t: dün yaşadığım olay.
yeni sevgili yapmış. aylardır hiç konuşmamıştık. içten içe hep çok mutlu olduğunu, hayatında her şeyin yolunda gittiğini düşünüyordum, aslında böyle olmasını umuyordum. öyle değilmiş sözlük. anlattıkça anlattı, şehir değiştirdiğinden, alışamadığından, insanlara güvenemediğinden bahsetti. sesimi çıkarmadım, dinledim. beni senin kadar kimsenin anlamayacağını bildiğim için seni aramak zorunda kaldım dedi. böyle demesi çok zoruma gitti. yıllarca keyifle, mutlulukla ilk aranan olmaktan, başka seçeneği kalmadığı için aranan kişi konumuna düşmek çok kötüymüş. ama hiçbir şey çaktırmadım. sadece aramak istediğinde çekinme, ben senden rahatsız olamam dedim. anlatmaya devam etti. dinledim, destek verdim. fikrimi sorduğunda belirttim, yine onun için en iyisinin olmasını istedim. yıllarca sadece sevgili değil en yakın arkadaş da olmuştuk birbirimize. ayrıldıktan sonra en özlediğim şey bu olmuştu. o kadar uzun konuştuk ki sabahı etmişiz farkında olmadan. esnemeye başladığında anladım. birbirimize hayatla ilgili iyi dilekler dileyip kapattık telefonu. umarım hayatındaki her şey yoluna girer, karşısına iyi insanlar çıkar ve hep mutlu olur.
ben mi? çok da önemli değil. alışkınım ben aslında . illa ki bizim de yüzümüz güler. o yüzden
(bkz: çok da şaapmamak lazım)