bir balondu ve patladı. eğitimin öncelikli çıkış nedeni, otorite ve sermaye sahiplerinin kendi çocuklarının bilgi ve birikim yönünden dolu olmalarını istemeleriydi. çünkü başkalarına kaptırılmaması gereken devasa servetler ve kocaman iktidarlar vardı. bu yüzden bir şehzadeye on tane lala ders verir, bir prensin peşinde bin tane hoca koşardı. tabii, millet ne bilsin tüm bunları. bilse de günümüze nasıl uyarlasın. adam/kadın gitmiş bayburt'ta bilmezsen ne okuyor, sanıyor ki eğitim alıyorum. veya bir başkası, başka boktan bir üniversitede.
eğitimin tabii bir de prusya ile şekillenmesi var ve günümüzde tamamen ranta dönüşüp milyarlarca genç bedeni hizaya sokma durumu. prusya askeri bir devlettir. ve modern eğitim sistemleri onların askeri sisteminden hareketle oluşturulmuştur. zilinden tut, okul önlüğüne varana kadar. sonra neydi? ha, milyarlarca genç bedeni hizaya sokması. evet, mesela tam şu an
istanbul'da hava zifiri karanlık ve deli gibi yağmur yağarken on binlerce genç beden okula gidiyor. niye? iyi bir iş imkanı ya da gerçekten değerli bir bilgi için mi? hayır. boktan bir iş (o da torpil bulurlarsa) bulmak için. ancak sisteme itaat ettirildiklerini zerre bilmiyorlar. bu da ilk başta o bireyleri uykusuz bırakmakla mümkün. ki uykusuzluk askeriye temellidir. döndük bir daha prusya'ya.
tüm bunları niye bu kadar yalın ve net söylüyorum biliyor musunuz artık? az önce gördüğüm şu tivitten dolayı.
gorsel
ha, unutmadan; geçen gün bir şey öğrendim. hani tüm şu özel okullar-kolejler var ya,
robert koleji vb. gibi, üniversite sınavında devlet onlara hayvan gibi ekstra puan veriyormuş. hep merak ederdim, o kolejlere giden herkes mi her üniversitenin en iyi bölümlerine gider diye. meğer, cevap basitmiş. o koleje gidenler zengin çocuğu, devlet de (daha doğrusu sistemin tümü) o çocukları açıkta bırakmayıp direkt en iyi üniversitelere ekstra bir dünya puanla sokuyor. bu da bizi en başa döndürüyor. yani, eğitim bir balondu ve patladı. çünkü hedef, genel değildi. seçilmiş azınlıktı. onların çocuklarına okuma, yazma, yönetme ve düşünme yeteneği kazandırmaktı. böylece otorite ve sermayenin asla el değiştirmemesiydi. kitleleri belirli bir seviyede tutmak içinse eğitimle birilerini hizmet sektörüne sokmak gerekti. doktorluk falan dahil buna.
unutmayın, bir zengin çocuğunun yapmayıp fakire fukara dayatılan her şey uydurma ve saçmadır (öğretmenliğin-doktorluğun kutsal sayılması, polisliğin-askerliğin göklere çıkarılması gibi) ve onların en temelde hiçbir insani ya da ulvi yanı yoktur. belki birkaçının vicdanen vardır ama en temelde yoktur. olması gereken o olduğu halde. anladınız siz.