breaking bad

jesse pinkman ölmüştü. ölenin arkasından konuşulmaz.

tarihin gelmiş geçmiş en iyi dizisi. şu videodan sonra yeniden izleyesim geldi. onun gibisi asla gelmeyecek.

fazlasıyla abartılmış, orta karar dizi.

Orospu skyler

Biraz ağır siklet ilerliyor ama izliyorsun da işte bişey de olmuyor ama bişeyler de oluyor neticede

dizidir.

Bu diziyi hala izlememiş olmanın utancını yaşıyorum. Sağda solda çok söylemeye utanıyorum artık. Ben breking bad izlemedim deyince dövecekmiş gibi bakıyor bazıları. :/

Cumartesi günü son sezona başlama gafletinde bulunduğum dizi. Doğal olarak başından kalkamadım. Bitirince saat sabah beş buçuktu. 2 gündür kendime gelemiyorum haliyle. Bu tarz karakter gelişimlerinin çok olduğu yapımlar beni çok etkiliyor. Karakteri çok içselleştirip etkisinden uzun süre çıkamıyorum. Gelmiş geçmiş en efsane dizidir.

--- spoiler --- Ölmeden önce 2 yılını dolu dolu yaşadı adam. (bkz: walter white) Namıdiğer (bkz: heisenberg) (bkz: jesse pinkman) yaşamayı hakettin dostum. Ama aşktan yana yüzün gülmedi --- spoiler ---

bu diziyi ilk çıktığı zamanlar biraz izlemiştim, ikinci sezona kadar ama sonra bırakmıştım. şimdi yeniden başladım. oohh be özlemişim böyle 8 bölümde bitmeyen, sırf tüketilsin diye üretilmeyen, gerçekten bi şeyler anlatan dizileri izlemeyi. bunları da anca eski dizilerden alır oldum. 3. sezonu bitirmek üzereyim. şa ha ne. ilmek ilmek işlemişler diziyi. ahhh jesse ahh, kaz kafalı bi salaksın ve asssla laf dinlemiyosun ve başına gelen her şeyin sorumlusu sensin ama seviyorum seni izlemeyi. bi kere çook yakışıklısın ve birine benziyosun. o da aynı senin gibi hıyarın teki. tipiniz de benziyo, mallıklarınız da. deli oluyorummm. ve skyler, sen harbiden orospusun.

dehşet güzel dizi. dizideki karakter gelişimlerine hayran kalmamak elde değil. özellikle walter karakteri. --- spoiler --- toplumun baskısı ve şartları sebebiyle potansiyelini gerçek anlamda ortaya koyamamış bir adamın güç zehirlenmesi. hikaye de zehirle alakalı zaten. walter'ın bir yandan sokaklarda dağıttığı zehir öte yandan da kendi benliğine yayılan zehir. breaking bad. adı bile şahane. walter nasıl bir deha olduğunu çevresine gösterememiş, herkesin gözünde mütevazi hatta muhallebi çocuğu kıvamında kendi halinde, kazandığı üç beş kuruşla anca geçinen bir kimya öğretmeni. arada sınıfta gazoz falan yapıyor. walter 'ın canını sıkan bu kadar ezilmesi mi yoksa mesleğinin, kimyaya aşık bir adam, böylesine küçük görülmesi miydi, yoksa her ikisi miydi emin olamıyorum ama kendisinden beklenildiği gibi yaşamaktan sıkılmış ve içindeki potansiyeli bastırmanın yarattığı öfkenin galip gelmesiyle böylesine korkunç bir adam oluvermesine yol açmıştı. bir noktada kendisi bile bütün bunları neden yaptığını unuttu. ta ki kanseri yeniden nüksedinceye dek. başlangıçta iyi niyetlerle çıktığı bu yolculukta nasıl da çok iyi olduğunu ve nasıl da hak ettiği saygıyı gördüğünü ve en kötüsü de hak ettiği parayı kazandığını gördükçe bu işi bırakmak istemedi. skyler, daha ne kadar yığın oluşmalı diye sorana kadar ne kadar kazandığını bile bilmedi. hatta çok da ilgilenmedi. ve hikayenin sonu skyler'ın en başında beri dediklerinde haklı çıkmasıyla bitti. skyler, hep aile için yaptım diye bahane buluyorsun diyordu ki en sonunda walter bunu kabul etti ve ailesi için değil, kendisi için yaptığını itiraf etti. fakat yaptığı her şeyin aslında koca bir hiç olduğunu ise her şeyini kaybettiği zaman değil, yalnız kaldığı zaman anladı. fakat walter'ı bu hale getiren etmenlerden birisi de toplumun ona hak ettiği değeri vermemesiydi. şahsi görüşüm. oğlu bile babasına değil de eniştesine, sırf polis olduğu için daha hayrandı. zeka yerine kaba kuvvet her zaman daha dikkat çekmiştir. biz izleyenler ise, walter'dan ne kadar nefret etsek de aynı oranda sevdiren şeyse bu zekaydı. onu da ilmek ilmek gördüğümüz için yoksa normalde bütüne bakmaktan ayrıntıları kaçırıyoruz. fakat benim en çok beğendiğim karakter gelişimi skyler oldu. ilk sezonda biraz alık, biraz değil baya alık, walter'a göre kapasitesi çok zayıf bir kadın olarak görmüştüm ama skyler birden beni şaşırtarak zekasını konuşturdu resmen. asla geri planda kalmayı kabul etmedi. ted'le yatması ve onun suçunu görmezden gelmesi büyük orospuluktu evet ama hatasını fark edip vazgeçti. bir anlık öfke ile walter'dan uzak olmasının daha iyi olacağını düşünüp onu uzaklaştırmak için de böyle bir yöntem izlemesi kendisinden nefret etmesini sağlasa da, walter'a olan öfkesi ve soğukluğu hiç geçmese de skyler sadece walter'ı sevdi ve hank ölene kadar da ona sadık kaldı. hank ise başlarda tam bir asshole iken aslında, karısının, ki karısı da kafadan kırıktı, kız kardeşi ve kocası demeden onları ailesi olarak görmesi ve kendince değer vermesi beni hep etkiledi. ölümüne en çok üzüldüğün karakterlerden birisiydi. ah walter, sen hep aile dedin ama aileni kendi ellerinle yıktın. saul ve mike olabilecek en müthiş yan karakterlerdi ki, kendilerinin dizisi de breaking bad'den sonraki en iyi dizi oldu. (bkz: better call saul) jesse, jesse, jesse. olabilecek en karmaşık karakter. insanlara bu kadar önem verirken ve karıncayı bile incitemezken neden böyle bir iş yaptığını dizi boyunca anlamadım. fakat acı gerçek şuydu ki, jesse 'nin başarılı olduğu tek iş buydu. toplumun kabul ettiği bir işte hak ettiği değeri ve kazancı alamayacaktı. en sonunda mevzunun para olmadığını, vicdanındaki yüklerin yanında paranın zerre değeri olmadığını anladığındaysa her şeyini kaybetmişti. sevdiği kadınları, mike'ı, hatta özgürlüğünü. mike'ın ölümü de çok üzmüştü beni. walter'ın o büyük egosunu sikleyemen adama olan tahammülsüzlüğü yüzünden gitti adam. bir de dizi boyunca walter ve jesse'nin arasındaki bi türlü bitmeyen o bağ hep çok etkiledi beni. jesse, walter'dan ne kadar nefret etse de walter, onu da ailesi olarak görüyordu, hank'in ölümüne sebep olana kadar tabii. --- spoiler --- finali ise gerçekten walter'a yakışır bir sondu. çok kaliteli bir dizi. çok. bunun analizleri bitmez.

walter white adlı kimya öğretmeninin, dünyanın en iyi metamfetamin üreticisi heisenberg'e dönüştüğü epik dizi. --- spoiler --- i did it for me i liked it i was good at it --- spoiler ---

dün gece yeniden izlemeye başladığım dizi. şimdilik birinci sezon, üçüncü bölümdeyim. yalnız dizi o kadar müthiş başlıyor ki, niye insanların bu denli sevdiğini yeniden anladım. --- spoiler --- walter white 50 yaşına yeni giren bir kimya öğretmeni. aldığı maaş ailesini geçindirmeye zar zor yetiyor. sırf bu yüzden gidip boktan bir yerde çalışıyor. çalıştığı yerde ihtiyaç duyulan her yere koşturuluyor. hatta şöyle ki, insanların arabalarının jantlarını bile siliyor. engelli bir oğlu var walter'ın. eşi ise yeniden hamile ve küçük bir kız çocukları olacağını öğreniyorlar. narkotikte çalışan kayınbiraderi dahil herkes white'ı aşağılamanın derdinde. karısı bile onunla sevişmeyip bir yandan bilgisayarda bir şeyler izlerken, diğer yandan eliyle onu boşaltmaya çalışıyor. tamam handjob'ın tadı başka ama mesele o değil. ehehe. her neyse, her yönden sıkışmış bir adam walter white. kendi vicdanı ve toplumun çarpık düzeni adamı dümdüz etmek üzere. tam bu esnada aksciğer kanseri olduğunu öğreniyor. yıkılıp kalıyor. yine de oğluna, karısına ve doğacak olan kızına bir şeyler bırakmak için hiç yapmayacağı bir şeye atılıp uyuşturucu üretmeye başlıyor. bu arada, ben üçüncü kitabım yok'u yazarken fight club'dan ilham aldığımı sanıyordum, meğer esin kaynağım bu diziymiş. benim karakterin tüm sıkışmışlıkları walter'da mevcut. yeniden konumuza dönecek olursak; walter az da olsa uyuşturucu üretimi işine girmişken jesse gevezesi bunun kişisel bilgilerini iki torbacıya veriyor ve daha ikinci bölümde walter bunlardan birini öldürüp diğerini rehin alıyor. rehin aldığı ile güçlü bir bağ kurup jesse ve karısı dahil hiç kimseye söylemediği kanser mevzusunu bu elemana söylüyor. ki eleman mevzuyu çakıyor ama walter kabul ediyor. jesse'nin teyzesinin bodrum katında walter rehinesine tostun ekmeklerinin kenarlarını keserek götürüyor. öyle nahif bir adam. çünkü önceki sahnelerde rehine o kısımları yemiyor ve walter görüyor. işte bu yemek seanslarından birinde bizimki bodruma inerken öksürük nöbeti geçirip düşüyor. tost tabağı tabak kırılıyor. uyandığında rehineyle epey sohbet edip kanka oluyor walter ve en nihayetinde onu salacağını söylüyor. yukarı çıkıp anahtarı alıyor ve içtiği bira kutusunu çöpe atıyor. çöpte, az önce düştüğü için kırılan porselen tabağın parçalarını buluyor. ve aklına kurt düşüyor. tabak parçalarını birleştirip bir parçayı eksik buluyor. sonra aşağı inip rehineye bunu neden yaptığını söyleyip boğarak öldürüyor. mutfak masasına porselen kırıklarını dizip eksik parça var mı diye kontrol ederken muhteşem bir gelgit yaşıyor walter! o anı tüm hücrelerimde hissettim. muazzam bir dizi! ve muhteşem bir başlangıç. son bir ekleme: korkusuz korkak o kadar eşsiz bir film ki, bu tarz tüm film, dizi, film ve kitapların bir nevi ağa babası. vay amına koyim! --- spoiler ---

iki gece önce yeniden izleyip bitirdim. tam 5 sezonunu keyifle izledim. her türlü karakter gelişimini gördüm ve az da olsa sevdim ancak jesse pinkman'ın bok gibi bir karakter olduğunu hissettim. galiba senaristler bu karakteri ne tüm dizi boyunca hikayeden çıkarabilmişler ne de doğru düzgün bir son yazmışlar. ki milletin bu karakteri sevmesi de maalesef elemanı çıkmaza sokmuş. jesse dizide sırıtan tek karakter. bir bölümde para kazanmak için her şeyi mübah gören velet, ertesi bölümde evliyaya dönüşüyor. ve bu durum o kadar çok sebepsiz ve sık gerçekleşiyor ki izleyeni yoruyor ve dizinin gerçekçiliğini inanılmaz zedeliyor. oysa bu dizi walter white'ın alnındaki namlu izi kadar sert ve gerçek bir dizi! şahsi fikrim; jesse ilk, bilemedin ikinci sezonun sonunda bir şekilde diziden çıkarılmalı ve walter white'ın tüm değişimleri sergilenmeliydi. ayrıca; bu denli sert ve gerçek bir dizide sadece tek bir bölümde ölüm ve varoluş üzerine beyin fırtınası yapılması (sinek bölümü) diziye direkt eski yazıyor. daha çok ölüm ve varoluş üzerine aforizma ve beyin fırtınaları olmalıydı. ama yalan yok, tüm dizi boyunca “aile” diye kafa siken walter white en sonunda "her şeyi kendim için yaptım. çünkü yaparken müthiş keyif aldım" dedi ya, böyle iliklerime kadar titreyerek zevk aldım. *** ekleme: (#4637421) *** ayrıca; diziye son sezonda dahil olan jesse plemons ne müthiş oyuncudur be! keşke tüm sezonlarda olsaydı.

Sakin olun Mr. White

--- spoiler --- diziyi her izlediğimde, skyler'ın sesini ne zaman duysam uykum geliyordu. özellikle o mutfak hallerine bayılıyordum. e tabiii birçok kaşarlık yaptı walter'a. ama walter ne yaptı, hep işine odaklandı. ülkenin gayri safi milli hasılasını pik seviyeye ulaştırdı. zaten bu skeyler denilen kaşar aşırı büyülü bir kadın, bu kadına aşık olunur tabii. --- spoiler --- *gel de şu kadına büyülenme aq; gorsel edit: skyler'ı ne zaman görsem, aklıma masumiyet filmindeki uğur geliyor.

E2 ve CNBCE kanalında verirdi önceden. İzlerdim denk geldikçe. Ne güzel kanallardı ya. Ayrıca Hot in Cleveland, Hayallerin Peşinde, Ellen, Martha Stewart es geçilmez. Ne günlerdi valla özledim...

Prison break ve sopranos ile beraber bir türlü başlamak istediğim ama bir türlü başlayamadığım dizi.

bir türlü başlamak isteyip bir türlü bitirdiğim dizidir. tek sefer bitirmek yetmez, daha iyi anlatılmak için ikinci turla cila çekilir.

1979 yılında çekilen, Kemal Sunal'ın başrolde yer aldığı Korkusuz Korkak'ın Albequerque soslu versiyonu.

Birkaç gündür bir atkıyı bitirebilmek için dur durak bilmeden örgü örüyorum. Örerken de vakit geçsin, bir şeyler izleyeyim diye breaking bad açtım dün gece. Çok önce izlemem gerektiğini biliyorum ama herkes dizinin çok yavaş aktığını söyleyince hevesim kaçıyordu. Şu ana kadar hiç de yavaş aktığını düşünmedim. Narkotik-uyuşturucu konularına bayıldığım için çok keyif alıyorum. Örgü bahanesiyle başlamış olduk bakalım gorsel

gustavo fring'e bi kere caksam yeterdi

ya böyle işe ben var ya. buraya entry gireyim derken gittim spoiler yedim. püh. arkadaşlarımın yıllardır sövmesi ve artık dayanamayıp izlemediğim için beni dövecekleri bu diziye sonunda başlayıp ilk üç sezonu bitirmiş bulunmaktayım. (umarım got izlememek için diretip o finali gördüğümdeki hayal kırıklığına uğramam) daha ilk bölümlerden bile beni aşırı sardı. bazı ölüm şekillerinin özellikle yaratıcı olması beni çok etkiledi açıkçası dkdjsjjz eğer bu diziyi izlemeyeni döven bir çevreye sahipseniz şimdilik başlayabilirsiniz. finalini beğenirsem güncelleyeceğim :D edit: dikkat bol spoiler içerir. şimdiden uyarayım. --- spoiler --- bakın arkadaşlar, walt zaten son zamanlarda kafayı yedi onu çok net gördük ama mike'ı öldürmek nedir? o bölümden sonra walt'a olan bütün sempatim falan her şeyim bitti gitti. son sezonun 12. bölümünde artık yavaş yavaş bir heyecan başladı bir şeyler oldu ama son 3 bölüm... hadi final sahnesi bir tık daha duygusaldı ama 14-15 neydi öyle? yemin ederim sinirlerim zıpladı. gerizekalı todd ve amcalarına öyle güzel sövdüm öyle güzel sövdüm ki gecesinde stresten uyuyamadım bakın o derece diyorum. finalde todd pisliğinin ölmesi o kadar rahatlattı ki anlatamam. tam bir sümsük! ama güzel finaldi, tebrik ederim. walt'a sempatiyi arttırdılar yine. --- spoiler --- özetle, tavsiye edilir, izleyin!!

--- spoiler --- + what happend? - i won. --- spoiler --- (bkz: orospu skyler) unutulmaz sahne. o şarkı.