beyin

o oraya boşuna konulmamıştır herhalde kullanmak lazım.

beyin herkes de var ancak kimisi saksı niyetine kullanıyor.

insanın her şeyi. görüntü olarak cevizin içine benzer.

En sevdiğim organ.kalpten daha güzeldir.

bütün zevklerimiz, mutluluğumuz, kahkahalarımız, jestlerimiz ve acılarımız, kederlerimiz, ümitsizliklerimiz ve gözyaşlarımız bu organdan kaynaklanır.

herkeste vardır ama çoğu kullanmayı bilmez

''insan beyni değirmen taşına benzer. içine yeni bir şeyler atmazsanız, kendi kendini öğütür durur.'' (bkz: ibn-i haldun)

- beynimizin yorulması fiziksel olarak imkansızdır. yorulan bedenimizdir. - dünyada ki en hızlı bilgisayar; saniyede bir milyar işlem yaparken, beynimiz saniyede bir katrilyon hızla işlem yapabilmektedir.

kendine zıt olan insanlardan hoşlanmaya meyillidir.

ulan bir kilo bir şey bu. konuşmayı, matematiği ya da sanatı geçtim evreni ve atom altı parçacıkları bu şeyle nasıl analiz ediyoruz hayret ediyorum. belki de gödel haklıdır bunu beyinle açıklamaya çalışmak mantıksızdır. (bkz: eksiklik teoremi)

insan beyni sonsuzluğu hayal edemez, kavrayamaz

bedava amk. kullanın. attım hafızaya beyin bedava ya bedava neden para vereyim ki

kullanmayı bilene muhteşem organ

çok mükemmel bir organ. çalıştırabilen dünyayı değiştirebilecek icatlar düşünüp, tasarlıyor. bense teknoloji tasarım dersinde bile arkadaşlarımın tasarımını çalıyordum aq

kullanın be şunu

salatası da olur ama bence kullanın ya

bu aralar beynimle kalbim savaş içinde siz siz olun kalbinizin beyninizi yenmesine izin vermeyin üzülürsünüz

milyonlarca nörondan oluşmuştur.organizmanın en çok özelleşmiş organıdır.vücudun komuta merkezidir.vücut faaliyetlerinin ve ruhsal olayların yönetim,denetim ve düzenleme merkezidir. zeka ile beyin büyüklüğünün doğrudan ilgisi yoktur.zekayı oluşturan faktörler;beyin kabuğundaki kıvrımlar,beyindeki nöron sayısı ve beynin omuriliğe oranıdır.

subhanallah, ilk kez görenler beğensin

kullandıkça eriyen kullanmadıkça çürüyen organ

durmadan kalbe yenildiğini söylenen organ. ya dostlar, arkadaşlar, canlarım ciğerlerim yeter ya. aşk denilen hissin kalp denilen organla alakası yok ulan. anlayın artık şunu. o alet ancak kan pompalıyor. sevdiğiniz insanı gördüğünüzde ya da onla ilgili düşündüğünüzde mesela kalbiniz hızlı mı atıyor? olm onun da sorumlusu beyin. aşk kalpte değil beyinde. şunun tatavasını yapmayın artık gözünüzü seveyim.

beynimi cok seviyorum. bakiyorum da şöyle bazi yazilanlara allah korumuş resmen.

beyin göçü yapmak için ideal bir zaman.

ülkenin büyük çoğunluğunun güneş gözlüğü kullandığı kadar kullanmadığı organ,

bazılarına “al geri zekalı al; bunu kullanmadan bırak bir şeyler söylemeyi yazmayı, nefes bile alma. bu çok elzem bir şey, kullanın arada sırada. tamam belki ilk başlarda çok zul gelecek sana ama sonradan alıştığında eski haline lanet edeceksin.” diyip uzatmak istediğim çok önemli bir organ. he bir de omurga var mesela o da dik durmayı sağlar ama şimdilik acelesi yok, öncelik beyinde. çok da ihtimal vermiyorum ama işte bir umut...

arada bir çok haince çok çelişkili davranıyor. not tutuyorum, o an kurduğu cümleyi henüz yazdırdığı için el yazımın çok güzel olduğunu düşündürtüyor aradan bir zaman geçtiğinde yazdırdığı şeyi unutuyor ve el yazımın ne kadar okunaksız olduğunu söylüyor. senin aklına uyanda kabahat riyakar organ. bundan sonra sana kananı gondiklesinler.

jimnastiğinin yapılması önemli. --- spoiler --- antarktika'da 14 ay geçiren bilim insanları, yalnızlığın ve can sıkıntısının insan beyninin fiziksel yapısı üzerindeki etkilerini bizzat deneyimleyerek ortaya koydu. almanya'ya ait neumayer iii kutup araştırma istasyonu'nda keşif yapan ve aylardır yalnızca buz kütleleri ile penguenleri gören 9 bilim insanının, misyona başlamadan önce ve 14 ay sonrasında mri taraması yapıldı. veriler karşılaştırıldığında beynin bazı kısımlarında, antarktika'da geçirilen süre zarfında küçülmeler olduğu tespit edildi. en fazla küçülmenin hipokampus adı verilen, beynin öğrenmede ve hafızada önemli rolü olan bölgesinde olduğu gözlemlendi. sonuçlar kesin değil ancak tahminleri teyit eder nitelikte araştırmaya katılan bilim insanlarında ayrıca yaşamsal fonksiyonlar için hayati öneme sahip beyin-türevli nörotrofik faktör (bdnf) olan protein seviyelerinde de azalma görüldüğü kaydedildi. misyonlarını tamamlayıp topluma geri dönmelerine rağmen ekibin bdnf seviyelerinin bir buçuk ay daha düzelmemesi, beynin küçülmesiyle bağlantılı olabileceği tezini doğurdu. söz konusu bulgular bilim dergisi new england journal of medicine'de yayınlandı. uzmanlara göre her ne kadar sonuçlar, araştırmanın yüzeyselliğinden dolayı kesin olmasa dahi, monoton hayatın, toplumdan uzak ve tecritte yaşamının beyin fonksiyonlarını etkilediği görüşünü teyit eder nitelikte. - kaynak --- spoiler ---

herkeste var ama herkeste yok maalesef..

aga her insanda olup ama her insanda aynı verimlilikte çalışmayan organ..

Bazen ders anlatırken dilime yeterince hızlı komut veremediği için cümle sıralamasını karıştırıp hödöhödö ediyorum Sonra pardon beynim dilime yetişemedi diyerek geri sarıp tekrar anlatıyorum Zor şeyler ama muazzam bir organ he bazıları hobi olarak gezdiriyor, bazıları kullanırsa azalacağını düşünüyor orası ayrı konu

İnsan beyninin ürettiği enerji , 25 wattlık bir ampülü yakabilir.

uyarıldıkça çalışan organ. aynı s*k gibi.

değişik bir organ. ucunda bir ödül olmadıkça hiç bir işe girişmiyor. sonra neden insanlar menfaatçi, e yapısı böyle ne yapsın. bir de beleşçi, nerde kolayı var orayı tercih ediyor. aman başka şeyi tercih edeyim, vücudu ona göre yönlendireyim de gelişirim falan diye bir düşüncesi yok. (bkz: mutlu beyin) kitabında bugün okuduğum ve insan beyninin düşünme ve davranış üzerinde etkisiyle ilgili bir kaç not bırakayım; "ucl'de nobuhiro hagura liderliğindeki bir çalışmada, deneklere, erkandaki bir nokta bulutunun sola mı sağa mı hareket ettiğini soruldu ve ardından cevap vermek için ilgili kolu itmeleri istendi. kollardan biri kolayca ittiremesinler diye özel olarak ayarlanmıştı, bu da noktaların belirli bir yönde hareket ettiğini bildirmek için daha fazla çaba gerektirdiği anlamına geliyordu. sonuçlar endişe vericiydi; deneklerin, noktalar kesinlikle hareket ediyorsa bile, bunu rapor etmek için daha fazla çaba harcayacakları için, hareketi görmeyi bıraktığı anlaşıldı. gereksiz bir çabadan kaçınmak için algımız bizzat değişmişti. bilincimiz, dünyaya bakış açımız, anlamsız zor işlerden kaçınmak için sinsice değiştiriliyordu." "mevcut hedeflerimizle ilgili nesneler bize 'daha büyük' görünebilir ve olumsuz bir ruh halindeysek, örneğin yüksekten korkuyorsak ya da ağır bir yük taşıdığımız için tırmanmanın zorlu olacağının farkındaysak, tepeler ve yokuşlar olduğundan daha dik görünür. görünüşe göre; algımız, beynin onaylamadığına karar verdiği şeylerden bizi caydırmak için sıklıkla değiştiriliyor." "algıladığımız şey, yalnızca sağlanan duyusal bilginin ayrıntılı bir analizine dayanmaz; baktığımız her şey tarafından tetiklenen duygusal çağrışımlarla ince ince ayarlanır ve değiştirilir. dolayısıyla boşa harcanan çabanın, duygusal çağrışımları tetiklemede oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz." "açıkça bir kazanç sağlamadan çalışmak bizi mutsuz eder."

boyutuna oranla müthiş enerji tüketir. insan bedenindeki kalori tüketiminin %25’i beyne aittir. tabii, bazılarının beyni çalışmadığından hiç kalori tüketmez ama orası başka mesele.