bugün
yenile
    1. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      türk edebiyatında çok farklı ve geniş bir tanımı var. genel olarak insanlar arasında olan biten her şey iletişimdir. duygu ve düşünceleri anlatmak, aktarmaktır.
    2. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      en etkili iletişim aracı dildir
    3. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      varsayımların ne ironik olanıdır. sizi dünyanın her hangi bir yerinde olabilecek bir odaya alsak mesela? dünyanın her hangi bir yerinden bir insan getirsek mesela? bir süre karşınıza konulmuş olan ve hakkında hiçbir şey bilmediğiniz bir insana karşı konuşmaya başlasanız ne hissedersiniz? karşınızdaki insanın işitme engelli olduğu ihtimali söylense size? karşınızdaki insanın konuştuğunuz dili bilmeme ihtimali söylense size? konuşurken ne hissederdiniz? anlattıklarınızın anlaşılabildiği, varsayımdan ibaret olduğu ihtimali daha bir gerçekçi, daha bir canlı gelirdi herhalde. aslında bu ihtimal hep vardı ve hep var olacak. i̇nsanlar sizi duyabilir, insanlar sizinle aynı dili konuşabilir ama insanlarla iletişebildiğinizi düşünmek rahatsız edici bir varsayım. hiç sevmiyorum oğlum ben insanları. vallahi bak. i̇nanılmaz konuşkan bir insanım ben. ama kimseyle ciddi bir şeyler konuşmayı sevmiyorum. zaten elime yüzüme de bulaştırıyorum hep. birilerinin seni cidden anlamadığını düşünmek, bu şüpheyle yaşamak vallahi de billahi de anlatmaya çalışmaktan yeğdir. yanlış çağda doğmuş olmanın ızdırabını yaşıyorum kimseye anlatamıyorum. i̇nsanların delirmiş olduğunu anlatmaya çalışıyorum, delirdiğimi zannettiriyorum. bu bütün bu insan ekosistemi büyük bir çılgınlığı normal olarak algılıyor, anormalleştiğim anlaşılıyor. i̇nsanların standart diye niteledikleri aslında olağanüstü şeyler anlatamıyorum. ben anlamıyorum. sen anlıyor musun? i̇nsanların neden bu kadar kolay delirmeden devam ettiğini anlamıyorum, neden anlayamadığımı anlatamıyorum. sıradan diye bahsedilen şeylerin aslında ne kadar da olağan dışı olduğu, bırakın beni 100 yıl önce bile dünyanın en garip davranışları olduğunu kimsenin ciddiye almamasını anlamıyorum mesela. sen anlıyor musun? i̇stisnasız neden **bütün** insanlar bu kadar sahtekar davranıyorlar anlamıyorum mesela ama bu mesele değil ben insanların; herkesin sahtekar ve iki yüzlü olduğunu neden görmediğini daha çok merak ediyorum aslında. bütün kötü özelliklerin gerçekten kendileri ve sevdiklerinin dışındaki insanlarda toplandığına bu kadar kesin bir iman ile nasıl inanabiliyorlar anlayamıyorum mesela. sen anlıyor musun? politikacılar dünya çapında "sahtekarlık" olarak bilinen bir mesleği bile bile icra ettikleri için yavaş yavaş daha samimi gelmeye başlıyorlar bana anlatamıyorum. neden bütün yalancılar, tacizciler, sapıklar, hırsızlar, katiller, iki yüzlüler, sahtekarlar sadece ve sadece televizyonlarda, haberlerde, dizilerde, filmlerde en yakın bir üst sokağımızda olabiliyor da asla kapımızdan içeriye giremiyor anlayamıyorum gerçekten. sen anlıyor musun? o iyi insanlar o güzel atlara gerçekten bindiler mi yoksa aslında öyle bir at hiç mi hiç olmadı mı bilemiyorum. i̇yi olmayı siktir et o "gerçek" insanlar tam olarak neredeler merak ediyorum. şu yüzyılda "insan" diye isimlendirdiğimiz organizma tam olarak nedir bilemiyorum. kimlere hangi şartlar altında insan ismini taktığımıza dair hiçbir fikrim yok mesela. ben anlamıyorum. sen anlıyor musun? her gün sabahın köründe sokakları süpüren o adam, ya da sabahtan akşama direksiyon sallayıp insanları bir yerden bir yere taşıyan o adam, karşı evin camlarını silen o kadın, o dizide masum bir kızı canlandıran o oyuncu... bu insanlar tam olarak ne yapıyor, ne işe yarıyor bilmiyorum mesela. ben anlamıyorum. sen anlıyor musun? en kötüsü bunları insanlara da anlatamıyorum. anlatsam da anladıklarını anlayamıyorum. biz ne yapıyoruz? onlar ne yapıyor? ben ne yapıyorum? sen ne yapıyorsun? i̇nsanlar tam olarak ne yapıyor? sakın, sakın. "bütün insanlar bomboş yaşıyor, insanlık öldü aziizim" gibi bir edebiyat yapmıyorum. ben iyisiyle kötüsüyle, erdemlisiyle, ahlaksızıyla, köşe başındaki fahişesiyle, labaratuvardaki bilim adamıyla tüm insanlardan bahsediyorum. ne yapıyorlar? ne yapıyoruz? ben anlamıyorum. sen anlıyor musun? bunları değil! sen beni anlıyor musun? ben bilmiyorum. sayın ulaştırma ve haberleşme bakanım; i̇letişemiyoruz!
      0ne zaman toplu taşıma araçlarına binsem "aq ne yapıyoruz lan biz" diye söyleniyorum. sonra insanlığın gelişimine hayret ediyorum daha da sonra tutunduğum tutacaktaki mikroorganizmaları düşünüp rahatlıyorum şaşırıyorum falan djfıdof velhasıl içinden çıkması zor bir durum seni anlıyorum. - mumyax 06.07.2017 16:57:56 |#3721962
      0aslkdjalskd bana halden anlayan adamlar lazım. aşırı haklısın :)) azıcık rahatlattın ama işte beni cidden anlıyor musun bilmiyorum ama orası da ayrı salkdjaslkda - devriksekiz 06.07.2017 18:26:08 |#3722026
      0orasını bilemem ama benzer bir durum olduğu aşikar. hele hele caddeyi izlerken pis kafa yaşatıyor bu his :) - mumyax 06.07.2017 19:04:22 |#3722072
      butun yorumlari goster (5)
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇letişimin 2 kelime anlamı var; 1. kişiler arasında, duygu, düşünce, bilgi, haber alışverişi, duygu, düşünce, bilgi ve haberlerin, akla gelebilecek her türlü biçim ve yolla kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılması. 2. kişilerin birbirlerini anlaması. 2 numaralı tanımının olumsuzu bence günümüz ikili ilişkilerinin en temel problemidir yani " iletişimsizlik" .. günümüzde iletişim araçlarının bolluğuna teknolojinin bu konuda 15-20 yıl evveline kadar çok çok çok ileri bir seviyede olmasına rağmen kişiler arasında iletişimsizlik devam etmekte, belkide bu iletişimsizliğin daha farklı sebepleri var ama ortada bir iletişimsizlik birbirini anlayamamanın olduğu kesin..
    5. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "İletişim bir kurgudur, varsayımdır" demeye başlığa geldim ki zaten 3 sene önce bunu demişim ben. İşe bak; 3 senede hiçbir şey değişmemiş sanki. Ama yoo aslında değişti. Artık hiçbir şekilde bildiğimiz anlamda iletişimin mümkün olmadığını anlamışım bu geçen 3 yılda. İletişim varsayım bile değil artık bende. Kendimizi iyi hissetmemiz için gerçekliğini sorgulamaktan korktuğumuz bir sanrı sadece. Vallahi iletişim mümkün bir bahis değildir. Burada belli bir dilde, belirlenmiş bir imla kuralları içerisinde cümleler sıralıyor olmamız iletişebildiğimiz anlamına gelmiyor. Artık anlıyorum yani. İletişim mümkün değildir, iletişim kurgudur. Bu his beni önceden olsa çok kötü hissettirirdi. Ama şu an tam aksine iyi hissettiriyor. Yanlış anlaşılmak çoğu zaman eskisi kadar sikimde olmayacak gibi artık. Çünkü bu kaçınılmaz görünüyor. "Ben dersimi anlatır maaşıma bakarım, olan size olur" kafasına geldim birden. Burada su çok güzelmiş aslında. Issız ama dalgası da az. Öteki insanların akıbeti hala deli gibi kafamı tırmalıyor. Olsun bu kadarı da. Anlatamadığından emin olduğun halde anlamaya çalışarak yaşamayı bir gün bir şekilde öğreneceğiz artık. Bir günü bitirmek gibi bir ömrü de bitireceğiz. Ağır aksak, ürkek, meraklı, bazen coşkulu, çoğu zaman problemli, çoğu zaman sorularla dolu, genelde mücadeleyle ama sonuca bağlanamadan devreden bir günü bitirmek gibi bir ömrü de bitireceğiz. Şu saatten sonra 4. duvarı yıkmaya karar verdim: İletişim bir kurgudur ve ben bu kurguyu ifşa ediyorum. hi!
    6. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ilişkilerdeki çoğu problem iletişim yetersizliğinden kaynaklı.ailenizde yaşadığınız problemden tutun da sevgilinizle yaşadığınız probleme kadar.mesele birbirini anlamamakta degil mesela daha birbirini dinleyecek kadar vakit bile yaratamamakta.malum herkes çok yoğun herkesin çok acelesi var.bir araya gelip iki çift laf konuşamamak ilerideki problemlerin kaynağı oluyor maalesef.
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yokluğu çağın vebası olmaya aday kavram. Salt kelimelerle karşımızdaki insana ulaşamıyoruz artık. Çünkü hepimiz hayatı kendi çizdiğimiz kalın sınırların içinden görüp eleştiriyoruz. Kelimeler ancak bu sınırlara takılı kalabiliyor. Bence çoğu problemin kökünde bu yatıyor. Aklıma şu yazıyı getiriyor hatta. Kavramları ve ideolojileri öyle benimsiyoruz ki kendimi tanımlayabildiğimiz tek şey onlardan ibaret oluyor. Twitter bio'suna "vegan, feminist, lgbti, hayvan hakları savunucusu" gibi her daldan bir parça ekleyenler de adeta cv'sinin uzun gözükmesi için uğraşan tipe benziyorlar. Aslında alt zemin yine aynı. Savunmayı bildiği tek şey 3-5 kelimeden ibaret sadece. Özeleştiri yapabilme mahiyeti kimsede yok mesela. Güya hepimiz en doğrusuyuz, en mantıklı kararı alabilecek olgunluktayız. Kendisinden hiç süpheye düşmeyen insanı ciddiye alamıyorum ben. Bu tip insanlar sorgulamaya ve bunun sonucunda karşıt fikirli insanlarla iletişime girmeye çok uzaklar. Çok zayıf savunma mekanizmaları var. Benim en çok gözlemlediğim kendilerindeki açığı karşı tarafın açığıyla örtmeye çalışmak ya da olayı merkezinden saptırmak. Bunca çarpık ve anlayıştan uzak zihinle bu durumun ötesine geçmemiz hayli zor.
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      artık tek yolu, karşıdakini yok saymak. maalesef gerçek bu. mesela şu sözlük şu an benim hayatımdaki en manasız şey. en çok zaman harcayıp karşılığında maddi-manevi tek bir faydasını görmediğim, üstüne üstlük maddi-manevi zararını gördüğüm tek yer. ama tam 5 yıldır dönüp dönüp 15-20 ahmağa laf anlatmaya çalışıyorum. düne kadar çalışıyordum. artık vazgeçtim.