geçenlerde bitirmiştim, özel bölümlerini de izler öyle yazarım diyordum ama özel bölümleri blutv’de olmadığı için izleyemiyorum. o yüzden şimdi yazayım bari.
bayıldım diziye, en sevdiğim dizilerden biri artık benim için. görsel ve işitsel olarak şahane bir zevkti bu diziyi izlemek.
zendaya’nın oyunculuğuna hayran oldum, kendisini en son haydi çalkala’da izlemiştim herhalde. izlediğim en iyi bağımlı rollerinden birini oynamış. zaten emmy’yi götürdü bu rolle.
zendaya’ya başrolde lgbt hakları aktivisti hunter schafer eşlik ediyor ve ortaya şahane bir uyum çıkmasını izliyoruz...
dizinin müzikleri, karakterlerin makyajları, çekimler, atmosfer, renkler... her şeyiyle enfes. özellikle de müziklerine bayıldım.
olaylar sadece seks, uyuşturucu etrafında dönüyor gibi görünse de öyle değil. gerçekten son kuşağın sorunlarına gerçekçi bir şekilde odaklandığını düşünüyorum, herkesin kendinden ufak da olsa bir parça bulacağı bir dizi.
bence çok başarılı bir yapım, gençlik dizisinden fazlası.
dizide çok sevdiğim kısımlar oldu ama beni en çok depresyonla ilgili kısımlar etkiledi. özellikle sosyal medyada depresyon güzellemesi yapılmasından, romantikleştirilmesinden, her morali bozuk olanın depresyondayım diye triplere girmesinden, depresyonun küçümsenmesinden, depresyondayım çikolata yeme zamanı diye paylaşımlar görmekten bıktım.
bu yüzden de depresyonu çok başarılı şekilde yansıttığı için bu diziyi çok seviyorum.
---
spoiler ---
the other thing about depression is it kind of collapses time. suddenly, you find your whole day’s blending together to create one endless and suffocating loop. so you find yourself trying to remember the things that made you happy. but, slowly, your brain begins to erase every memory that ever brought you joy. and, eventually, all you can think about is how life has always been this way. and will only continue to be this way.
---
spoiler ---
---
spoiler ---
depresyon, gizli eşcinseller, uyuşturucu satıcıları, para için ayak fotoğrafı çekmek, sevişirken habersiz videonun çekilmesi, nude yaymakla tehdit etmek, one night standler, uyuşturucu krizleri, tek başına çocuk büyüten anne, alkolik anne, kimlik krizi,
slut-shaminge uğrayan kızlar...
her şeyiyle çok gerçekçi bir diziydi, bunlar yeni kuşağın yokmuş gibi davranılan sorunları. dünya değişiyor, insanlar değişiyor, fikirler değişiyor, yaşam tarzları değişiyor, tabular yıkılıyor. bunların farkında olmayanlar da diziyi çerezlik, bol meme ve penis olan amerikan dizisinden başka bir şey olarak göremiyor.
ama hepsinden daha fazlası bence.
---
spoiler ---
dizinin müzikleri
aşık olduğum final sahnesi