dün gece yeniden izlemeye başladığım dizi. şimdilik birinci sezon, üçüncü bölümdeyim. yalnız dizi o kadar müthiş başlıyor ki, niye insanların bu denli sevdiğini yeniden anladım.
---
spoiler ---
walter white 50 yaşına yeni giren bir kimya öğretmeni. aldığı maaş ailesini geçindirmeye zar zor yetiyor. sırf bu yüzden gidip boktan bir yerde çalışıyor. çalıştığı yerde ihtiyaç duyulan her yere koşturuluyor. hatta şöyle ki, insanların arabalarının jantlarını bile siliyor. engelli bir oğlu var walter'ın. eşi ise yeniden hamile ve küçük bir kız çocukları olacağını öğreniyorlar. narkotikte çalışan kayınbiraderi dahil herkes white'ı aşağılamanın derdinde. karısı bile onunla sevişmeyip bir yandan bilgisayarda bir şeyler izlerken, diğer yandan eliyle onu boşaltmaya çalışıyor. tamam
handjob'ın tadı başka ama mesele o değil. ehehe.
her neyse, her yönden sıkışmış bir adam walter white. kendi vicdanı ve toplumun çarpık düzeni adamı dümdüz etmek üzere. tam bu esnada
aksciğer kanseri olduğunu öğreniyor. yıkılıp kalıyor. yine de oğluna, karısına ve doğacak olan kızına bir şeyler bırakmak için hiç yapmayacağı bir şeye atılıp uyuşturucu üretmeye başlıyor.
bu arada, ben üçüncü kitabım yok'u yazarken
fight club'dan ilham aldığımı sanıyordum, meğer esin kaynağım bu diziymiş. benim karakterin tüm sıkışmışlıkları walter'da mevcut.
yeniden konumuza dönecek olursak; walter az da olsa uyuşturucu üretimi işine girmişken jesse gevezesi bunun kişisel bilgilerini iki torbacıya veriyor ve daha ikinci bölümde walter bunlardan birini öldürüp diğerini rehin alıyor. rehin aldığı ile güçlü bir bağ kurup jesse ve karısı dahil hiç kimseye söylemediği kanser mevzusunu bu elemana söylüyor. ki eleman mevzuyu çakıyor ama walter kabul ediyor. jesse'nin teyzesinin bodrum katında walter rehinesine tostun ekmeklerinin kenarlarını keserek götürüyor. öyle nahif bir adam. çünkü önceki sahnelerde rehine o kısımları yemiyor ve walter görüyor. işte bu yemek seanslarından birinde bizimki bodruma inerken öksürük nöbeti geçirip düşüyor. tost tabağı tabak kırılıyor. uyandığında rehineyle epey sohbet edip kanka oluyor walter ve en nihayetinde onu salacağını söylüyor. yukarı çıkıp anahtarı alıyor ve içtiği bira kutusunu çöpe atıyor. çöpte, az önce düştüğü için kırılan porselen tabağın parçalarını buluyor. ve aklına kurt düşüyor. tabak parçalarını birleştirip bir parçayı eksik buluyor. sonra aşağı inip rehineye bunu neden yaptığını söyleyip boğarak öldürüyor. mutfak masasına porselen kırıklarını dizip eksik parça var mı diye kontrol ederken muhteşem bir gelgit yaşıyor walter! o anı tüm hücrelerimde hissettim.
muazzam bir dizi! ve muhteşem bir başlangıç.
son bir ekleme:
korkusuz korkak o kadar eşsiz bir film ki, bu tarz tüm film, dizi, film ve kitapların bir nevi ağa babası. vay amına koyim!
---
spoiler ---