Çin kadar uzaklardan
can kadar yakından
sen bir masal kızısın
dün çinden gelmiştin
bu gün lizboa'dan
yüzünde tarçın kokusu
gözünde cîn
bir gün buradan gidersin
Mariyya..
2
+
-entiri.verilen_downvote
…
Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi
Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi
Kopup ötelerden ötelerden
Yalnız bana geleceksin
Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin
…
4
+
-entiri.verilen_downvote
böyle boynu bükük duruyorsam eğer
içimden öyle geldiği için değil
ama hiç değil
ah güzel Ahmet abim benim
insan yaşadığı yere benzer..
o yerin suyuna, o yerin toprağına benzer
suyunda yüzen balığa
toprağını iten çiçeğe
dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine
konyanın beyaz
antebin kırmızı düzlüğüne benzer..
1
+
-entiri.verilen_downvote
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
0
+
-entiri.verilen_downvote
Bugün ilk kez okuduğum ve sanki yıllardır bugün okumamı bekliyormuş gibi beni karşılayan çok uzun zamandır bu kadar iyi bir şey okumadığımı hatırlatan içimde korkunç bi kehaneti başlatıyormuşum hissini yaratan o eşsiz, nefes kesici, ruhumu çekip kanımı donduran o şiiri bırakıyorum buraya:
--- spoiler ---
KENT
"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam;
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada
gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın."
Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın
aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın,
ne bir gemi var, ne de bir yol sana.
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
--- spoiler ---
0
+
-entiri.verilen_downvote
Geldim
İster miydim? Sormadım.
Deryada yüzdüm mü? Boğuldum mu deryada?
İlk miydim? Bilemem.
Yaşamak mıydı görünmezliğin ahenginde olan?
Ortada olan mıydı kenara çekilmişliğim?
Rıhtımda dalga mıydım?
Ufukta çatlayan gün ışığı bu muydu?
Mahzunluk denilen bu yolculuk muydu?
2
+
-entiri.verilen_downvote
çiçek koparmak bazen can verir ya haşa
iliştir eski sözler
devrilir tüm ağaçlar
her halükarda nereye gitsen orda bağışlar
tanrısız bir bayırda
mübahtır tüm günahlar
1
+
-entiri.verilen_downvote
Göğe Bakma Durağı
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat.
0
+
-entiri.verilen_downvote
En sevdiğim şiirdir.
“Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu.
Hep böyle mi bu?
Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer…
Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım, ölü ben’im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden!
Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben.
Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
“Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” bir çocuk demiş.“
1
+
-entiri.verilen_downvote
Birgün Seni Sevdiğimi Anlarsın
Uykuların kaçar geceleri
Bir türlü sabah olmayı bilmez
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar, ne yastık
Girmez pencerelerden beklediğin aydınlık
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın
Onun unutamadığın hayali
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın aslında herşeyin boş olduğunu
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin
Gün gelir de sesini bir kerecik duymak için
Vurursun başını soğuk taş duvarlara
Büyür gitgide incinmişliğin, kırılmışlığın
Duyarsın ta derinden acısını çaresiz kalmışlığın
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin
Niçin yaratıldığını
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini
Uzun uzun seyredersin de aynalarda güzelliğini
Boşuna geçip giden yıllarına yanarsın
Dolar gözlerin için burkulur
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın sevilen dudakların
Sevilen gözlerin erişilmezliğini
O hiç beklenmeyen saat geldi mi
Düşer saçların önüne ama bembeyaz
Uzanır gökyüzüne ellerin
Ama çaresiz, ama yorgun, ama bitkin
Bir zaman geçmiş günlerin uykusuna dalarsın
Sonra dizilir birbiri ardınca gerçekler acı
Sevmek neymiş birgün anlarsın
Birgün anlarsın hayal kurmayı
Beklemeyi
Ümit etmeyi
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi
Lanet edersin yaşadığına
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın
O zaman bir çiçek büyür kabrimde kendiliğinden
Bir gün seni sevdiğimi anlarsın
Benimde en sevdiğim şiirlerinden ama benim favorim hasretinden prangalar eskittim. - bilinmeyengercek 21.04.2023 09:43:37 |#4535213
2
+
-entiri.verilen_downvote
Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını
Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını
Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını
Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...
1
+
-entiri.verilen_downvote
mutsuz kente mutlu yağmurlar yağıyordu,
aylardan bir deli zemheri,
canım yanarken gözler gördüm sanki yangın yeri,
elveda bedenden bedene yollandığım günlere,
elveda beline sarıldığım güzellere,
elveda memur çocukları gibi zor terk ettiğim kentlere,
gittim ben sonsuzluğa, sorgusuzca gittim,
seni martılara emanet ettim,
ıslak, yorgun, huysuz martılara...
bektaşi tekkesinde deyiş okudum,
okudukça sana dokundum,
yangın yeri gözlerine yüreğimi açtım.
ben yalova'dan bir öğretmen,
50'sine yeni bastım.
gözlerim gözlerine akmak ister,
sen ister gizle ister göster.
gözlerimden başka göze gitme,
gidersen de sevme, seversen de delirtme.
beni incitme,
kapatma gözlerini gözlerime.
0
+
-entiri.verilen_downvote
...
Sen beni öpersen belki de aşkımız pratik karşılık bulur
Ne ikna edici bir intihar girişimidir şimdi göz göze gelmek
Elbette ata binmek gibidir seni sevmek sevgilim
Elbette gayet rasyoneldir attan atlamak
...
2
+
-entiri.verilen_downvote
Yazık! hem kıyasıya harcıyorsun kendini, Hem gönlün yeltenmiyor hiç kimseyi sevmeye. Biliyorsun, saymakla bitmez sevenler seni, Ama besbelli sen aşk duymuyorsun kimseye. Öldüren bir nefrettir yüreğindeki şeytan: Hiç umurunda değil kazsan kendi kuyunu, Çekinmezsin güzelim can evini yıkmaktan Onarmak olmalıyken asıl amacın onu.
1
+
-entiri.verilen_downvote
Bir yaşam pınarını, iki kaynak beslesen.
Birisi kaf dağından diğeri en derinden.
Tabiatı toplayıp yere sersen yeniden.
Yine senden can bulur, masmavi sudan kadın.
Kapısı açık kalıp rüzgâr inse cennetten.
Bir koku ki güzelce, değdiğini mest eden.
Öğrenmiş insanoğlu gündüz ile geceden.
Takip eder hep seni, sapsarı miskten kadın.
Toplasam salkımları el değmemiş bahçeden.
Bekletsem fıçılarda ta bugüne ezelden.
Yine sarhoş olamam, bana tek mey teninden.
Bir eline dokunsam, kırmızı aşktan kadın.
Günah olsa fark etmez, ruhum seni zikreden.
Kapatsalar zindana saymam yine zulümden.
Celladın elindeki, bir ip saçın telinden.
Bana artık ölüm hak, simsiyah saçlı kadın.
Çekip alsa ruhumu, akıtıp da kirini.
Hapsetse bir şişeye, ilahiden görevli.
Sonra mizanı kursa, toplansa tüm ahali.
Yine seni tartamaz, bembeyaz ruhtan kadın.
1
+
-entiri.verilen_downvote
Bir an kayboldun gibi! yaşadım kıyameti
Yoruldun ama buldun ey kalbim emaneti
Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma
Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma
Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından
Göz çeşmem suya erdi sevda kaynaklarından
Bir aydınlık denizin sonsuz derinliğinde
Yüzüyorum gözünün yeşil serinliğinde
Bir ışık bir kelebek biraz çiçek biraz kuş
Yeni bir ülke yüzün ellerimde kaybolmuş
Soluğum bir kuş gibi uçuyor ellerine
Kapılıp gidiyorum saçının sellerine
Gözlerinden göğüme sayısız yıldız akar
Bir gülüşün içimde binlerce lamba yakar
Bir kurtuluştur o an çağrılsa senin adın
Sesin ne kadar sıcak sesin ne kadar yakın
Tabiat bir bembeyaz gelinlik giymiş gibi
Yüzüme kar yağıyor sanki elinmiş gibi
Sensiz geçen zamanı belli yaşamamışım
Sensizlik bir kuyuymuş onu aşamamışım
Bir yol buldum öteye geçerek gözlerinden
İşte yeni bir dünya peygamber sözlerinden
Ölüm bize ne uzak bize ne yakın ölüm
Ölümsüzlüğü tattık bize ne yapsın ölüm
2
+
-entiri.verilen_downvote
çocuk, sen makpela tarlasından
geçtin mi ki üstüne sinmiş
eski çağların güngörmüşlüğü.
ışık kuşları yarasalar gibi değil,
karanlıktan gocunurlardı onlar…
ışık kuşları hiç varolmadılar.
sen var mıydın ki bir zamanlar?
gittiğine göre, vardın diyorum
ancak varolanlar gidebilir.
yok olanlar için tam aksi
yok olanlar günün birinde
bakarsın ki, çıkagelir.
sen vardın, sis renginde giyinerek
ve çekilir gibi bir imbikten
gittin, bazı kimseler sordu
yönünü yöreni -onlara ne-
ben, özü gitmiş ve kararmış
dibe çökmüş bir tortu
suskun, kalakaldım çaresiz.
yokluk, ayrılık, gitmek, bu sözler…
sevilmez en azından;
benim için böyle değil
bunlar senin vedâından
yadigar sayılırlar artık.
yokluk, gitmek ve ayrılık
seni düşündürürse bana
daha ne isterim ki çocuk?
-hüsrev hatemi.
1
+
-entiri.verilen_downvote
SEN SEN SEN
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa, sormasa beni
Sen gelsen yeter.
Huzur ellerinin güzelliğidir
Gözlerin karşımda bir mutluluk denizi
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter.
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam,
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter.
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm
Bende sabır, sende naz...
Gündüzden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter.
Duymasa da hiç kimse şair gönlümün
Sende karar kıldığını
Ve içimin şerha şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter.
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu, ürkek...
Bir incecik dal gibi üstüme titreyerek
Eğilsen yeter.
Yavuz Bülent Bakiler
2
Sözde, senden kaçıyorum doludizgin atlarla,
Bâzan sessiz sedasız, ipekten kanatlarla,
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla,
Karşıma çıkıyorsun en serin imbatlarla,
Adını yazıyorsun bulduğun fırsatlarla,
Yüreğimin başına noktalarla, hatlarla,
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla,
Sözde senden kaçıyorum doludizgin atlarla..
Yavuz Bülent Bakiler - onlinehemsire 06.09.2023 00:19:23 |#4602190
1
@onlinehemsire sizin attığınız şiirini de çok seviyorum devamı da çok güzel 😍 - nupeldaa 06.09.2023 13:12:03 |#4602345
Sen her gün başka bir güzel olsan
Ben her gün başka bir âşık
Her göz göze gelişimizde
Yıldırımla vurulmuş gibi olsak
Yepyeni bir aşk olsa aramızdaki
Her seferinde
Ne harika olurdu yaşamak
Hele evlilik
Sen her gün başka bir güzel olsan
Cahit Sıtkı TARANCI
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum.
1
Gecelerden bir gece uyanırsın apansız
Uzaklarda elemli,garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir sarı çiçek biterse
Bil ki seni seviyorum
Son kıtası ayrı bir güzel bence entryde şiirin başını görünce eklemek istedim sayın yazar :) - nupeldaa 14.09.2023 07:57:06 |#4606401
4
+
-entiri.verilen_downvote
ahmed arif - anadolu
"...öyle yıkma kendini...
öyle mahsun, öyle garip…
nerede olursan ol
içerde, dışarda, derste, sırada,
yürü üstüne üstüne
tükür yüzüne celladın
fırsatçının, fesatçının, hayının…
dayan kitap ile
dayan iş ile
tırnak ile, diş ile
umut ile, sevda ile, düş ile
dayan rüsva etme beni!"
1
+
-entiri.verilen_downvote
üst üste sigaralar içtim, çok güzel kızlar geçti, biralar...
paris, günlerden 2 ramazan, bir mehmet efe
neden hiç durmadan saatlerine bakar bu ihtiyarlar
aslan neden haramdır, ne diyor mutezile? ezan okunurken teybin kapatılmasına bazen inandım
inandım bir insanın başka bir insanı doğurmasına...
sinema çıkışları ah süperleştirmesin seni
kırılan kalbine kâfi bir tatlı baretta.muaviye'yi yaratan allah'a inandığıma da inandım
duman oldu gençliğim lâkin hazmettim bunu
katil polis çölü kana buladığında
azmettim, haktır atın asfalta vurduğu..bazarov inancıyla çektim iskarpinleri kotun altına
çok paslı filmler çektim dişlerim kamaşmadan
allah varsa devlet şirktir, duyan safına çekilsin
-paris bu yaz çok sıcak öf-
çekilmiyor başbakan..."
0
+
-entiri.verilen_downvote
Neden öyle sessiz duruyorsun öyle?
Şarkın mı tükendi dersin, biten günle,
Yoksa gün mü bitti şarkınla beraber?
Çığlıklar, içinde can verdiği bu an,
N'olur, gözlerine geceler dolmadan,
Bana altın gibi bakışlarını ver...
Akşam Vakti - Cahit Sıtkı TARANCI
0
+
-entiri.verilen_downvote
“Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum”
0
+
-entiri.verilen_downvote
--- spoiler ---
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif…
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç…
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin
Kadar
Sevilirsin…
--- spoiler ---
Ne eksik ne fazla değerini kendi belirlermiş insan beni öldürdüğün kadar canlısın...
0
+
-entiri.verilen_downvote
"seçilmiş bir yalnızlığın içinden
seslenirim mahcup ve özgür;
sevdiği herkesi bir kedere
dönüştüren kalbimle."
(bkz: şükrü erbaş )
1
+
-entiri.verilen_downvote
Zamansız Övgü
Kendim şöyle bir bakıyor kendine
Dönüp tebrik ediyor
Hala burada diye
"Ben kimi zaman gidiyorum buralardan ama o hep burda,burası her neresiyse"diyor
Bi taktiri hak ediyor,e tabi bi de yüzüme tükürme özgürlüğünü!
Peki hiç "kendim" çekinir mi, kimden çekinsin?
Başlıyor haklılıklarını masaya koymaya
Bitmiyor bitmez hiç
Her tebriğe bir haklılık gösteriyor
Sonra kendim, sendin beni tebrik eden diyor savunulmamış bir haklılığın verdiği özgüvenle
Bendim diyor kendim
Peki ya senin masan niye boş diyecek gibi oluyor, demeden fark ediyor yerde bir yığın haklılık
Tam haklısın diyecek;bir ilan koskoca gazetede: Ölmeye az kala biri atlamış çöp yığınlarının ortasına
Altında küçücük bir yazı : can kaybı yok, daha da küçük puntolarla:ÖLÜLER DİZBOYUNU AŞMIŞ!
1
+
-entiri.verilen_downvote
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş.
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş
Bir sır ki bu, ölsen bile açamazsın.
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki.
Bak emrediyor, daldığın alemden uyan ki
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın.
Kalbin benim olsun diyorum çünkü mukadder.
Cismin sana yetmez mi? Çabuk kalbini sök, ver.
Yoktur öte alemde de kurtulmaya bir yer.
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Ram ol bana, ruhun yeni bir aleme girsin.
Yazmış kaderin, aşkıma ömrünce esirsin.
Aklınla, şuurunla, hayalinle bilirsin;
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın.
2
+
-entiri.verilen_downvote
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, açıl
Örtün karanlıkları masmavi denizlerde
Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl
O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde
Bil ki seni bekliyorum
Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak
Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar
Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak
Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar
Bil ki seni istiyorum
Gecelerden bir gece uyanırsan apansız
Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse
Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız
Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse
Bil ki SENİ SEVİYORUM
Ümit Yaşar OĞUZCAN
1
+
-entiri.verilen_downvote
Sevgili Anneciğim,
Binlerce kez açıldım, binlerce kez kapandım yokluğunda
Kocaman bir dağ lalesi gibi
Ve kapkara göbeğini dünyaya fırlatacakmış gibi duran.
Şimdi mucizevi bir yerdeyim
Muc'ın ucuz evinde
Sanki mürekkebi rutubet olan bir kalem
Duvarlara hep senin resmini çiziyor
di'li geçmiş zamanda birçok resim,
Hep gülümsüyorsun
Aklının ortasında mavi bir yıldız varmış gibi
Ve o yıldız karanlık bir şubat akşamında
Durmadan soluyormuş gibi
Hatırlar mısın?
Mavi saçlı bir tanrı gibi severdim Burdur Gölü'nü
O göl şimdi içimde kocaman bir anne ölüsü.
Vişne bahçeleriyle dolu,
Neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.
Bazen ölmek istiyorum
Beni yeniden doğurman için
İri, ekşi bir vişne tanesi gibi.
Kış başında bir ton kömür yığarlardı kapıya
Bazen görülen rüyalar gibi kapkara
Bir ton rüya çıtırdarken
Sen kar yağmadan önce başkaydın,
Kar yağdıktan sonra bambaşka.
Sanki hep buluğ çağındaydım.
Kuşlar zaptederdi her yeri, sabahları
Binlerce kez söylerlerdi söyleyeceklerini
Bizim hiç anlayamayacağımız bir şeyi
Senin şarkıların aç kuşlara buğday saçardı
Kediler yusyuvarlak dururdu karın ortasında
Kar manzaralı bir resmin ortasında durur gibi
Gri kediler sarmıştı etrafımızı, gri dağlar...
Bir tek senin çocuklar üşüyecek rengi saçların vardı.
Ben bu eve Muc'ın ucuz evi diyorum
Yokluğunda böyle oldum.
Mucize öldükten sonra buraya taşındım.
Ve inan
Muc bu evi bana ucuza verdi.
Yaşasaydın, hayatının ortasına
Güller yığan bir adam olsun isterdim babam.
Sen bir çocuk romanı annesi ol isterdim.
Ölü mısır tarlaları hışırdıyordu
Ve kalbimde çıngıraklı yılan sürüleri
Diye başlayan bir çocuk romanında...
Şalına sarınırdın toprağa sarınır gibi
Erken öleceğini biliyordum bana bırakmak için,
Bu acımasız ölü anne sesini
Şimdi mucizevi bir yerdeyim
Zaman bir salyangozun vücudunda yaşıyor burada Ve çok ağır ilerliyor.
Yüzümdeki çillerden başka
İsyan eden biri yok hayatımda.
NOT: Ölen her kadın için bir şiir yazdım.
Onları Muc'a evin karşılığında verdim
Çok ucuza.
Artık bütün üzgün oluşlarımın adı:
ANNE!
Gece bitkilerinden korkuyorum,
Hayır, geceleri bitkilerden!
Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
Bana açtığın her telefon.
İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.
An ki fıskıyesi sonsuzluğun
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni
0
+
-entiri.verilen_downvote
Ekmek şarap sen ve ben
Ve bir de sabahın dördü,
Dışarda kar,
Odamız ılık
Gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe,
Anlattın bana,
Ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını,
Aşkı tattığını,
Karım dediğini
Ve aldattığını.
Ekmek şarap sen ve ben
Ve bir de sabahın dördü,
Kıskandım Gogen'i Tahiti'lim
Terlemiş vücudunu silerken,
Cüzzam mikrobunu,
Ve yaktığı kulübesini.
Ekmek şarap sen ve ben
Ve bir de sabahın dördü,
Saçların bağlamıştı ellerini muz kokulum
Güneşi doğurtmuştuk Euduris'im
Martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında,
Nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
Sam yelim,
Sahra-i Kebir'im...
Ekmek şarap sen ve ben
Ve bir de sabahın dördü,
Kahrettim her şeye o gün
Babanın şarap çanağına,
Doğan güneşe,
Gogen'e,
Kadere,
Allah'a,
Sana,
Ve bana,
Ve bir de gittiğin arabanın tekerleğine...
Seni bir yaz gününe benzetmek mi, ne gezer?
Çok daha güzelsin sen, çok daha cana yakın:
Taze tomurcukları sert rüzgârlar örseler,
Kısacıktır süresi yeryüzünde bir yazın:
Işıldar göğün gözü, yakacak kadar sıcak,
Ve sık sık kararı da yaldız düşer yüzünden;
Her güzel, güzellikten er geç yoksun kalacak
Kader ya da varlığın bozulması yüzünden;
Ama hiç solmayacak sendeki ölümsüz yaz,
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağları aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
Sonnet XVIII
W. Shakespeare
Bir gülün tenine değmedi hiç elleri
Bu yüzden yumuşaklık nedir bilmezler
Çiçeksiz büyüttüler çocukları
Oyunlarda durmadan yenmeyi öğrettiler
Bir büyük oyunda sonra yenildi çokları
Sevgisiz büyüttüler çocukları
Dal sürmedi hiçbiri kaldılar yoz kıraçta
Çiğ yalan bencillik biraz da kindi suları
Gölgesiz büyüttüler çocukları
Konmadı hiçbirinin sesine yumuşacık
Bir yüreğin dalından uçan sevi kuşları
Türküsüz büyüttüler çocukları
El vermek nedir dosta dostluk nedir ki
Hep bir oyuna gelmekti korkuları
Güvensiz büyüttüler çocukları.
Şükrü Erbaş - Çocukları Öldürdüler
0
+
-entiri.verilen_downvote
Heceye harfler döküldü
Sonbahara yaprak
Yüzünden düşerdi güzelliğin
Ben yine seni severdim
Penceremden ay ışığı düşerdi
Ayaklarından gül yaprakları
Geceye kıvılcım dökerdi yıldızlar
Ben yine seni severdim
Kah gözümden kah gönlümden
düşerdin sen
Göğsüme hançerler dökülürdü
Ben yine seni severdim
0
+
-entiri.verilen_downvote
--- spoiler ---
Çok şey öğrendim geçen üç yıl boyunca
Balkona yorgun çamaşırlar asmayı
Ki uçlarından çile damlardı.
Güneşte nane kurutmayı
Ben acılarımın başını
Evcimen telaşlarla okşadım bayım.
Bir pardösüm bile oldu içinde kaybolduğum.
İnsan kaybolmayı ister mi?
Ben işte istedim bayım.
Uzaklara gittim
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin
Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım!
--- spoiler ---
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı.
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.
Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi.
Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı.
Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.
Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile.
Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.
1
+
-entiri.verilen_downvote
Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?
-VİCTOR HUGO
7
+
-entiri.verilen_downvote
"Cihanet be kam o felek yar bad,
Cihan-aferinet nigehdar bad."
-
"İşin hep rast gelsin, bahtın sana yar olsun,
Tanrı'dan dilerim, O da sana hep yar olsun"
0
+
-entiri.verilen_downvote
Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.
0
+
-entiri.verilen_downvote
Biz de çocuktuk, bir şeyler öğrendik;
Bildiklerimizle övündük, eğlendik.
Şu oldu, bu oldu da ne oldu sonra?
Bir bulut gibi geldik, yel gibi geçtik.
Ömer Hayyam-Rubailer
0
+
-entiri.verilen_downvote
"Dedim ya bir şiir olmaz benden.
Aşağı mahallenin haylaz çocuğuyum ben..."
Ruhunu kemikten duvarlara saklayanlara gelsin..
1
+
-entiri.verilen_downvote
Senin gönlün daima meshur ve musahhardır, Mazursun…
Sen gamın ne olduğunu hiç bilmedin, Mazursun.
Ben sensiz bin gece kan yuttum,
Sen bir gece sensiz kalmadın,
Mazursun