlı bir bineğe biniyor. Bindiği hayvan tam olarak ne bilmiyorum. Şu Miraç'ta anlatılan Burak atı gibi değil de daha çok avatardaki kanatlılar gibi bir hayvan. Mesih Nehir'den bu hayvanı çıkartıp üzerine biniyor ve bana küçük bir gösteri yapıyor. Zaten tahminen bu rüya sonraki namaz hadisesinin öncesiyse eğer ben de bu gösteriden etkilenip arkasında saf durmaya karar veriyorum muhtemelen. Baya garip bir rüyaydı bence. Bir de defalarca bıçaklanmama rağmen hiç böyle korku dolu hissetmemiştim uyandığımda. Edit: Bir konuya açıklık getirmek istiyorum: Mesih inancım yok.

kullandığım ilaç biraz uyku yapıyor. bugün saat dört gibi uyuyakalmışım. rüyamda Kıbrıs'ı işgal ediyordum ve Kıbrıs'ı işgal ettiğim için uluslararası bir krize yol açmıştım resmen tüm dünya ölmemi istiyordu bense sadece Gençlerbirliği maçlarına gidemeyeceğim için üzülüyordum. çok kötü bir kabustu.

rüyamda küçük kuzenimi öldürüyordum. cesedi gözümün önünden gitmiyor. yüksek bi yerden itiyorum. oradan baktığımda beyaz elbisesi ve kanlı başı görünüyor. aşağı inip ara ara bakıyorum. bi’ taraftan baktığımda sadece kırmızı bir bez, bi’ taraftan baktığımda kanlar içinde kuzenim, bir taraftan baktığımda kırmızı sweatshirtümle ben yatıyor oluyorum. sonra anneme söylüyorum öldürdüğümü. onu şok içinde bakarken bırakıp yolda gördüğüm dayıma da söyleyip ondan beklediğim derecede tepki alamasam da kaçıyorum oradan. sokak sokak yürüyüp ne yapacağımı düşünüyorum. ben. birini. öldürdüm. ay çok kötüydü. aşırı çaresiz hissettim. -ben öldürdüğüm hâlde?- Allah yaşatmasın ya, inş kimseyi öldürmem. birini öldürmem gereken bi’ durumda da kalmam umarım.

İlginç bir rüya görüp uyanınca şöyle gorsel sorguluyorum bilinçaltımı, neydi şimdi bu ne gerek vardı?

Benim de öğrencisi olduğum bir okulun içinde farklı bir yapı olarak bir hapishane kurmuş ırspıçcklrı. Rüyanın ilk yarısında bundan haberdar değilim, burada ve kapanışta da ilginç şeyler olsa da ben yalnızca bir ayaklanmayı anlatıcam. Evet bu mahkumlar ne öğrenciye ne de insana benziyor. Tuhaf tuhaf dövmeli piercinglerle kendini mafetmiş adamlar ya da filmlerdeki insan benzeri yaratıklar. Ayaklanma okulun bir bölümünde etkili ben derste olmak yerine okulda amansız bir geziye çıktığımdan haberdar oluyorum hemen. Ve isyanı bastıracak olan öğrenci ve öğretmen topluluğunun içinde o yöne doğru gidiyorum. Bizi ayıran kapıda bu tarafa saldıran adamlardan birini gördüğüm an geri çekiliyorum ve muhtemelen benim yerime fenerbahçe formalı bir çocuğu içeri katıyorlar :( Orda ona ne yapacaklarına dair iğrenç düşüncelerle gerisingeri kaçıyorum ama artık iyice yayılmış bu deliler ama gene fazla etkili değiller taki sizi yakalayana kadar. Ölen yaralanan kaçayım derken yüksek yerlerden düşüp ölen öğrencilerle dolu her yer. Ben de farklı biri olarak yüzüm gözüm kan içinde görüyorum kendimi ama bu kişi ben değilim bir başkası. Sonra düzeliyor ama sanırım bu emin değilim. Benim elime hapishanedekilerin birbirlerine mi eski kurbanlarına mı kime olduğunu bilmediğim sapkınlıklarının resmedildiği yıllık tarzı bir şey geçiyor. İyice midem bulanıyor. İsyan bastırılamıyor ama ben merkez noktadan uzaklaşıyorum orda faklı bir çabaya giriyorum. Olan bitenden habersiz insanlar var gene okulun içine kurulmuş ama küçük istasyon gibi bir yerde. Belki sadece bir bekleme odası. Ben orada üstümü başımı düzeltmek için yardım isteyip derse girmek istiyorum. Sonra bunu da yapmıyorum. Ve akrabalığım olan ya da bir arkadaşımın akrabası olan yaşlı bir kadınla bu mahkumlardan birinin sevgili olduğunu görüyorum adam kadını öpüp koklarken seni yicem yicem diyip duruyor ve en sonunda yemeye çalışıyor ya da gerçekten yiyor tam bilmiyorum. Burada bir şeyler yapmıyorum sanki bu olayı sadece izliyor gibiydim ama çok tasalanıyorum. Bir çaba içine girmişim ve kadın kurtulmuş da olabilir. dudkfkf hepsi de olabilir. Sonra gene tamamen başka bir şey için koşturmaca. Uyanış.

benim en ilginç rüyam, marilyn monroe'nun, adnan menderes'e "happy birthday mr. president" diye şarkı söylemesiydi.

eskiden gördüğüm her rüyadan bir anlam çıkarmaya çalışırdım. sanki sürekli bana bir mesaj veriliyormuş gibi düşünürdüm. bir süredir bilinç altımı keşfetmeye başladıkça rüyalarımın da sebebini görmeye başladım. günlük yaşamda düşündüğüm şeyler, gördüğüm insanlar, izlediğim filmler ve dinlediğim müziklerle birlikte bir karışımla farklı şekilde rüyaların oluştuğunu fark ettim. hatta bazıları öyle alakasız saçma oluyor ki, türk komedi filmlerinde böyle senaryolar yok. en ilginçleri ise yoğun anime izlediğim dönemlerde rüyamda japonca konuşmamdı. bunun daha üstünü şimdiye kadar görmedim.

Rüyamda sahura kaldırılıyodum... Rüyamda. Uykudeyken. Sahur... Te allam

Rüyamda Avrupa'daydim amk. Ezan okunana kadar kalkmadim. İlk defa ezandan sonra iftar açtım .d Rüyaya bak amk yere para atıyorlar adetmis.Ben akşam hepsini topladım evde sayıyorum 1000 Euro 50 tane altın çikolata çıktı. Çikolatalari kesin Türkler atmış. Amk Avrupa gördük rüyamızda. Allah gitmeme onay verdi galiba.